Ali Canip Olgunlu

Ali Canip Olgunlu

alicanipolgunlu@gmail.com

Tüm Yazıları

Oruçlu geçirilen günü bedeni aç ve susuz bırakmak olarak bilenler sadece kendilerine ızdırap ederler. Ve bu kişilerin iftar vakti nefislerini saatlerce hiçbir nimet doyuramaz

Oruç nefsin tüm istek ve arzularını bilerek onları kontrol altında tutmak ve buna bağlı olarak da ruhun yönelimlerine cevap verebilmenin en muhteşem pratiğidir. Tatmayan hiçbir şeyi bir şey haline indirgeyemez. Ramazan orucu haricinde yıl içerisinde gerçekleştirilmesi gereken perhizler sayesinde insan nefsin tüm istediklerini değil bedeninin ihtiyacı olanları tespit eder. Böylece hem beden ağır bir yükten korunur hem de ruh bedenle fazla zaman kaybetmekten kurtulduğu için yükselir. Ruhun yükselmesiyle kişi başta israf olmak üzere birçok aşırılıktan uzak kalır. Nefse bağımlı maddi tüketicilik kontrol altına alındığı taktirde manevi olarak her şey değerini muhafaza eder. Nefs ben odaklı tüketir, değersizleştirir; aşk ise biz merkezli paylaştırır, değerlendirir.

Haberin Devamı

Nimetlerin değerini anlamak

Ramazan ayı ile birlikte bir kez daha Yaradan’ın kullarına verdiği tüm maddi ve manevi imkanların değerini bilme olanağına sahip oluyoruz. Ramazan ayı içerisinde orucun süsü zekat vermektir. Ve zekat hem maddi hem de manevidir. Maddi zekat malımızı manevi zekat ise kalbimizi temizler. Lakin nefsimizi bilmek için, sahip olduğumuz nimetlerin değerini anlamak için, ben yerine biz diyebilmenin tadına varabilmek için Ramazan ayını beklemeye gerek yoktur. Yılın içerisinde aralıklarla oruç tutarak kendimizi diri tutmalıyız. Yüce Yaradan’a yakın olmanın en önemli delili yaratım olan her şey ve herkesle birlikte olabilmektir. Namaz, oruç ve zekat insanları birliktelik dergahında tutar. Aksi halde akıl başta bulunan gözlerle devreye girer. Ve böylece insanlar birbirlerini kategorize ederler. Oysaki aşkın organize etmekten başka bir şey bilmediği bilinmelidir. Oruç, namaz ve zekat aşkı aktif hale getirir.

Sınırlı olan zaman ve mekana ne namaz ne de oruç sıkıştırılmalıdır. Yaradan her zaman her yerde olduğu için namaz temiz tutulan her yerde kılınabilir. Oruç ise sahur ile iftar aralığında gerçekleştirilirken, iftar vakti acıkma ve benzeri şikayetler içerikli sebeplerle beklenilmemelidir. Oruçlu geçirilen günü bedeni aç ve susuz bırakmak olarak bilenler sadece kendilerine ızdırap ederler. Ve bu kişilerin iftar vakti nefislerini saatlerce hiçbir nimet doyuramaz. Oysaki kul ne denli kulluğunu idrak ederek orucunu yaşarsa o denli iftar vaktini keyifle bekler, sabırsızlık göstermez. Ve iftarını bedeninin ihtiyacına göre az bir şekilde vererek ibadetini taçlandırır. Kul olma yolunda ilerlerken kulluğunun değerini artırmanın en önemli fırsatlarından olan oruç layıkıyla tutulmalıdır.

Haberin Devamı

Erdem gerektiren davranışlar

Bedensel hiçbir şikayet (açlık ve susuzluk) olmaması gerektiği gibi hiçbir kimsenin de kalbi kırılmamalıdır. Şefkat, merhamet, tevazu, doğruluk, cömertlik, adalet, sabır ve sır tutma gibi erdem gerektiren davranışlar oruçlu halde daha fazla uygulanmalıdır. Zaten orucun faydası burada saklıdır. Boş bırakılan mideye zulmetmek değildir. İnsan olarak yaşamayı öğrenmektir. Varlıktaki yokluğu anlamaktır. Hem denizdeki karada yaşayarak doruklara çıkmak hem de karadaki denize dalarak inci tanesine ulaşmaktır. Oruçlu iken türlü şikayetlerle oruçlu olduğumuzu herkesin duyması hoş olmaz. Namazı, orucu, zekatı Yaradan tüm gerçekliğiyle görür ve bilir. Bilmesi gerekenin (Yaradan) bildiğini bilenler bu ibadetleri insanlardan gizli yaparlar. Kim ne denli Yaradana layıkıyla ibadet ederse o kişi hayatın içerisinde o denli tevazu sahibi ve cömertlik timsalidir. Dervişi başındaki sarık ve üzerindeki cübbeyle değil dervişi ibadete yönelik sırlarının göstergesi olan adalet, saygı, tevazu ve cömertliğiyle bilmek, tanımak gerekir.

Haberin Devamı

Ramazan ayı boyunca hayy’dan gelip hu’ya giden tüm yolcular “dervişler” yola aşikar olarak çıkarlar. Aşk olsun oruç ehli olanlara, nasip olsun aşk ehli olanlarla buluşanlara.....