Kültür ile turizm, bir arada değil ayrı ayrı düşünülmeli. Turizmci dostlar kültür insanlarını dinlemek, anlamak durumunda.
Kadim Anadolu coğrafyası kendi tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yaptığı için yüzlerce kültürel mirasa da sahiptir. Tapınak, sinagog, kilise, cami, medrese, kervansaray, kale, köprü isimleri altında Anadolu’nun her yanı irili ufaklı eserlerle motif motif donatılmıştır.
1960’lardan itibaren organize bir şekilde yurtdışından getirilen turist grupları ülkemizde turizm başlığı altında misafir edilmeye başlanmış ve bu süreç günümüze kadar devam etmektedir. Bir turizm ülkesi olarak tüm dünya sıralamasında en fazla ilgi çeken ülkelerin arasında yer almaktadır. Son yirmi yıldan itibaren de yerli misafirler kültür gezileri adı altında üzerinde yaşamış oldukları bu kadim coğrafyayı tanımak için gezi programlarına ilgi duymaya başlamıştır.
İster yabancı ister yerli turist için hazırlanan gezi programları, ne yazık ki büyük oranda tanıtıcı ve buna bağlı olarak sevdirmeye yönelik olmaktan ziyade sadece gezdirme amaçlı ve içeriktedir. Kültürel varlığımız gezdirilmekten öte tanıtılmalıdır. Genel olarak turizm denen sektör sorumluluğu gereği otel, restoran gibi tesislerle servis verir, kültür ise Anadolu’yu tanıtır. Bu bağlamda kültür ile turizm bir arada değil, ayrı ayrı düşünülmelidir. Öncelikle turizmci dostlar kültür insanlarını dinlemek, anlamak durumundadır. Ve böylece neyin ne olduğunu veya olmadığını bilerek maddi ve manevi kültür miraslarımızın değer ve önemini ilkin kendileri anlar, akabinde de gelen misafirlere nitelikli bir şekilde hizmet olarak sunarlar.
Öncelikle bakanlık düzeyinde ilkin turizm ve kültür bakanlıklarının ayrılması gereklidir. Kültür insanından turizme yönelik tesis yapması beklenemez, turizm insanından da yüksek düzeyde kültürel bir birikim beklenemez. Ülkemize gelen turistlere düzenlenen alışveriş ağırlıklı gezi programları ile birlikte yerli misafirlere hazırlanan son derece yoğun-sıkışık programlar nedeniyle Anadolu sadece gezdirilmekte, tanıtılmamakta ve bununla doğrudan bağlantılı olarak sevdirilememektedir.
Kültür insanını dinleyen turizmcinin servisi nitelikli olur ancak her sermayesi olan turizm sektörüne girerken kendi görgüsüne göre tesis yapar ve ona göre de servis verirse nitelikten uzaklaşılır. Dolayısıyla başta Karadeniz bölgesi olmak kaydıyla Anadolu’nun birçok şehri, ne yazık ki hiçbir kültürel danışmanlık almadığı için ucube mimari yapılarla Anadolu’yu katleden “turizmci” denilen kişilerin katliamına uğramış durumda.
Anadolu başta dini, sivil ve askeri mimari eserleri olmak üzere, son derece zengin mutfağı ve folklorel değeri ile birlikte, bütünlük içerisinde misafirlere tanıtılmalı, tattırılmalıdır. Turizmciler operasyonları ile para kazanmalıdırlar, bir velinimet olarak bildiğimiz misafirlerin üzerinden komisyon almaktan öte! Turistler zamanlarını müzelerimizde, muhteşem tabiat güzelliklerimizin içerisinde geçirmelidirler, alışveriş yerlerinden öte! Neyimiz varsa tüm değerleriyle sunulmalıdır; başta Arap turistler ve Korelilere yapıldığı gibi onların isteğine göre mimarimizi ve servisimizi dejenere etmemeliyiz.