İnsanoğlu geride bıraktığı zamanların keşkelerle dolu kusur ve hatalarını tekrar etmemek için her ilkbahar ayında mucizeler gerçekleştirmelidir.
Mart ayı ile birlikte Anadolumuzda yeniden tabiata dair yenilenme başladı. Tıpkı tabiat gibi insanoğlu da kendisini yenilemeli, kendisini aşmalı. Bir insanın kendisinde beğenmediği huy ve davranışlarından kurtulması için ilkbahar mevsimi bir ayna olmalıdır. Doğadaki tüm değişimleri, tazelenmeleri izleyebilen her insan mutlaka doğaya ayak uydurur. Her yeni yılın başlangıcı aslında bir ay değil mevsim adı verilen dönemler olmalıdır. Sonbahar ile başlayan yaşlılık kış mevsimiyle uzun bir uyku vaktidir tüm doğa ve doğal hayatta kalanlar için..
İnsanoğlu da geride bıraktığı zamanların keşkelerle dolu kusur ve hatalarını tekrar etmemek için her ilkbahar ayında mucizeler gerçekleştirmelidir. Kim kendisinde beğenmediği davranış ve akabinde belirgin şekilde canını sıkan kusurlarından kurtulursa o insan mucize gerçekleştirmiş olur. Zor sanattır insanın kusurlarını tespit etmesi; muhteşem bir şeydir akabinde kusurlarını tedavi etmesi.
Kusur aramaz, kusur görmez
Her kim istediğinin istemesine bağlı olduğunu bilirse o kişiyi ilkin Yaradan duyar. Ve Yaradan gönlünden ben yerine biz geçirenlere çok yakın olduğu için o kişinin isteğini hakkında ne şekilde hayırlıysa oldurur. Niyet ehli kişinin ağzından bismillah çıkar; istemesini bilenlerin istekleri gerçekleşince de o kişinin dilinden şükür sözleri dökülür. Her kim tüm kazanımlarını her o’dan ziyade her şey o’ndandır diyerek zikrederse o kişiye Yaradan hamdullah dedirtir. Hamd edene Yaradan hayret verir ki her hayret aslında birer adet mucizeden ibarettir. Yaradan sevdiği, kendisine edeple, tevazuyla yaklaşanların hayretini artırırken o kuluna yaşattığı tüm mucizeler arasında eyvallah makamını bağışlar. Yaradan’dan başka hiç kimseyi arasına almayan insan ilkbaharın tüm canlı seslerini kuşlar, dereler, ağaçlar vasıtasıyla dinleye dinleye dinlenir; akabinde de her dinleme anında bir kusurundan kurtulur.
Kusurlarından kurtulan insan artık başka bir insanda kusur aramaz, kusur görmez. Mucizelerin en büyüğü de bir başkasında kusur aramama halidir. Hal işi keyiflidir, huzurludur; lakin hali hal etmek ise vuslatın en coşkulu durumudur.
“Erişti nevbahar vakti açıldı gülü gülşen
Çerağan vakti geldi lalezarın didesi ruşen”
Divan şairi Nedim’in dediği gibi her ilkbahar mevsiminde güllerin açıp tabiatın gülümsemesi gibi insan da kendisine ve içinde yaşadığı topluma neşe saçmalı. Mucize adı verdiğimiz kusurlarından kurtulmalı akabinde de başkalarında kusur görmeyerek ilkbaharın bülbülü olmalı.
İlkbaharda tabiat gibi insanoğlu da kendisini mucizeler vasıtasıyla yenilerse bu dünyada leş yiyen akbabalar azalır, insanoğluna neşe saçan bülbüller çoğalır.
İlkbaharda adımız gül, dilimiz bülbül, yaz mevsiminde adımız selene gönlümüz çınar altında. İlkbaharda dilini bülbül, makamını çınar altı yapan her insanın arkasından sonbaharda güzel sözler söylenir. Neticede veli olmak istiyorsan arkandan güzel sözler söylenmesini sağlayacak bir hayat yaşamalısın. Bu ilkbahar mevsimi herkes için aşk ile mucizeler gerçekleştirme mevsimi olsun.
Aşk ile doğan aşk ile kalsın...
