Ali Canip Olgunlu

Ali Canip Olgunlu

alicanipolgunlu@gmail.com

Tüm Yazıları

Özgürleşmiş bir bilge karakter için önemli olan başkasının kendisini yüceltmesi değil, kendi nezdinde kendisinden ne denli memnun olduğudur.

Özgürlük nefsinin, aklının ve gönlünün her istediğini yapmak mıdır? Hiçbir bağla bağlı olmadan tek başınalığın istek ve arzularına göre yaşamak mıdır? Yoksa! Ne benim ne de senin doğrun doğru değildir diyerek herkes için en doğrusunu aramak mıdır?

Özgürlüğün tanımını yapmaya çalışmaktan ziyade özgürlüğü aramak gereklidir. Tek başınalığın muhteşem iradesi olmakla birlikte toplumsal denge ve huzurun kaynağı olan özgürlük kişilerin karakteri olmalıdır. Tıpkı Anadolulu can dost Heraklitos’un dediği gibi: “Özgürlük benim karakterimdir”. Bir anlamda herkes, her yer ve her şeye karşı mecburiyet yoksunluğu olarak tanımlayabileceğimiz özgürlük insana bilgece bir yaşam kazandırır. Bilge her hal ve durumda doğru olanı seçer; sabırla katlanır ve adaletle dağıtır. Bilge kendisinden ve her şeyin özü olan Yaradan’dan başka hiç kimsenin önünde eğilmez. Özgür kıldığı iradesi ve bilgeliğin tevazusu vasıtasıyla kendisini çağdaş zaman ve mekanın içerisine yerleştiren bilge, aklın doğası gereği mal ve makam için hiç kimseye baş eğmez.

Haberin Devamı

Bir makama nasıl geleceğim diye uğraşmaz; günün birinde toplumsal ihtiyaçtan dolayı bir makamı doldurması gerekiyosa o makamın hakkını adaletle nasıl verebileceğini düşünür. İsim ve sıfatların önünde eğilmediği gibi hiyerarşik yapıyı oluşturanlara inat toplumun sosyal anlamda en alt kesiminin önünde eğilmeyi büyük bir keyifle hayata geçirir. Keza insanı insan yapan şey karşısındakine karşı gösterdiği tavırdan belli olur.

Bilge büyüklüğünü karşısında bulunan insanın önünde göstereceği sevgi, saygı ve tevazu halleri ile gösterir. Özgürleşmiş bir bilge karakter için önemli olan başkasının kendisini yüceltmesi değil, kendi nezdinde kendisinden ne denli memnun olduğudur. Böylece kendisinden memnun olan insan mutludur, huzurludur, huzur ve mutluluğu ne denli çok ise o denli de özgürdür. Özgürlüğün maddi ve manevi göstereni ise hem kendisine hem de başkalarına karşı olan maddi ve manevi cömertliğidir.

Haberin Devamı

Özgür insan herkesi dinler

Bildiğini bilen ve bildiklerini uygulayabilen özgür insan denizdeki balık gibidir. Balığın hiç sudan çıkmak istememesi gibi özgür bilge de “ben” ve ırksal anlamda “biz” demediğinden dolayı karadaki deniz içerisinde balık gibi dolaşır. Nefs ve akl eri olan insanlar maddi kaygılarının esiridirler. Aşk eri olan özgür insanlar ise maddi hiçbir bağla bağlı olmadıklarından dolayı cömerttirler. Nefs ve akıl yolcuları yol boyunca ne kadar kaldı, neredeyiz gibi sorularla can sıkarlar. Aşk eri olan özgür bir bilge ise gönülden gönüle giden yolculukta mesafe ve mekan hesabı yapmaz. Herhangi bir seyahatte varılacak olan noktanın seyahatin ta kendisi olduğunu bilir. Bu nedenle de özgür insan için zaman ve mekan sadece içinde bulunduğu an ve üzerinde durduğu yerden ibarettir. Zamana, mekana bağlı olmayanlar, belli bir zaman ve mekan ile sınırlı olan makamlardan uzak dururlar. Makam aslında makamsızlıktır. Tek bir makam vardır orası da Yaradan’ın varlığıdır. O’nun varlık makamı her yeri sarmış sarmalamışken, biz kim oluyoruz ki bir makam elde etmek için onlarca insanın önünde eğiliyoruz? Sonrasında ise makamın olanaklarını kullanarak yüzlerce insanın kendimize kul köle olmasını istiyoruz? Kul hakkı yemenin Yaradan tarafından affedilmediğini söyleyerek kul hakkı yiyenleri Yaradan affetsin...

Haberin Devamı

Özgür insan herkesi anlar, dinler. Anlayabildiği ve dinleyebildiği kadar özgürdür zaten. Yaradan’ın bahşettiği özgürlük ile her şeyi bir şeye indirgeyen bilge anlamlandırma erbabıdır. Bilgeliğin doğası gereği zaman zaman gerçekleşen kaçışların ardından akan gözyaşlarının nedenlerini sadece derin kulaklara sahip olanlar bilirler. Gözün kulağı vardır; kulağın da gözü... Bunu “Neden bu böyle?” demeyenler dahi bilemezler... Sessizliği hayatın içine dalarak dinle; çınar ve selvinin baharla yakınlığı pek yoktur....