DEĞERLİ okurlarım, iki yönetim danışmanı, Tom Peters ve Robert H. Waterman 1982 yılında bir kitap yayınladı. Kitabın adı “Mükemmeli Aramak!” Kitap ilk 4 yılında üç milyon kopya sattı. 2003 yılına kadar da kütüphanelerde en yaygın olarak bulundurulan kitap rekorunu elinde tuttu.
Peters ve Waterman’ın kitabı bu yıl 30 yaşına basıyor. Ama, mükemmel yönetilen şirketlerde buldukları sekiz özellik bu gün de geçerli:
1. Hızlı karar almak, problem çözmek, bürokrasiyi azaltmak, uygulamada etkili olmak,
2. Müşteriye yakın durmak, müşteri beklentilerini müşteriden öğrenmeye önem vermek,
3. Yetkiyi dağıtmak, girişimci davranışını teşvik etmek, yaratıcılığı desteklemek,
4. Verimliliğin insandan kaynaklandığını anlamak ve önemsemek; düz işçileri kalitenin gerçek kaynağı olarak görmek,
5. Değer yaratmayı önemseyen, direksiyona hakim, kendini işe adamış bir üst yönetime sahip olmak,
6. İş alanını iyi bilmek ve odaklanmak,
7. Basit bir şirket yapısına, az katmanlı organizasyona sahip olmak, merkez kadrolarını kısıtlı tutmak,
8. Merkeziyetçiliği ve bağımsızlığı birlikte kullanmak. Şirketin temel değerlerinin korunmasında merkeziyetçi olmak; fiilen iş yapma ve karar vermede ise bağımsızlık vermek ve yetki devretmek.
Bu sekiz temel özelliği belirlemek için Peters ve Waterman bundan 30 yıl önce sınırsız bir bütçe ile beş kıtada çok sayıda başarılı şirketi taramışlar ve incelemişlerdi. Bu ölçütlerle mükemmel olduğunu ilan ettikleri şirketlerden bir bölümü zaman içinde bu temel değerleri terk etmiş ve sonuçte ciddi sorunlarla karşılaşmışlardı. Ama büyük bölümü zamanın ve değişimin otuz yıllık erozyonuna dayanmışlar, bu gün dahi başarılı şirketler olarak yaşamaya devam etmekteler.
* * *
Aslında mükemmeli aramak için uzak diyarlara gitmeye, büyük şirketler aramaya gerek yok. Küçük, yeni, genç işletmeler de mükemmel olabiliyor. Çevrenize dikkatli bakarsanız yukardaki özelliklerden bir çoğuna sahip kuruluşlar göreceksiniz. Son haftalarda, kendi yaşam çevremde karşılaştığım bir tanesinden sıze kısaca bahsetmek isterim.
Uzbaş Süs Bitkileri Çiftliği’ne bir hafta sonu, biraz pejmürde kıyafetlerle, arazi dönüşü, tabelasının önünden geçerken merak ederek uğramıştık. Güler yüzlü iki genç hanımın “hoş geldiniz” sözleriyle karşılandık. Sonradan birinin mühendis diğerinin ziraat teknisyeni olduğunu öğreniyoruz. Tabi bizi tanımıyorlar. Uzbaş, Türkiye’nin lüks otellerine, büyük belediyelerine nadide ağaç ve bitki türlerini satan bir kuruluş. Ancak o geniş alanı iki tek müşteriye gezdirmek ve sevdirmek için çabaları görülmeye değer! Bürolarında ve dışarda her şey müşteriyi rahat ettirmek için yapılmış. Bitkilerin bu geniş peysajdaki düzenlemesi, yürüyüş yollarının ayakkabıları topraktan ve çamurdan korumak için özel bir örtü ile kaplanmış olması, genç teknisyenimizin ilk defa orada gördüğümüz birçok ilginç bitki ile ilgili verdiği derinlemesine bilgiler, bizim literatürden bildiğimiz “müşteri odaklı” kavramının bire bir örneği idi. Peters ve Waterman’ın kitabına girecek nitelikte bir kurum gördük Uzbaş Çiftliği’nde.
Bizim turun sonunda kardeş kuruluşları Urla Şarapçılığı da görmemiz için içten ısrarları bizi yeni bir mükemmel kuruluşla karşılaştırdı!
Ben her iki kuruluşun girişimcilerini, yöneticilerini ve emekçilerini kendilerine kıvanç verecek bir bu iki şirketi yaratmış oldukları için kutluyorum.