İnsan doğasının en güçlü ve temel duygularından biridir aşk… Özünde basit gibi görünür bu vazgeçilmez duygu. Ama bir o kadar da tanımlaması zordur aşkı. Gel geçtir, uçarıdır, maymun iştahlıdır. Kimi zaman ayakları yerden keser, hata üstüne hata yaptırır kararlarda… Bazen de zaman hüzne dönüşür, huzur bırakmaz insanda. Biyolojik dürtülü heyecan olarak tanımlayanı da vardır aşkı, romantizmle yoğrulmuş sevgi ilişkisi olarak göreni de!
En nihayetinde, bedeli acı çekmeyle ödenen bir mutluluktur aşk… Tıpkı edebiyatımızın ünlü isimlerinden Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki, eninde sonunda ödetmesidir. Şu veya bu şekilde. Fakat daima ödersiniz’ cümleleriyle işaret ettiği gibi! Buna karşılık aşksız yaşanamayacağı da bir gerçek.
Nitekim yaşamın ötesinde aşk, kurguların da temel direği konumunda. Dolayısıyla çetrefilli aşklar, imkânsızlıklara meydan okuyarak yaşanan derin sevdalar evire çevire işlenir kurgu dünyasında. Özellikle bizim senaryo yaratıcılarımızın vazgeçilmezidir aşk. Üçgenler kurmanın ötesinde farklı dinden, farklı kültürlerden, farklı yaşam standartlarından çiftler yaratarak aşk öyküsü geliştirmeyi pek severler. Zira farklılıkları içselleştirme sürecinden bolca komedi de çıkabilir, dram da. Anlayacağınız aşk işinde taraflardan biri ‘yabancı’ oldu mu değmeyin keyfimize… ‘Yabancı Damat’tan ‘Ay Lav Yu’ya… Biz böyle aşkları severiz her şekilde.
Nasıl ki, yabancı bir kızla bir Türk gencinin yoğun ve heyecanlı aşk macerasını işleyeceği söylenen ‘Maria ile Mustafa’ dizisi de bu doğrultuda değerlendirilmesi gereken işlerden.
‘YENİ GELİN’İN BELLA’SINDAN MARİA’YA...
Türk erkeklerinin ‘yabancı gelin’ ilgisinin her geçen yıl artış gösterdiği malum. Bu durum istatistiklerle kanıtlanmış halde. TÜİK rakamlarına göre 2019’daki yabancı gelin sayısı, 23 bin 264. Buna karşılık yabancı damat sayısı 4 bin 580’de kalmış. Yani kadınların yabancı erkek tercihi pek artmazken erkeklerin yabancı kadına yönelimi daha yoğun halde. Kadının uyum sağlaması daha kolay olduğundan mıdır, bilinmez! Keza aynı mantık işin kurgu kanadında da değişmiyor. Yabancı gelin tablosu işleyen yapımlar, yabancı damat öykülerinden daha fazla. Hal böyleyken ATV’nin çekimlerini başlatmaya hazırlanan yeni dizisi ‘Maria ile Mustafa’ya bakacak olursak…
Okuma provasında oyuncularını bir araya getirerek startını veren yapımın içeriğinin temelinde Kolombiya’dan Türkiye’ye gelen Maria ile Ürgüp’ün tanınmış ailesinin veliahdı olan Mustafa’nın aşk hikâyesi var. Kuşkusuz bu temel, ‘yabancı’lık engelini aşıp aşklarını yaşamak isteyen gençlerin mücadele edecekleri pek çok sıkıntıyla desteklenecek. Bu şekilde çatışmacılığını yaratacak olan senaryo izleyici ilgisini diri tutmak için de üst seviyede bir gerilimi, imkânsızlığı ve âşıkların yaşadıkları büyük zorlukları ilmek ilmek işleyecek biçimde yapılanacak. Kısacası tutkulu bir aşkın hangi sınavlardan geçip mutlu sona erişeceğini sunacak bize ‘Maria ile Mustafa’ dizisi.
Bu durumda ‘Özünde gayet tanıdık bir iş’ diyebilir miyiz yeni dizi için? Neden olmasın! Nasıl ki, medyada ‘Yabancı Damat’ dizisine benzerliğiyle de yer buldu. Lakin bana göre ‘Maria ile Mustafa’ için yapılan bu benzetme kısmen eksik. Bunun yerine dizinin mantığı için ‘‘Yeni Gelin’in, Yabancı Damat’la harmanı’’ demek daha doğru olacak. Peki niye?
Çünkü Faruk Teber yönetmenliğindeki dizinin Maria’sına hayat veren Jessica May, iyi başlayıp üçüncü sezona gelince kendini tüketen ve performansından kaybeden ‘Yeni Gelin’in de Bella’sıydı! Daha net ifadeyle, özünde Türk kızı olmakla birlikte, kültürümüze tamamen yabancı İspanyol güzeli olarak dizide tanıtılan Bella’nın yabancı gelinliğinden doğan komediyle karışık zorlu aşk hallerini izlemiştik orada da. Şimdi aynı oyuncu benzer bir karakteri canlandıracak… Ki, bu detay da bizi, Bella’nın Maria’laşmış haliyle karşılaşacağımız fikrine götürüyor haliyle.
Öte yandan olayın aile çatışmacılığı ve bundan etkilenecek aşk ilişkisi kanadından da ‘Yabancı Damat’ örtüşmesi çıkartılması gayet mümkün. Sonuçta belli bir temaya odaklanıldığında, aynı tarz işler birbirine benzer bir noktada. Dahası NTC Medya imzasını taşıyan ‘Maria ile Mustafa’nın kendi içinde gelişen özgünlükler taşıma ihtimalini de boş geçmemek lazım.
İlaveten Hilmi Cem İntepe, Jessica May, Tamer Levent’in yanı sıra Ezgi Çelik, Haki Biçici, Haldun Boysan ve Hülya Gülşen gibi isimleri bünyesinde toplayarak sezonun en iddialı işi olmaya soyunan ‘Maria ile Mustafa’nın başarı ihtimalinde bana göre en önemli ayrıntının yönetmen koltuğundaki Faruk Teber olduğunu da belirtmek isterim. Çünkü bu tarz işleri, tüm klişelerine ve benzeşmelerine rağmen izleyiciyi sevdirme noktasında yükün büyük kısmı yönetmenin omuzlarında oluyor. Yönetmenin sahneyi yaratma ve karakteri oturtma becerisi sayesinde tüm eksiler görünmez kılınabiliyor. Tabii senaryonun, mantık noktasında işin suyunu çıkartmaması, oyuncuların doğal performansla karakterlerin hakkını vermesi de şart!
Ancak gerçek şu ki, ATV’de yer alan diziler çoğunlukla tutan işler olmakta. Abartılar veya eksiklikler olsa bile izleyici ATV dizilerine itibar etmekte. Hele de aşk çatışmacılığı yoğunsa veya zıtlıklardan komedi geliştirilmişse… İzleyicinin ‘Biz böyle aşkları severiz’ dememesi sürpriz oluyor neredeyse. Velhasıl, ‘Maria ile Mustafa’ da iş yapar büyük ihtimalle.
NİHAYETİNDE; İlk izlenimim bu şekilde olsa da, en doğru yorum dizinin ekrana çıkmasından sonra gelecek kuşkusuz. Jessica May, oyunculuğunu, yabancı bir genç kızın Adana’nın bir aşiretine gelin olmasının anlatıldığı ‘Yeni Gelin’deki Bella’dan soyutlayarak yabancı gelin Maria’ya dönüşebilecek mi? Kolombiyalı Maria ile Ürgüplü Mustafa’nın aşklarına sokulan çomaklarda özgünlük mü yoksa ‘Yabancı Damat-Yeni Gelin’ harmanı mı ağır basacak? Karakterler, aşkın her tür yabancılığı aşma gücünü yansıtacak donanımla yaratılacak mı? Yoksa ‘Bir yaz dizisi’ havasında mı ele alınacak her şey? Tümünü izleyip değerlendireceğiz.
SON SÖZ; ‘İki insan birbirini seviyorsa, buna mutlu bir son yoktur’ demiş ya, Amerikalı yazar Ernest Hemingway… Umalım da ‘Maria ile Mustafa’nın aşkları, dizinin alacağı reytinglerle mutlu sonu yakalasın ekranda! Haydi rastgele…
Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal