Türkan Şoray, meslek yaşamı boyunca 222 filmde oynadı. Türkan Şoray’a, “En iyi 10 filminizi söyler misiniz?” diye sorulsa, her birinin kendisinde yeri ayrı olduğu için eminim ki aralarından ayrım yapıp, bu listeyi açıklamaz. Çünkü kiminden unutulmaz hatıralar kalmıştır geriye, kiminden olağanüstü gişe başarısı, kiminden ise ödüller...
Türkan Şoray’ı sevenlere aynı soru sorulsa büyük ihtimalle, ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ı yazarlar listenin başına...
Film televizyonlarda o kadar çok yayınlandı, halka açık sinema etkinliklerinde o kadar çok gösterildi ki, sadece Türkan Şoray’la Kadir İnanır’ın sahneleri ve Cahit Berkay’ın müzikleri değil, iki afişte bile kendine yer bulan kamyon bile kazındı hafızalara...
Türkan Şoray, filmografisinde böylesine özel bir yere sahip filminin eser sahibi Cengiz Aytmatov’un memleketi Kırgızistan’dan davet aldı.
Türkan Şoray, Kırgızistan Kültür Bakanlığı’nın 17-21 Kasım tarihleri arasında düzenleyeceği 1. Bişkek Uluslararası Film
Hayli zamandır, “Reklamcı yaratıcılığı budur!” diyeceğim bir reklam izlemedim. Hâl böyle olunca marketingturkiye’deki zekice bir reklamın haberi bile ilgimi çekti.
Burger King’in futbolcuların sahada neden ağızlarını elle kapatarak, birbirleriyle konuştukları üzerine çektiği komik reklam serisinin haberiydi bu... Futbol izleyicilerinin bu konuda yanıtlarını merak ettikleri sorular belli:
* Futbolcular bunu neden yapıyor?
* Duyulmasını ve anlaşılmasını istemedikleri ne?
* Hakemin tartışmalı bir kararını mı konuşuyorlar?
* Birbirlerine oyunun gidişatını değiştirecek taktik mi veriyorlar?
Burger King’in her biri 20 saniyelik dört reklam filmi, bu işin mizahını yapan zekice bir çalışma. Futbol müsabakaları sırasında yayınlanan bu reklamların senaryosuna göre; ağızlarını kapatan futbolcular, maçtan sonra verecekleri siparişleri konuşuyorlar.
Bodrum’da davetli olduğum iki farklı etkinlik aynı tarihlere denk geldi.
Ancak Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Bodrum Belediyesi’nin 1 Ekim’de Bodrum Kalesi’ndeki Erdal Akkaya’nın Berlin Europe Senfonik Oda Orkestrası konserine haftalar öncesinden söz vermiştim.
11.Bodrum Türk Filmleri Haftası’ndan davet daha sonra gelince, 30 Eylül’deki ödül törenine katılacağımı bildirdim.
Bodrum’a gittiğim günün akşamında önce 11. BOTH’nın Trafo’daki kokteyline katıldım, sonra ödül töreninin yapıldığı Bodrum Kalesi’ne geçtim.
29 Eylül’de başlayan ve 5 Ekim’de bitecek Bodrum Türk Filmleri Haftası’ndan sadece ödül törenine katılmak istememin en önemli sebebi Oya Aydoğan adına ödül verilecek olmasıydı.
İş nedeniyle Bodrum’a gelemeyen Zafer Algöz, Saner Ayar ile Polat Yağcı’nın gönderdikleri mazeret videoları dev ekranlardan yayınlandı ve ödüllerinin sahiplerine bilahare ulaştırılacağı duyuruldu.
Ali Poyrazoğlu, Fikret Kuşkan, Tijen Par, Açelya Elmas ve Tarık Pabu&c
Cumhuriyet’in 100’üncü yılında 60’ıncı kez yapılması gereken Antalya Altın Portakal Film Festivali, ‘Kanun Hükmü’ belgeseline kurban edildi.
İşin bu noktaya gelmesine sebep olanlar, “Altın Portakal’ı 1980’de 12 Eylül darbesi iptal etti, 2023’te ise iktidar sansürü” söylemine başladı... Birincisi ‘Altın Portakal’ bu yıla kadar bir değil, iki kez yapılmadı. 1979’da ‘Sansür Kurulu’ birçok filmi yasakladığı için, 1980’de ise darbe nedeniyle festival iptal edildi. Peki bu sefer ‘Altın Portakal’ neden iptal edildi?
Ekibini suçladı
Antalya’nın CHP’li Büyükşehir Belediyesi ve Festival Başkanı Muhittin Böcek, iptal duyurusunu yaparken ne dedi?
“Gelinen noktada büyükşehir belediyesi olarak, yıllara meydan okumuş festivalimizin, bazı kişilerin elinde malzeme edilmesine, sinema emekçilerinin hakkının yenmesine asla izin vermeyeceğim. Konunun tüm ülkeyi, Antalya’yı, tüm sinemaseverleri ve tüm sinema emekçilerini
60. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ‘Kanun Hükmü’ belgeseliyle başlayan krizde yaşanan gelişmeler ilginç.
Festivalin Yönetmeni Ahmet Boyacıoğlu, 28 Eylül sabahı ‘Kanun Hükmü’nün yeniden festival seçkisine dahil edildiğini duyurdu. Belgeselin yönetmeni Nejla Demirci, bu duyuruyu paylaşıp, üstüne şu tweet’i attı:
“Kazandık. Sinemamız, halkımız, Antalya, Antalya Film Festivali emekçileri el ele verdik ve demokrasi mücadelemizi kazandık.”
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yaptığı şu açıklama ise Altın Portakal’da tüm hesapları bozdu:
“60. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde FETÖ terör örgütü propagandası yapılmasına vesile olunması son derece üzücüdür. Sanatın provokasyon unsuru olarak kullanılması çabasının bir parçası olmuyor ve festivalden çekilmiş bulunuyoruz.”
Festival iptal
Bakanlığın bu kararı Türk Hava Yolları ve Corendon Airlines’i de etkiledi. İki şirket, ‘Bakanlıkla hareket etme’ kararı aldı ve sponsorluktan
Karun kadar zengin olsan ölünce dünyada kalıyor her şey. Çıplak geldiğimiz dünyadan çıplak gidiyoruz. Tarih boyunca insanoğlu için değişmeyen bu gerçeğe rağmen bilhassa ölen ünlülerin ardından yapılan miras kavgalarını aklım almıyor.
Hangi ünlülerin ardından kimler mirastan pay almak için dava açtığının ve sonuçların ne olduğunun listesini yayınlamaya kalksam, ‘Alice’ye ayrılan yer yetmez.
Temmuz 2022’de kaybettiğimiz İlhan İrem’in mirasının ikinci kez mahkemelik olduğu haberlerini okuyunca içim acıdı... Müzik dünyasının en naif, karıncayı bile incitmeyen insanının tüm mirasını eşi Hansu İrem’e bırakmasına itiraz eden kim? İlhan İrem’in abisi Erkan Aldatmaz’ın kızı Güliz Aldatmaz Gökçadır. Sanatçının tüm mal varlığına tedbir konmasını isteyen Gökçadır’ın avukatının iddiasına bakar mısınız?
“Vasiyetname geçersiz. İlhan İrem’in tüm mal varlığını eşine bırakması hayatın olağan akışına ve sanatçının karakterine aykırıdır.”
Allah
Türk sinemasının ürettiği filmlerin yarıştığı iki köklü festivalden biri 1964 yılından bu yana yapılan Antalya Altın Portakal, diğeri ise ilki 1969’da yapılmasına rağmen zaman zaman sekteye uğradığı için bu yıl 30’uncusu gerçekleştirilen Adana Altın Koza...
Yıllardır iki festivali yerinden takip eden bir gazeteci olarak kanaatim şudur:
Adana Büyükşehir Belediyesi ve Antalya Büyükşehir Belediyesi, Türk sinemasına hizmet amacıyla düzenledikleri bu festivaller için her yıl ciddi emek ve para harcıyor.
Ancak iki festival de son yıllarda ‘Art House’ (Bağımsız Filmler) sinemasının arenası haline geldi. Sadece yarışma filmleri değil, jüri üyeleri ve davet edilen sanatçılar da gişe filmlerinin yıldızları değil, bağımsız filmcilerdi... Son yıllarda iki festivalde de ödül alan filmlerden hiçbirinin sinemalarda iş yapamamış olması da bunun en net göstergesi.
İki festivalin son yıllardaki bir başka ortak özelliği de şu:
İki festivalde ödül alanlar yaptıkları konuşmalarla toplumun belli bir kesimini mutlu ederken, çoğunluğunu kızdırır hâle
Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Kuru Otlar Üstüne’ filmi Türkiye prömiyerini 30. Adana Altın Koza Film Festivali’nde yaptı.
76. Cannes Film Festivali’nde Merve Dizdar’a ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülü kazandıran ve Türkiye’nin 96’ncı Akademi Ödülleri’ne aday adayı seçtiği filmi 29 Eylül’de vizyona girince İstanbul’da izlemek yerine festivalde seyredip ve beş saat sonra aynı yerde film ekibinin basın toplantısını takip etmek iş icabı bana daha cazip geldi.
Altın Koza Film Festivali’nde insanların parayla bilet alıp izledikleri tek film ‘Kuru Otlar Üstüne’ydi. Çünkü Ceylan, biletlerden gelecek paranın depremzedelere bağışlanması şartıyla festivale gönderdi filmini.
Filmin gösterildiği beş salonun biletleri 150 liraydı, büyük salonun ise 300 liraydı.
Çünkü pahalı bilet alanların film sonunda oyuncularla sohbet imkanı vardı.
Festivalin basın danışmanı Bircan Silan’la birlikte Sheraton Otel’den çıkarken tesadüfen karşılaştığımız Nuri Bilge