Ali Canip Olgunlu

Ali Canip Olgunlu

alicanipolgunlu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

M.Ö. 6. ve 5. yüzyıllarda kelimenin tam anlamıyla dünyanın en önemli bilim insanı, sanatçı, mühendis ve mimarlarını yetiştiren Miletos şehrinin bir başka gurur kaynağı Hipodamus’tur. Hipodamus her şeyden önce günümüzün popüler ifadesiyle oldukça karizmatik bir kişiliğe sahiptir. Uzun saçları ve pahalı takılarıyla yaşadığı dönemde çağdaşlarından farklı bir görünüme sahipti. Hipodamus’a dair bu özel bilgileri antik çağın en “dandi” düşünürü olan Aristo’dan öğreniyoruz. (Antik çağda kıyafet, saç kesme şekli, kısaca yenilik adına yapılan her şeyi başlatan kişilere “dandi” denirdi ve Aristo en önemli “dandi”ler arasında her zaman ilk sıralarda gösterilirdi.

Kimilerince bu durum alay konusu edilmiş olduğundan bu gibi insanlara da zamanla “dandik” denilmesi de çok enteresan.)
Aslında Hipodamus bir doğa bilimci olmasına karşın o, kentlerin oluşumu ve yönetimi üzerine ortaya koyduğu ütopyası ve “ızgara” adı verilen şehir planını meydana getirmesiyle haklı bir üne sahiptir. Onun planına göre planlanmış bir kentin, bir uçtan bir uca uzayıp giden sokakları, caddeleri, birbirlerini dik açılarla keser. Binalar, böylece oluşan dikdörtgen ve kare biçimli kutular içinde inşa edilir. Böyle bir kent bir anlamda irili ufaklı parçalara bölünmüş görünümündedir. Bu nedenle Hipodamus’a “kentleri bölen adam” denilir.

Hipodamus’u ilkin bizlere tanıtan Aristo olmakla birlikte Aristo’nun Hipodamus’u sıkça eleştirdiğine de yine onun ağzından şahit oluruz. Hipodamus’u en iyi tahlil eden Anadolu’nun son asırdaki önemli edebiyatçılarından biri olan Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı) olsa gerek… Balıkçıya göre Hipodamus: “Rasyonel sayılan ’fonksiyonel’ şehircilik dünyada ilk kez M.Ö. 5. yüzyılda Anadolu’da gelişmiştir. Miletos’lu Hipodamus, fonksiyonel urbanizmi icad etmiştir.”

Üç bölüme ayrılır

Hipodamus’un kent planlaması ve yönetimi konusunda bir kitap yazdığı bilinse de bu eser günümüze kadar ulaşmamıştır. Yine Aristo’nun “Politika” adlı eserinden Hipodamus’un kitabı ve içeriği hakkında bilgi elde ediyoruz. Hipodamus, sadece dünyanın bilinen ilk planlı şehirlerini kurmak ile yetinmemiştir. O, kurduğu bu şehirlerde yaşayacak olan insanların sayılarını, hangi meslek grubunun şehrin hangi bölgesinde yaşaması gerektiği gibi detaylandırmalarını da belirleyerek bir anlamda şehrin karakterini çok yönlü unsurları ile belirlemeye çalışmıştır.

Hipodamus’a göre bir kent 10 bin kişiyle sınırlı olmalıdır ve bu kentin halkı usta işçiler, tarımcılar ve askerler olmak üzere üç gruba ayrılmalı. O, şehrin yasalarını da üç grup altında toplar. Yalnızca yargıtay bir tanedir ve bütün davalar çağdaş hukukta olduğu gibi bu üst mahkemeye götürülür.

Hipodamus’un bu şehir devletinde yararlı işler yapanlar ödüllendirilir, savaşta ölen insanların çocuklarına devlet bakmakla zorunlu kılınır. Hipodamus kent topraklarını kutsal, kamuya ait ve özel olmak üzere 3’e ayırır. Kutsal bölüm insanların kolay ve rahat ibadetlerini yapabilmeleri açısından merkezden uzakta inşa edilir. Kamusal bölüm savunmaya yönelik olarak merkezde, özel mülkiyet ise yine merkeze uzak olarak yapılandırılır. Hipodamus, ideal devlet, ideal toplum ve ideal insan için 2500 yıl önceden çok yüksek fikirler ve planlamalar yapmıştı. Tabii insanoğlunun yüzyıllardan beri büyük oranda ondan habersiz olması da düşündürücü...

Hipodamus öncelikle Pers istilasından sonra yağma edilen kendi şehri Miletos’u mucidi olduğu ızgara planlamaile yeniden kurar. Akabinde Priene (Hisaryurdu), Knidos (Datça) ve Rodos Hipodamus’un geniş caddeli şehir planlanması ile inşa edilir. Günümüzün Baltık mimarisine ilk örnek teşkil eder. New York şehri Hipodamus planının en iyi uygulandığı bir kenttir.