Trabzonspor, Roma’ya yenilmesine rağmen oynanan futbol, verilen mücadele beğenildi. Mağlup olduklarına bakmayın, daha üstün olan taraftılar, onlar kaçırdı Roma girdiği pozisyonları değerlendirdi. Dolayısıyla bordo-mavililer bu mağlubiyete çok da takılmadılar, üstelik rakip 450 milyon euro değerindeki Roma idi…
Hakikaten kaliteli ayaklara sahip Trabzonspor... Siopis’in alınmasıyla daha güçlendiler. Çok büyük bir aksilik olmaz ise bugün, yarın Denswil’e de imzayı attırıp, sol taraftaki sorunu da böylelikle gidermiş olacaklar. Çünkü sol taraf dün de aksadı.
Maça dönecek olursak…
İki takımı da tebrik etmek gerekir, öyle tempolu başladılar ki top bir o kalede, bir diğer kalede... Mesela kaleye ilk yoklama Sivassporlu oyuncular tarafından yapıldı; kaptan Uğurcan’ın birkaç metre uzaklıktaki Karadeniz semalarında kanat çırpan martılara nazire edercesine uçması! Sadece o pozisyonda değil, penaltı pozisyonunda da çifte uçuşlar yaptı kaptan. İsmail’in bir türlü uzaklaştıramadığı top…
İkinci
Ne Roma galip gelecek bir futbol oynadı ne de Trabzonspor mağlup olacak kadar kötü oynadı.
Bir gerçek var ise, o da İtalyanların girdikleri pozisyonları gole çevirmeleri idi.
Bir diğer etken sol bekte sorun yaşayan Trabzonspor’a gününde olmayan Gervinho da eklenince, oyunun devamını tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok. Zira karşınızdaki takım Roma…
Dememiz o ki Trabzonspor 60 dakika etkisiz oynadı. Avcı, ne zaman iki oyuncuyu değiştirdi takımı golü buldu, daha etkili oynamaya başladı.
Beraberliği takım arkadaşlarının henüz ismini öğrenme sürecinde olan, çiçeği burnunda Cornelius’un sahaya adımını atar atmaz fileleri havalandırması, hafızalarda yer edinmiş bir çakmak firmasının reklamını hatırlattı! Öyle ya Roma’yı yakmak vardı işin içinde!
Doğrusunu söylemek gerekirse Nwakaeme ile o fırsatı iki kez yakaladılar yakalamasına da bir türlü ateşe veremediler!
Nwakaeme, ilk pozisyonda sağ tarafta uygun durumda olan Bakasetas ile oynamayı düşünmüş olsa… İkincisinde daha etkili vuruş yapabilmiş olsaydı; bugün başta görsel ve
Özlemişiz futbolu, çimin kokusunu, tribünlerin coşkusunu.
İlk haftalar zor olmasına rağmen son şampiyon Beşiktaş bıraktığı yerden, Altay, 18 yılın verdiği hasretle başladı.
Trabzonspor bu sezon şampiyon olmak için gemileri yaktı, dünyanın dört bir yanında ikamet eden milyonlarca Trabzonsporlunun en büyük hayali; sezon sonu el ele tutup, kol kola girip horon ve kolbastı oynayarak şampiyonluk kutlamak…
Sekiz ay sürecek olan yolculukta, bazen kavuran sıcakta, bazen ilikleri donduran soğukta mücadele edecek tüm takımlarımıza başarı dileklerimizle...
Dün de Trabzonspor gollerle, rüzgâr gibi başladı, ilk yarı deyim yerindeyse esti, gürledi, gol olup yağdı. Atılan gollerde Bakasetas, Hamsik, Gervinho, Djaniny’nin, birçok anonim şirketi kıskandıracak şekilde yardımlaşmaları, Trabzonspor ve futbolseverler adına çok güzel hareketlerdi...
Ancak bordo-mavililerin yediği golün şampiyonluğa oynayacak takıma yakışmadığını da söylemeliyiz. Sadece yedikleri golde değil, birçok pozisyonda sol taraf alarm verdi! Trabzonspor yönetiminin o bölgeye bir oyuncu almayı
Trabzonsporlu oyuncular işi uzatmalara hatta penaltılara getirmemeliydiler.
Maçın 1-0 olduğu dakikalarda Peres ile Yusuf Sarı, müsait durumda olan arkadaşına topu aktarsalar, Trabzonspor 2’yi bulacak, Norveçli oyuncular doğal olarak teslim bayrağını çekeceklerdi!
İki oyuncunun topla oynama sevdası bordo-mavili takımı az kalsın turdan edecekti. Tura veda edilmiş olsaydı Peres ve Yusuf’a yazardı…
**
Ya son dakikada yenilen gole ne demeli?
Düşünün, Moldeli oyuncular kafalarında soyunma odasına ve de evlerine erken gitmenin hesabını yaparken, son saniyede buldukları golle tur atlamanın planlarını yapmaya başladılar.
Neyse ki penaltı atışlarında Trabzon’da attıkları gollerin sayısını ancak ulaşabildiler de, bordo-mavililerin keyfi yerine geldi…
Transferde Trabzonspor fırtına gibi esmeye, estirmeye devam ediyor.
Bir sene evvel Newton döneminde yapılan transferlere bakın, bir de bu sene alınan oyunculara. Newton döneminde elde kalan, daha doğrusu oynayan-oynayabilecek oyuncu sayısı bir ya da iki…
Anlayacağınız; geçtiğimiz sezon her anlamda boşa kürek çekildi… ( Avcı dönemi hariç)
**
Geçtiğimiz yıl alınan oyuncuların bir kısmı ile yollar ayrıldı, elde kalanları yollamak için her yol denendi, denenmeye devam ediyor.
Dememiz o, geçen yıl kaçan balığın, boşa harcanan zamanın ve de ekonomik kaybın hesabını siz yapın!
**
Trabzonspor önemli transferler yaptı, yapmaya da devam ediyor, kaliteli ayaklar aldı almasına da ekranlarda ne kadar yer buldu, ne kadar konuşuldu?
Taraftar doğal olarak transfer, takımının daha güçlü olmasını ister.
Kulübü çok transfer yaptığında da takımının (hemen ) şampiyon olacağını zanneder…
Hâlbuki…
Takım sporlarında birbirinden farklı insanların tek bir bireymiş gibi davranıp oynayabilmesi özel bir çabayı gerektirir… Değişik kültürlerden gelen farklı yapıda sporcuları ortak amaçlar doğrultusunda motive etmek zordur çünkü…
Tüm bunlar için tabi ki zaman gerekli!
**
Diğer yandan futbolu insanın oynadığını, futbolcunun da insan olduğunu…
İki takım arasındaki fark; geceyle gündüz kadar. Kantara çıksalar-teraziye koysalar Trabzonspor açık ara fark atar!
Molde’nin artısı, daha fazla maç yaparak buralara gelmesi, fiziksel hazır olması.
O anlamda maçtan bir gün önce de iki teknik adam düşüncelerini paylaştı.
Moe “ Trabzonspor’un büyük takım olduğunun farkındayız. Elimizden gelenin en iyisi yapacağız”
Abdullah Avcı “ Rakibimizle fizik farkını aklımızla kapatacağız” demesine rağmen, öğrencileri akılalmaz goller yediler…
**
Ne kadar iyi takım olursanız olun, ne kadar kaliteli ayaklara sahip olursanız olun, bir ya da iki bölgede arıza varsa ve de tam olarak hazır değilseniz, başınıza Trabzonspor’un dün gece yaşadıkları gelir-gelebilir.
Şunun şurasında liglerin başlamasına iki hafta kaldı.
İlk birkaç hafta (genelde), hatta lig boyunca da duyacağımız cümlelerdir:
“ Henüz sezonun başı… Eksiklerimiz var, çalışmalarımız devam ediyor… Lig uzun bir maraton… Zamana ihtiyacımız var…”
**
Trabzonspor’a dönecek olursak.
Bordo-mavili kulüp, transfer sezonuna hızlı girdi girmesine de, sonunu ( şimdilik) getirip noktayı koyamadılar.
Bu ana dek kaliteli bir golcü alınmalıydı mesela!