Kakava adı verilen bayramın en önemli ritüeli 5 Mayıs gün batımından sonra yakılan ateşin etrafında başlayan eğlencedir.
6 Mayıs Hıdırellez Bayramı Anadolu, Orta Asya ve Balkan coğrafyasında biçimsel olarak gül ve ateşle ortak bir görünüm sergilerken içeriksel olarak anlamlandırılmasında farklılıklar görülür. İslami daire içerisindeki dini portrelerin geleneksel tabiat takviminde anlam yüklenmiş olan bir günle birleştirilmiş olması önem arz eder. Keza İlyas deniz, Hızır ise karada yaşayanların imdadına yetişen bir konumdadır. Bu durum insanoğlunun istek ve arzularını doğrudan “yaradan” yerine kendi aklına göre anlam ve güç yüklediği birinden isteme - bekleme neticesinin ürünleri olarak değerlendirilmelidir. Keza Kur’an-ı Kerim’de İlyas ismi iki ayette yer alır. Enam - saffat surelerinde İlyas Peygamber olarak gösterilir ve ona selam edilirken Hızır’la ilgili bir ibareye Kur’an’da rastlanmaz. Bir şeyin aslının aslı önemli olduğu için Hızır aramaya gerek yok.
Macun haline getirilir
Kim güzelliklerle güzelleşir akabinde de iyiliklerle kendi kendini donatırsa o kişi hem kendine hem de toplumdaki herkese iyi, faydalı bir hale gelir. Bu bağlamda hem kendisine hem de bir başkasına Hızır olmak gerek. Olmasını bilen neyi aradığını da bilir. Ve her ne arar isek bunun kendimizde olduğunu da bilmek bilgeliktir. Karadaki denizde Hızır ateştir; denizdeki karada ise su. Bildiğini bilene su ateşi söndürmez sadece dinlendirir. Hızır’ı gönlünde ve gönüllerde bularak iyilik ve adalet ehli olan herkese İlyas’a gönderilen selam olsun.....
Neyin ne olduğundan ziyade çoğu zaman neyin ne olmadığının da önemli olduğunu hatırlamalıyız.
6 Mayıs takvimi Anadolu’nun ilkbahar Tanrısı Adonis’in yeniden doğuş günü olarak kutlandığı dönemlerde tabiattan toplanan türlü bitkiler bir kapta ezilir, macun haline getirilir ve Adonis ile birlikte yeniden gelen canlılık, güç ve bereketin kendilerine geçmesi için yenilirdi. Bu gelenek inandırıcılığını yüzyıllar boyunca korumuş olmakla birlikte sürdürme başarısını da göstermiştir ki günümüze mesir macunu olarak gelmiştir.
Eğlence ateşin etrafında başlar
Roman dostlar kendi sosyo kültürel alanları içerisinde 6 Mayıs gününü büyük bir coşkuyla kutlarlar. Kakava adı verilen bu bayramın en önemli ritüeli 5 Mayıs gün batımından sonra yakılan ateşin etrafında başlayan eğlencedir. Ve bu eğlence 6 Mayıs gün doğumuna kadar sürmekle birlikte çıplak bir şekilde nehre girilmesiyle sonlanır. Ateşle başlayan ritüel suyla sonlandırılır. Ateş yakmaz temizler; su söndürmez arındırır.
Hıdırellez tabiatsal takvim bayramının bir diğer ritüeli gül ağacının altına konan martavallardır. Gerçekte “martival” olarak bilinen bu adet 5 Mayıs akşamı yapılır. Bekar kızlar ve evli kadınlar evde toplanır; büyükçe bir testiye dereden su doldururlar. Hemen hemen bütün bekar kızlar ve evli kadınlar bu testiye gelecek yıl içerisinde şanslarını belirtmek için yeleklerinden koparmış oldukları bir düğme, yüzük veya başka bir nesne atttıktan sonra testi yeşilliklerle süslenir ve ağzı beyaz bir bezle bağlanır. Daha sonra bir grup bekar kız testiyi törenle bahçede bulunan gül fidanının dibine yerleştirirler. Hıdırellez günü tüm kız ve kadınlar testinin bulunduğu eve erken gelirler. “Mani” açısından bilgili yaşlı bir kadın nişanlar testiden çıkarılmadan önce:
“Marfihal fal ola
İçi dolu hal ola
Martifale gelenin
Muradın hasıl ola”
Bundan sonra testiden nişanlar tek tek çıkartılıp sahibi sorulur ve ona bir mani söylenirdi. İyi anlamlı maniler söylenenler sevinir, alay içeren maniye maruz kalanlar ise üzülür. Bu adet günümüzde unutulmuştur. Lakin bir kişi gerçeklerden uzak konuşmaya başladığı zaman “martaval okuyor” sözü geçerliliğini korumaktadır.