Her elli yıllık periyotlarda eski tapınağın oldukça uzak bir yerden getirilen topraklarla kapatılarak bir başka tapınağın yapılmış olması Göbeklitepe için cevap bekleyen sorulardan bir tanesidir.
Anadolu ve dolayısıyla dünya uygarlık tarihinin en derinlerinde “Göbeklitepe” tapınağı karşımıza çıkar. Güneşin bahçesi, denizin yüreği, Hatti ülkesi ve altıncı kıt’a olarak çeşitli milletler tarafından adlandırılmış olan Anadolu coğrafyası üzerinde biçim ve içerik özellikleriyle yalnızca kendisine benzeyen birçok kültürel miras eser ve yerleşkelerimiz vardır. Kültür bir şeyin varlık nedeni olduğundan sanat eseri doğal olarak onun göstergesi olacaktır. Ve her kültürel birikimin temelini inanç oluşturur. İnsanoğlunun çoğunluğu ihtiyacı olanı yaratmakta her dönem gecikmediği gibi korku ve endişe kaynaklı tüm yaratımlarını da başlangıçta bir obje ardından bir idol ve son olarak bir tapınak şeklinde biçimlendirmiştir.
50 yıllık zaman farkı
Dairesel bir plan ile “t” şeklinde kayalardan yapılan tapınak alanının büyüleyici görünümleri, birçok hayvan kabartması ve geometrik semboller anlam bilimsel olarak çözüm beklemektedirler. Anlamlı olanı her zaman dönemine göre anlamlandırmak gerekir. M.Ö. 10 bin dünyasını anlayabilmek için yazılı belge elde edilemeyeceğinden dolayı gerek sembollerin yorumlanması gerekse de haklarında ileri sürülen bilgiler doğal olarak yetersizliğini korumaktadır. Her elli yıllık periyotlarda eski tapınağın oldukça uzak bir yerden getirilen topraklarla kapatılarak bir başka tapınağın yapılmış olması Göbeklitepe için cevap bekleyen sorulardan bir tanesidir. Bize göre iki tapınak arasındaki bu elli yıllık zaman farkı o dönem için bir kuşak dilimidir. Her kuşak kendi döneminin kahramanlarını yarattığından dolayı da tapınakların ortasında görülen “T”ler hayatlarını henüz kaybetmiş kahramanları ifade eder. Bu heykellerin omuz hizalarındaki çukurlar ölünün öteki dünyada da içmesi gereken suyu biriktiren kaplar olarak yorumlanabilir. “T” şeklindeki kayaların suyu emme özelliği dikkate alınmalıdır. Hayattayken su ne kadar önemliyse öteki hayatta da o denli önemli görülmüştür. Bu bizi M.Ö. 10 binde insanların öteki hayat inanç dairesini oluşturduklarını veya nereden geldiklerini her dönem olduğu gibi küçük bir azınlık tarafından hatırladıklarını gösteriyor.
Öte yandan her tapınak bir öncekine göre çok daha büyük, daha biçimsel ve içeriksel olması gerekirken küçültülerek devam ettirilmiştir. Yaklaşık 1000 yıl boyunca kullanılan bu tapınak alanında onlarca tapınak vardır ve her yeni yapılan öncekilere göre belirgin ölçüde basit ve küçülmüştür. Bize göre bu tapınakların 1000 yıl boyunca küçültülerek inşa edilmesiyle inançlarının inandırıcılık değerinin kendisini koruması arasında doğrudan bir paralellik vardır. Eş değişle inanç kuvvetliliğini koruduğu ve devam ettirdiği ölçüde bunun göstergesi olan tapınaklar da daha büyük yapılacaktı. İnancın zamanla zayıflamasıyla birlikte bir sonraki tapınak doğal olarak küçülmüştür. 1000 yıl sonra da tamamen bu inanç dairesinden çıkan yeni kuşaklar tarafından da terk edilmiştir.
Her bir tapınağın zemin alanının su geçirmez bir malzemeyle kaplanmış olması önemli bir detaydır. Su veya kanla yaptıkları ritüellerin göstergesidir. Ancak bu denli organizasyon isteyen bir iş bölümüyle yapılması mümkün olan tapınakların yine bu denli teferruatlı ritüellerle kullanılmış olması bize geçmişi ve sürekliliği olan bir inancın bu tapınaklarda ifade bulmuş olması noktasına götürür. Bir anlamda M.Ö. 10 binde bu tapınaklar inşa edildiğine göre bu aşamaya gelene kadar sahip oldukları inancın uzun serüveni olması gereklidir. Bu aşamada din ezeli ve ebedidir. Yaradan dünyayı hiçbir zaman boş bırakmamıştır ve hiçbir zaman da kimseye kaldırmayacağı yükü yüklememiştir. Göbeklitepe’yi yaradansal takvimin başlangıcı olan ezeliyetle anlamamız ve anlamlandırmamız gerekir.