Ali Nail Kubalı

Ali Nail Kubalı

ankubali@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CUMHURBAŞKANI Gül, Amerika dönüşünde demokrasi ve insan hakları konularında bence çok önemli şeyler söyledi. Ama benim umduğumdan çok farklı nedenlerle!
Cumhurbaşkanı, Özel Yetkili Mahkemeleri eleştiriyor. Bunların yetkilerinin fazla olduğunu söylüyor. Özellikle de mahkum olmadan yıllarda cezaevlerinde hükümlü gibi yatan insanlardan söz ediyor. Mahkum olmadan tutuklu olarak cezaevlerinde olanların sayısının mahkumları geçtiğini söylüyor. Ayrıca “You Tube” gibi internet yayın sitelerinin kapatılmasının basın özgürlüğünü, ifade özgürlüğünü zedelediğini kabul ediyor.
Ben de bu köşeden 28 Ağustos’ta yazdığım yazıda özetle şunları söylemiştim, “Dünyanın tüm medeni ülkelerinde ‘hükümlü’ ile ‘tutuklu’ arasında doğal olarak fark vardır. Tutuklu suçu kanıtlanmamış kişidir. Mahkemesi devam ediyordur. Kaçma ihtimali vardır. Ya da delilleri veya şahitleri etkileyerek adaletin gerçekleşmesini engelleme olanağına sahiptir. Onun için gözetim altında tutulması gereklidir.
Endişe sadece kaçmaları ise, bileklerine izlenebilir bir elektronik bileklik takılıp evlerine salıverilirler. Tutukevleri de ceza çekilen yerler değildir. Burada devlet, olanaklar oranında o şahısların rahatlarını sağlamaya gayret eder.
Mahkemelerde mahkum olmuşlar için ise durum farklıdır. Onlar suçlarının cezasını çekmektedirler. Hapisane şartlarının disiplini altında minimum ihtiyaçları karşılanır.
Biz ne yapıyoruz? Ne yazık ki henüz mahkemeleri süren insanları suçluların kapatıldığı cezaevlerine koyuyoruz. Cezaevlerinde de mahkumlarla aynı disiplin ve aynı ‘ceza çekme’ şartları altında hapsediyoruz!
Bu yapılan ciddi bir insanlık suçudur. Hadi maddi imkansızlıklarla bu insanları mahkumlarla aynı hapishanelerde yatırıyoruz. Ama onları ayrı bölümlerde, mümkün olan rahatlarını sağlayarak, aileleriyle mümkünse her gün görüştürerek, gazete kitap almalarına, televizyon seyretmelerine olanak sağlıyarak tutmak için ne engel var? Para istemez, pul istemez. Sadece biraz vicdan ister! ”
Cumhurbaşkanının da bu noktaya gelmiş olması sevindirici! Ancak bakın açıkladığı nedenlere, “Gelip buralarda (Amerika’da) konuşurken, ‘hapisteki gazetecilerin sayısı azaldı’ derken çoğaldığını gösterirsek çok yanlış olur. Bu tip uygulamalar imajımızı hemen bozar.” Evet Cumhurbaşkanının endişesi imaj bozulması, karizma çizilmesi! Bu düşüncesini vurguluyor, “Bu konularda noksanlarımız var. Yarın bir hücum başlar ki bizi çok yıpratır. Karizma çizilir dedikleri şey olur. Yazar, çizer, bilim adamı, düşünür ve gazetecinin yargılanması çok yanlış olur.”
Neden yanlış olur? Karizma çizilecek, görüntü bozulacak diye! Nitekim ifade ediyor, “Tutuklular, hükümlülerden çok hale geldi. Görüntü açısından hoş bir şey değil.” Aslında bütün bunları görüntüyü düzeltmek için değil, insanımıza önem verdiğimiz için, mevcut durumun vicdanlarımızı rahatsız ettiği için istemeliyiz.
Doğru şeyleri, olması gerekenden farklı nedenlerle açıklamış dahi olsa demokrasiden yana olan herkes, Cumhurbaşkanı’nın bu isteklerine destek olmalıdır. Çünkü önemli olan sonuçtur, değerli okurlarım!
* * *
NOT: Hayatımda ilk defa uzunca sürecek bir seyahata çıkıyorum değerli okurlarım. Arada bazı yazılarım aksarsa sizi unuttum sanmayın! A.N.K.