Kahve ve çay hayatı tazeler

25 Şubat 2018

Kahve ve çay arasında zıtlıkların doğru orantılı gerçekliği vardır. Kahve taze, çay demli olmalıdır. Taze olan kahve düşünce dünyasının derinliklerine inmeye yardımcı olur, demli olan çay ise kişiyi derin düşünce dünyasından yukarıya çıkarır.

“Ehl- i keyfin taze keyfini kim tazeler? Taze pişmiş, taze elden, taze kahve tazeler”.

Yazar, şair ve düşünürler uyku yüklü geceleri uykusuz geçirebilmek için bol miktarda kahve tüketirler. Düşünce dünyası tek başınalığa ve sessizliğe gereksinim duyar. Düşünce ve ilham dünyasının içeceği olan kahve uykunun zehiridir. Gecelerin karanlıklarını aydınlatan dolunay düşünce insanlarının ampulü, kahve ise can suyudur. Kahve düşünce insanının olgun, çay ise değerden arındırılmış zamanların içeceğidir.

Kahve ve çay arasında zıtlıkların doğru orantılı gerçekliği vardır. Kahve taze, çay demli olmalıdır. Taze olan kahve düşünce dünyasının derinliklerine inmeye yardımcı olur, demli olan çay ise kişiyi derin düşünce dünyasından yukarıya çıkarır. Ne kahve ne de çay şekere ihtiyaç duyar. Her ikisinin de aslının aslının aslı şekerden hoşlanmaz. Kahve sohbet yaratır, çay neşe dağıtır. Kahve dergahlarda sufileri buluşturur, çay kahvehanelerde tiryakileri

Yazının Devamı

ŞUBATIN KADERİ

18 Şubat 2018

Şubat iki megaloman imparator yüzünden gün sayısını kaybeder. Şayet devamında aynı zihniyette imparatorlar gelseydi sanırım şubat diye bir ay kalmayacaktı!

Zamanı günlere, aylara ve yıllara bölme metoduna takvim denir. İnsanoğlu uygarlık tarihinin başlarında korku ve yaşamsal ihtiyaçlarına cevap verebilmek için gökyüzü ve yeryüzündeki değişiklikleri çözümlemek zorunluluğundaydı. İnsanlar doğada meydana gelen tüm değişiklikler üzerine sordukları bilimsel sorulara verdikleri bilimdışı ve yarı bilimsel cevaplarla tabiatsal takvim oluşturmaya başlamışlardır. On binlerce yıl öncesine dayanan bu tecrübe 21 Mart, 6 Mayıs ve 21 Aralık gibi tabiatsal takvimlerin günümüze kadar taşınmasını sağlamıştır. Kimi coğraflarda ise dini ve milli bir bayram gününe dahi indirgenmişlerdir.

Hassas hesaplama

İnsaoğlu Dünya ve Ay’ın Güneş’le olan döngüsünü hesaplayabildiği oranda kimi zaman Güneş kimi zaman da Ay takvimini kullanmıştır. Güneş takvimini en hassas oranda hesaplayan bilgin İznikli Hipparkus’tur. Roma İmparatoru Julius Caesar için takvim hesaplamaları yapar. Ve bir yılı 365 gün 6 saat olarak gösterir. Her dört yılda bir ise artık saatleri toplayarak o yılı 366 gün olarak belirler. Bu takvimde

Yazının Devamı

Gönül gözüyle buluşanlar

11 Şubat 2018

Mecnun’un Leyla’ya baktığı gözle bakabilenlere “aşk olsun”; Selene için ölümü tercih ederek sonsuz uykuya dalan Endymion gibi aşıklar ise her daim “aşk ile kalsın”

Adı “aşk” rengi kırmızı. Makamı ben yerine sen diyebilmek. Bir güne değil her güne kim aşık olduğu aşkı bütünüyle indirgeyebiliyorsa ona aşık denir. Aşkı için aklını yok sayan aşık her şeyi aşk için organize eder. Öyle ya tanışanlar birbirlerini akılları gereği kategorize ederler, oysa aşıklar birbirlerini organize ederler. Tanışanlar akıllarınca yol almaya çalıştıklarından dolayı birbirlerinin kusurlarını kolayca görür ve kendi lehlerine karşısındakini değiştirmeye çalışırlar. Oysa aşk adı verilen ulvi kavramla buluşanlar birbirlerindeki olası kusurlarını hiç görmezler. Akıl; baştaki gözlerle tanıştığına bakar, aşk ehli aşık ise gönül gözüyle buluştuğunu sarıp sarmalar; tıpkı çölde yetişen sarmaşıklar gibi. Tanışanlar birbirlerine soru sorarlar, buluşanlar ise birbirlerini koklarlar.

Koşulsuz sevgi

Gök kubbenin altındaki bütünsel anlamda en görkemli coğrafya olan Anadolu’da dağlar, nehirler, denizler tanrı ve tanrıçalar arasında ölümsüz aşklara mesken olmuştur; binlerce ölümlü arasında yaşanmış aşklara...
Antakya’nın

Yazının Devamı

Anadolu’nun çocukları

4 Şubat 2018

Ay ve güneş çocuklarının ülkesi Anadolu’da kültürel derinliğe, Yaradansal yüksekliğe ulaşan çocuklar serinlemek için denizin deniz gibi olduğu tek deniz olan Ege’ye dalarlar. Sessizliğe ihtiyaç duydukları zaman ise Mezopotamya’nın topraklarına sere serpe serilirler.

Çocukluğumun mutlu şehrinde çocukken Doğu’nun en batısında, Batı’nın da en doğusunda olduğumuzun farkında değildik. Güneşin değil, kış aylarının soğuklarıyla yüzümüz kararırdı ve bu Batı’nın en doğusunda olan insanların en belirgin işareti olan ayaz yanıklarıydı. Zihinsel derinliğe ve çok kültürlü çeşitliliğe sahip olan Doğu’nun en batısındaki çocuk ruhlu şehrimizde, yönelişimiz farkında olmadan Anadolu’nun doğusundan batısına olmuş; azalmaya başlayan ayaz yanıklarının belirtileriyle. Çocuk ruhlu şehirde, çocukluluğunu doyasıya yaşayan çocuk, Doğunun güneşi ile birlikte Ege’ye yönelirken çocukça yol aldı. Anadolu’nun yollarında onu anlayanlar ile buluştu; anlayamayanlar ile de sadece tanıştı. Keza bir çocuğu anlayan uzağı onun yakınıdır; anlamayan yakınları ise uzaktakileridir.

Kimi zaman her şey için çok geç diye düşünürken, çocukça bir o kadar şey içinde erken deyiverdi. Lakin erken olan şeyler içinde az sonra çok

Yazının Devamı

Tarihsel süreçte deyimler

28 Ocak 2018

Deyimler tarihsel, toplumsal ve işlevsel olarak değerlendirilmeli ve açıklamaya çalışılmalıdır. Deyimlerde geçen isim ve sıfatların tarihsel süreç içerisinde uğradığı anlamsal değişiklikler mutlaka takip edilmelidir

Bir kavramı belirtmek için oluşturulmuş özel bir anlatım kalıbı olan deyimler, anlamları genişletilmiş mecazlı sözler olmaları itibarıyla anlatım için verilecek örneklere bir tanım çerçevesi çizerler. Özellikle kozmopolit kültürler kendi coğrafyaları ve kültürlerinden kaynaklanan farklı tercihlerin onlara kazandırdığı farklı serüvenlere sahiptir. Böylece farklı anlam dünyaları geliştirilmiştir. Anlam, kültüre ne denli özel ve özgün olduğunu hissettirirse o denli kendine özgü olur. Ve anlamlı olanı kesinlikle kendisini var eden yapıda anlamlandırmak gerekir. Bunun için de deyimleri tarihsel, toplumsal ve işlevsel olarak değerlendirmeli ve açıklamaya çalışılmalıdır. Deyimlerde geçen isim ve sıfatların tarihsel süreç içerisinde uğradığı anlamsal değişiklikler mutlaka takip edilmelidir. Böylece hem ilk kullanıldığı dönemde anlatmak istediği hem de akabinde toplumların başta inanç ve adetleri olmak üzere meydana gelen değişikler neticesinde kazandığı yeni anlamla anlatılmak

Yazının Devamı

ANADOLU GÜNEŞİ AHMED-İ HANİ

21 Ocak 2018

İshak Paşa Sarayı’nın tam karşısında türbe ve camisi bulunan Ahmed-i Hani Anadolu’nun tüm halklarına Kürtçe olarak barış ve kardeşlik mesajları vermiş bir Anadolu güneşidir

1651 yılında Hakkari’nin Çukurca ilçesinin Hani köyünde dünyaya gelen dünyayı fikirleri ve yaşama geçirdiği düşünceleriyle adeta güneş gibi aydınlatan Ahmed-i Hani’yi kültür dünyası “üçüncü öğretmen” olarak kabul eder. Birinci öğretmen Aristo, ikinci öğretmen Farabi, üçüncü öğretmen ise Ahmed-i Hani’dir.

İlk eğitimini Hz. Mevlana gibi ilkin dönemin alimlerinden sayılan babasından aldıktan sonra Doğubayazıt’ın Muradiye Medresesi’ne başlar. Akabinde Suriye, Mısır ve Arap coğrafyalarında uzun süreli eğitim hayatına devam eder. Astronomi, felsefe, tasavvuf ve pozitif bilimlerle geniş bir eğitim yelpazesine sahip olmayı başaran Ahmed-i Hani, Kürt dil ve edebiyatının belki de tek olmakla birlikte en seçkin eserlerini vermiştir. Çeşitli sebeplerle eğitim alma imkanı bulamamış toplumuna çağdaş dünya, düşünce yapısını anlatabilmek için “Nubar” adlı Arapça - Kürtçe sözlük oluşturmuştur. Şair, tarihçi ve mutasavvıf kimliğini tarihsel, toplumsal sorumluluk içerisinde işlevsel bir hale getirmeyi başarmıştır. Aşiretler

Yazının Devamı

Van’ın kahraman çocukları

14 Ocak 2018

Van dağlarında donarak hayatını kaybeden 98 çocuk, 10 asker ve iki öğretmen için gözyaşlarımız her yıl ocak ayında yanaklarımıza kadar inemeden donmaktadır

Birinci Dünya Savaşı’na dönemin siyasi koşulları neticesinde giren Osmanlı birçok cephede mücadele etmek durumunda kalmıştır. Savaşın henüz başlangıç evresinde Doğu Anadolu’nun kadim şehri Van ahalisi hem Ruslar’a hem de Ermenilere karşı büyük bir mücadale örneği vermişlerdir. 1914 yılının ekim ayında Van ilinde bulunan üçüncü tümen Sarıkamış harekatı için Van’dan ayrılmıştır. Van’da kalan küçük bir askeri grubumuz ise Hoy bölgesinden ilerlemekte olan Rus ve onlara destek veren Ermeni çeteleriyle mücadele etmektedirler. Sayı ve mühimmat eksikliğine rağmen düşman güçlerini durdurmalarına rağmen erzak ve cephane tükenmek üzeredir. Ve cepheden Van ahalisine gönderilen haberle acil destek istenir. Ancak şehirde eli silah tutan herkes başta Sarıkamış olmak üzere cephelerde bulunduğundan Hoy’da mücadale veren askerlerimize gerekli erzak ve cephaneleri götürecek kimse yoktur.

Tipi ve fırtınaya rağmen

Anadolu’nun her yerinde olduğu gibi Van halkı da tüm imkanlarıyla cephelerde savaşan kuvvetlerimizle birlikte maddi manevi mücadelenin

Yazının Devamı

Kars artık ne uzak ne de uykusuz

7 Ocak 2018

Şair Cemal Süreya’nın ifadesiyle “Beyaz, uykusuz ve uzakta” olan Kars son derece önemli hizmetlerle artık ne uzak ne de uykusuz

Anadolu’nun Kafkasya’ya açılan kapısı olan kadim Kars şehri yakın geçmişte olduğu gibi yeniden görkemli günlerine dönmeye başladı. Dini, sivil, askeri ve ticari birçok kültürel miras eserleri geçmişe duyarlı bir vizyona sahip olan sayın vali Rahmi Doğan beyefendinin büyük ölçüde kişisel çaba ve çalışmaları sayesinde bakım ve onarımlardan geçirilmektedir. Kars Kalesi’nin yamaçlarına son derece çarpık bir şekilde yapılmış olan gecekonduları yıktırmakla işe başlayan vali bey, kalenin görkemli yapısını ortaya çıkarmakla kalmayıp açılan alanı yeşil alan olarak düzenleyerek kalenin bir daha olası yapılanmalarla başka türlü görüntü kirliliğini de engellemiştir. Hasan El Harakani türbe ve camisi, On İki Havariler Kilisesi, Beylerbeyi Sarayı ve Kars Kalesi’nin aynı bakış açısından görsel olarak sağladığı bütünselliği kültür dünyamızın bakışlarına kazandırmışlardır.

Tarihsel bir sunum

Kars Çayı’nın her iki tarafına Osmanlılar tarafından yapılmış olan hamamların restorasyon çalışmalarının yakın bir zamanda tamamlanmasıyla birlikte Taş Köprü’den başlayacak olan yürüyüş

Yazının Devamı