Bu memleketi, kendi benliklerini yükseltmek, göstermek için Anadolu’ya yaklaşanlardan değil, yaşayarak “bizim” demesini bilenlerden dinleyin, tanıyın ki çok sevebilesiniz
Diğerleri arasında en iyi olan değil, bütün diğerleri araştırıldığında en iyi olan iyidir. Anadolu iyiden iyiye araştırıldığında ve bütün halleriyle yaşandığında size iyi gelir, sizi iyileştirir ve iyinin ne anlama geldiğini öğretir. Anadolu’da sizin hayretinizi yaratmaya sebep olan neyse, buna Anadolu’nun ve dolayısıyla dünyanın en görkemli eseri, değeri demelisiniz. Dünyanın ve Anadolu’nun değil, Anadolu’nun ve dolayısıyla dünyanın elbette.
Kim iyi? Neresi daha iyi? Kim kime karşı iyi? Kim kendisine iyi? Günümüzde ne kadar kolay ve çabuk “iyi” diyoruz hemen hemen her şeye veya aynı kolaylık ve aceleyle kötüleştiriyoruz. Faydalı ve gerekli olan her şey güzeldir, ancak güzellikleri iyi davranışa, eyleme, yaratıcılığa dönüştürmek gereklidir ki buna “erdem” denir. Anadolu yüzlerce erdemli yapı, davranış, söz ve kişilerle doludur. Bunların her biri iyice öğrenilmeden iyi olandan hiç nasiplenmeyeler iyi diye gösteriliyor, nitelendiriliyor. İyi ile pişmiş, yanmış, olmuş kişilerin tariflerine kulak vermeyenler, bu kulaksız halleriyle iyi olmayanları iyi diye konuşuyor.
Zehir erbapları
Anadolu’nun iyilerini anlama, anlamlandırma gayretini gösteremeyenler, hem iyi olmayana iyi diyor hem de gerçek iyilerin üstünü farkında olmadan örtüyor. Önce iyi düşünen sonra iyi söz söyler, akabinde de iyi iş yapar. İyi düşünebilmek için kültürel derinlik gereklidir ve iyiye niyet edilebilecek en derin yer Anadolu’dur. Karasındaki koskoca denizde birkaç metre derinlikte dolaşıp Anadolu hakkında ipe sapa gelmez söz ve düşünceleri yayanlar zehir erbaplarıdır. Binlerce metre derinliği olmakla birlikte alabildiğine geniş bir yatay kültüre sahip olan bu memleketi, yaşayarak “bizim” demesini bilenlerden dinleyin, tanıyın ki çok sevebilesiniz. Kendi benliklerini yükseltmek, göstermek için Anadolu’ya yaklaşanları bizzat Anadolu, denizinin üzerinden karasındaki kıyıya atar bir çırpıda.
Dalgıç ve kâşif
Hem yatay hem de dikey medeniyet göstergelerine sahip bu memleketi, yatayda kâşif dikeyde dalgıç olamayanlar dile getirmesin! “İyi, lezzetli, güzel” diyenler ne kadar iyi, güzel ve değerli? Anadolu’nun mutfağı, coğrafyası ve bütünsel her şeyi hakkında bilgi sahibi olmak, lezzetlerini tatmak, ziyaret etmek istendiğinde, iyiden nasibini almamış kişilerin tavsiyelerine kulak verip planlama yapılmamalıdır. İyi de doğru mekân doğru zamana hasrettir. En iyi haliyle kendisine gelinmesini ister; her iyi olan şeyde, yerde. İyinin en iyi olduğu şeyi ve yeri, ne görgüsü ne birikimi ne de tecrübesiyle bilmeyen birisinin iyi önerisi ve tarifi yine zehirden başka bir şey değildir.
“Popüler kültür!” Ne denli pervasız bir tanımlama. Kültür adı verilen bu erdemler yekûnu, nasıl oluyor da sığlık, bilgisizlik, dejenere kokan bir kavramla birlikte bir algı yaratır? Genç kuşağın erdemlere ilgisini çekmek için değerler değersizleştirilmemelidir, sadece basite indirgenmelidir. Her şey zamana ve mekâna göre basite indirgenmelidir; bu ancak bir şeyi iyi bilmekle mümkün olabilir. Bir şeyi mümkün olduğundan daha basite indirgemekse cehaletin, sığlığın göstergesidir.
Anadolu’yu, onu iyiden iyiye yaşayarak hem dalgıç hem de kâşif olanlardan dinleyin ve akabinde kendi kendinizden dinleme imkânına sahip olabilesiniz.