Muğla’nın Yatağan ilçesinde bulunan, Roma döneminin “gladyatör şehri” Stratonikeia mutlaka ziyaret edilmeli.
Günümüz Anadolusunun Muğla ve Aydın illeri çevresini kapsayan bölgeye coğrafyacı Strabon “Karya” adını vermiştir. Keremos, Halikarnasos, Haraklia, Labranda, Alinda, Aphrodisyas, Tralles, Alabanda, Kaunos, Iasos, Knidos, Euromos, Stratonikeia başta olmak üzere birçok şehir kurmuş olan Karyalılar Anadolu’nun yerel halklarından biri olarak karşımıza çıkarlar.
Başta çift ağızlı balta olan labris olmak üzere savaşlarda kullanılan kulplu kalkan, sorguçlu miğfer Karyalıların sembolleridir. Tarihin babası Heredot, ilk kadın amiral olan ikinci Artemisya, Büyük İskender’in “manevi annem” dediği Prenses Ada, Kral Moselios Karyalıların önemli portreleridir.
Geçtiğimiz yüzyılın önemli Anadolulu düşünürlerinden olan Halikarnas Balıkçısı tüm yönleriyle Karya uygarlığını dünyaya tanıtmıştır. Özellikle düşünce arkadaşları ile (Bedri Rahmi Eyüboğlu, Sabahattin Eyüboğlu, Azra Erhat) başta Gökova Körfezi olmak üzere tüm Karya ve Ege kıyılarında yaptıkları mavi yolculuklar ile “mavi hümanizm” adı altında kültür-sanat ve edebiyat dünyasına büyük değerler katmışlardır.
Karya şehirlerinden Stratonikeia’nın M.Ö. 3. yy’dan başlayarak 1950’li yıllara kadar birçok uygarlığa kesintisiz bir şekilde ev sahipliği yapmış olması münasebetiyle ayrı bir değeri vardır. Selevkos Kralı Seleukos Antiokhos tarafından karısı Stratonike adına yeniden düzenlenerek kurulan şehir, Muğla ilinin Yatağan ilçesi sınırlarındadır. Özellikle 2006‘dan itibaren başarılı bir şeklide devam eden kazılar neticesinde Stratonikeia, iç içe birçok dönem eserlerini bir arada muhafaza etmiş olmasıyla dikkatleri üzerine çekmektedir. Helenistik, Roma, Selçuklu, beylikler ve Osmanlı dönem eserleri tüm görkemleriyle kısmen ayakta ve kazı ekibinin titiz çalışmalarıyla ayağa kaldırılmaktadır.
Kralın eşi adına
Helenistik dönem Anadolusundaki Zeugma, Apemya, Hierapolis gibi Stratonikeia da bir adet gereği kralların eşleri adına kurdukları şehirlerden biridir. Tüm sanatsal, kültürel, ticari görkemini Roma istilasına kadar sürdüren şehir, Roma egemenliğinde de, Helenistik dönem kadar olmasa bile, önemli bir merkez olarak karşımıza çıkar. Selevkos hanedanlığının zayıflaması sonucu Anadolu’da ortaya çıkan krallıklardan biri olan Bergama Krallığı sınırlarında uzun süre kalmış olan Stratonikeia’yı Romalıların yakıp yıkmalarının temel sebebi, ülkeyi Romalılara bağışlayan Bergama Kralı 2. Attalos’un yiğit yeğeni Aristonikos’un bunu kabul etmeyerek isyan başlatması ve Romalılara yenilince de Stratonikeia’ya sığınmış olmasıdır. Keza bu yiğit Bergama Prensi şayet başarılı olsaydı kuracağı ülkenin adını “Heliospois (güneş ülkesi)” koyacaktı.
Stratonikeia, Helenistik dönemde sanat-kültür ve ticaret ile iç Karya bölgesinde huzurlu bir süreç yaşamaktayken Roma egemenliğinde emekli gladyatörler şehri olarak ön plana çıkacaktır. Eş deyişle Helenistik dönemin “aşk şehri”, Roma döneminde “gladyatör şehri” olarak bilinmeye başlar. Birçok ölümlü mücadeleyi kazandıktan sonra özgür kalma hakkını elde eden gladyatörler, hayatlarının kalan kısmını elbette bol suyu olan, ticaret yol güzergahında bulunan ve sessizliğiyle sükunet yuvası Stratonikeia’da geçirmek istemişlerdir.
Binlerce yıl boyunca doğal su kaynakları üzerinde, olağanüstü tabiat güzelliklerinin ortasında her dönemi huzurla geçirmiş Stratonikeia yerleşkesinin can damarlarını, Yatağan termik santrali kısmen de olsa kesmiştir. Santral için gerekli kömür ocaklarının açılmasıyla su yatak haznelerini kaybeden şehir bu tarihten sonra terk edilmiştir. Gimnasion, tiyatro, meclis binası, hamam, Şaban Ağa Cami, köy-kır kahvesi ve birçok yapı topluluğu ile Stratonikeia mutlaka ziyaret edilmelidir. (Şaban Ağa Camisi önündeki sadaka taşına para bırakmayı unutmayın. O paralarla köydeki hayvanların gıda ve bakım ihtiyaçları, kazı ekibinin duyarlı çalışanları tarafından giderilmektedir.)