Ali Canip Olgunlu

Ali Canip Olgunlu

alicanipolgunlu@gmail.com

Tüm Yazıları

Bozkır bir coğrafyanın ortasında orman, deniz ve nehirlerden yoksun Konya’nın ekonomik tüm kazanımlarının en önemli sebebi Hz. Mevlana’nın burada aşk pehlivanı olarak yaşamış olmasıdır.

Mesnevi ikişer ikilik anlamına gelen bir divan edebiyatı türünün adıdır. Birçok şair mesnevi tarzında eser ortaya koymakla birlikte mesnevi deyince herkesin aklına Hz. Mevlana gelir. Hz. Mevlana’nın aşk eseri olan “Mesnevi”nin diğer şairlerin mesnevilerinden önemli bir farkı vardır. Şairlerin mesnevileri belirli bir tertip içerisinde yazılmıştır. Lakin şairden öte sufi şair olan Hz. Mevlana’nın mesnevisi ise tertipsizlik içerisinde bir tertiple söylenmiştir. Buna bağlı olarak şairlerin mesnevileri tertiple yazıldığı için okunur; Mevlana’nın mesnevisi ise yazılmaktan öte söylendiği için dinlenir. Yazılan eser okunur; söylenen eser ise demlene demlene dinlenir.

Haberin Devamı

Hz. Mevlana mesnevisini vahdet (birlik) dükkanına benzetir. Ve eserinin vahyedilen Kur’an-ı Kerim’den ilham alınarak söylendiğini önemle belirtir. Birlik dükkanı olan bu eserinde her kim bir’den başka ne görürse o kişinin gördüğü şeyi put olarak değerlendirir. Bu bağlamda mesneviliği ve onu okumaya hazırlanan kişi/leri korumak için isteklilerin çok ciddi bir hazırlık aşamasından geçmesini tavsiye eder. Çünkü Hz. Mevlana “Her kim benim söylemediğim sözleri söylerse o sözden de söyleyenden de şikayetçiyim” diyerek gerekli uyarısını açıkça yapmıştır.

Tevazu abidesi olması gerekir

Hz. Mevlana kendi eseri üzerinden bildiğini ve bilmediğini bilmeyen kör cahil grubu uyarmakla birlikte asıl gayesi Kur’an- ı Kerim’e dikkatleri çevirmektir. Kur’an’da var olana yok, yok olana da var dememek için yüce Yaradan’ın kutsal kitabını elimize almadan önce son derece ciddi ilmi bir hazırlık aşamasından geçilmesi gerektiğini belirtir. Eğitim alamayan insanlar Kur’an-ı Kerim’i her zaman okuyabilirler. Çünkü yorum getirmezler ve böyle bir sorumlulukları yoktur. Yorum getirmek gereğini duyan kişiler için bu hasssas durum söz konusudur. Bu durumda gerek “Mesnevi”yi gerekse de “Mesnevi” aracılığıyla daha kolay anlaşılır olan Kur’an-ı Kerim’i anlayan insan tevazu, hoşgörü, vefa , cömertlik hal ve davranışlarıyla güzelleşir. Yaradan’ın ahlakıyla ahlaklanmak için Yaradan’ın istek, arzu ve dilekleri ilkin anlaşılmalı akabinde de yaşam şekline dönüştürülerek diğer insanlara aktarılmalıdır.

Haberin Devamı

Her kim isim, sıfat, makam derdinde olursa bu insanın ne “Mesnevi”den ne de “Mesnevi”nin asıl kaynağı olan Kur’an-ı Kerim’den beslenmiş olması söz konusudur. “Mesnevi” ve Kur’an-ı Kerim’in içeriğinden bahseden bir kişinin tevazu abidesi olması gerekir, hizmet ehli olması da elzemdir. Aşk şehri olarak görmek istediğimiz Konya sahip olduğu her şeyi Hz. Mevlana’ya borçludur. Bozkır bir coğrafyanın ortasında orman, deniz ve nehirlerden yoksun bu şehrin ekonomik tüm kazanımlarının en önemli sebebi Hz. Mevlana’nın burada aşk pehlivanı olarak yaşamış olmasıdır. Konya’nın mülki idaresinden başlayarak tüm sosyal birimlerine kadar Hz. Mevlana’nın gerektiği kadar anlaşılmamış olması her yıl olduğu gibi üzüntü vericidir. Konya’ya Hz. Mevlana uğruna gelen insanlar bu şehirde onun ayak izini takip etmekte zorlanmaktadır. Dergah (Mevlana müzesi) tadilat ve tamirat içerisinde, Şems-i Tebrizi türbe camisi ziyarete kapalı bir şekilde, Hz. Mevlana nın açılışını yaptığı Karatay Medresesi ve Şeyh Şerafettin Camii aynı şekilde kapalı. Yıllardır kapalı olan Alaattin Camii ise ayrı bir üzüntü kaynağı. Neticede gönülleri aşk ateşiyle yakarak insanları Yaradan’a yaklaştırmış bir Allah dostunun dön gel çağrısına uyarak Konya’ya gelenleri Hz. Mevlana’dan mahrum bırakmanın sorumluluğunu üzerine alanlardan aşk makamı adına şikayetçiyiz...