Şubat iki megaloman imparator yüzünden gün sayısını kaybeder. Şayet devamında aynı zihniyette imparatorlar gelseydi sanırım şubat diye bir ay kalmayacaktı!
Zamanı günlere, aylara ve yıllara bölme metoduna takvim denir. İnsanoğlu uygarlık tarihinin başlarında korku ve yaşamsal ihtiyaçlarına cevap verebilmek için gökyüzü ve yeryüzündeki değişiklikleri çözümlemek zorunluluğundaydı. İnsanlar doğada meydana gelen tüm değişiklikler üzerine sordukları bilimsel sorulara verdikleri bilimdışı ve yarı bilimsel cevaplarla tabiatsal takvim oluşturmaya başlamışlardır. On binlerce yıl öncesine dayanan bu tecrübe 21 Mart, 6 Mayıs ve 21 Aralık gibi tabiatsal takvimlerin günümüze kadar taşınmasını sağlamıştır. Kimi coğraflarda ise dini ve milli bir bayram gününe dahi indirgenmişlerdir.
Hassas hesaplama
İnsaoğlu Dünya ve Ay’ın Güneş’le olan döngüsünü hesaplayabildiği oranda kimi zaman Güneş kimi zaman da Ay takvimini kullanmıştır. Güneş takvimini en hassas oranda hesaplayan bilgin İznikli Hipparkus’tur. Roma İmparatoru Julius Caesar için takvim hesaplamaları yapar. Ve bir yılı 365 gün 6 saat olarak gösterir. Her dört yılda bir ise artık saatleri toplayarak o yılı 366 gün olarak belirler. Bu takvimde ilk ay savaş tanrısı olan Mars (mart) ile başlatıldı. 12 aydan ibaret olan bir yılın son ayı ise günümüzdeki adıyla şubat ayıydı. 366 gün on ikiye tam olarak bölünemediğinden dolayı mart ayı ile başlayan ve onu takip eden ilk altı ay 30 gün diğer aylar ise 31 gün çekiyordu. Dolayısıyla günümüzde olduğu gibi şubat ayı 28 (her dört yılda bir 29) yerine 31 gün uzunluğundaydı.
Neden şubat 28 gün uzunluğunda? Bunun sebebi takvimi Hipparkus’a yaptıran İmparator Sezar’ın ve ondan sonra imparator olan Augustus’un megaloman kişilikleridir. Şöyle ki: Sezar yaptırttığı takvimden bir aya kendi adının verilmesini ister. İlk ay mart olamaz; çünkü tanrı Mars’a adanmıştır. Nisan (april) ayı ise tanrıça Venüs’e aittir. May (mayıs) ana tanrıçanın doğum zamanı olduğu için kutsallığına dokunulamaz. June (haziran) evlilik tanrıçası ve Zeus’un eşi olan Hera’nın ayıdır. Ancak beşinci aya Julius Sezar’ın adını verebilirdi. Ve böylece July adı Julius Sezar’dan dolayı bu beşinci aya verilir. Ancak kısa bir zaman sonra Sezar 30 çeken bu aydan hoşlanmaz ve 31 gün çekmekle birlikte hiçbir tanrısal kimliğe adanmamış ay olan şubattan bir gün alınarak kendi adını taşıyan aya eklenmesini buyruk verir. Böylece şubat 30 gün, temmuz (july) 31 gün olarak belirlenir.
Sezar’dan sonra Roma İmparatoru Augustus olur. Tanrı- kral kimliğini ilk kez kullanmaya da başlayan bu yeni imparator da kendi adına bir ay belirler. Ağustos ayının ismi bu nedenle Augustus’tan gelmektedir.
Hipparkus’un ilk altı ayının sonuncusu olan bu ay 30 günden ibaretken yeni imparator da son ay olan şubattan bir günü de kendisi için aldırtarak ağustosu 31 gün olarak belirler. Ve böylece şubat bu iki megaloman imparator yüzünden gün sayısını kaybeder. Şayet bu imparatorları aynı zihniyetle takip eden imparatorlar gelseydi sanırım şubat diye bir ay kalmayacaktı!
Doğumunu kutlamak için
Anadolu’da Ay Takvimi de kullanılmıştır. Ay’ın döngüsüne göre bir yıl on üç aydan ibarettir. Her yıl ilkbahar tanrısı Adonis’in ilkbahar ayındaki doğumunu kutlamak için soylu ailelerden bir kız ve erkek seçilirdi.
Bu kız ve erkek on üçüncü ay olan sonbahar mevsiminin ilk ayına kadar tanrı ve tanrıça muamelesi görürlerdi. İlkbahar tanrısı Adonis tabiatın sararıp solduğu sonbaharda ertesi yıl yeniden doğmak üzere öldüğü için seçilen bu kız ve erkek de özel bir törenle Adonis’e kurban olarak öldürülürlerdi. Öldürülmüş oldukları ay yılın on üçüncü ayı olduğu için on üç sayısına daha sonraki kültürler bir uğursuzluk yüklemişlerdir. Bu bağlamda on üç sayısı Anadolu inançsal kültürüne ait bir sayıdır. Batı kültürüyle doğrudan bir ilgisi yoktur.
İlkbaharda doğan Adonis sonbaharla başlayan bağ bozumunda yerini bir
başka Anadolu tanrısı olan Dionisos’a keyifle bırakır. Tanrı ve tanrıçalar doğuran Anadolu’ya tarihsel, tabiatsal zaman dilimlerinden “Merhaba”.