YÖK, yine YÖK’lü- ğünü yaptı.
Dün neyse, bugün de o.
Değişen hiçbir şey yok!
Bu ülke, yıllarca “katsayı belası”ndan kurtulmak için mücadele verdi.
Ak Parti iktidarının en önemli misyonlarından biri de oydu.
Zor ve geç de olsa kaldırdı.
Ama bugün, tekrar o noktaya geri dönüldü.
Hem de tıpkı yıllar öncesinde olduğu gibi, kazanılmış haklar yok sayılarak, yeni katsayılar, liseye yeni giren öğrencilere değil, mevcut öğrencilere de uygulanacak!
Gerekçesi ise çok acımasız!
MEB’i adeta yerle bir ediyor.
Meslek liselerinden gelen öğrenciler çok zayıfmış!
Okuma yazma ve dört işlem sorunu olanlar bile varmış!
Peki, MEB bu duruma ne diyor?
Sadece seyirci kalıyor!
Oysa çıkıp, “Ey YÖK, sen ne demek istiyorsun, benim mezunlarıma nasıl hakaret ediyorsun” diye hesap sormalıydı.
Sormayıp, başını önüne eğiyorsa, her şeyi kabulleniyor demektir!
Ama çok daha acı olan ne biliyor musunuz?
O öğrencileri yetiştiren öğretmenleri, YÖK ve onun üniversiteleri mezun etti.
Yani eğer ille de başını önüne eğmesi gereken biri varsa o da YÖK ve üniversiteler olmalıydı.
MEB, MEB olsa, öyle bir öğretmen olma kriterleri getirir ki YÖK’ün kimyası altüst olurdu.
Çünkü mezunlarının yüzde 80’i, bırakın başka branşları, kendi alanında barajı aşarsa şaşırtıcı olur.
Bunu görmek için KPSS alan sınavı sonuçlarına bakmak yeter de artar!..
Anlayacağınız ortada, tencere dibin kara, senin ki bende kara durumu mevcut.
Peki, bu işin sonu nereye varır?
Bu yeni durum, mesleki eğitimin ve üniversitelerin kalitesini artırır mı, katsayı kapsamı daha da genişler mi, daha iyi öğrencilerin üniversitelere yönelmesine olanak sağlar mı, veli ve mezunları mutlu eder mi, daha da önemlisi kış uykusundaki MEB’i uyandırır mı?
Bekleyip göreceğiz ama çok da umutlu olduğumuzu söyleyemeyiz...
Sıradan meslek mi?
YÖK, eğitimde kaliteyi artırmak için peş peşe barajlar getirdi.
LYS’de ilk 40 bine giremeyen tıp fakültesine, ilk 150 bine giremeyen hukuk fakültesine, ilk 200 bine giremeyen mimarlığa, ilk 240 bine giremeyen mühendisliğe giremiyor.
Eğitim fakülteleri yıllarca bu kapsama alınmadı.
Adeta unutuldu.
Ne YÖK’ün aklına geldi, ne de MEB, öğretmenliğe neden baraj getirmiyorsunuz diye sesini yükseltti.
YÖK, geç de olsa, nihayet, öğretmenliğin de ciddiye alınması gereken bir meslek olduğunu hatırladı ve 240 bin barajını getirdi.
Peki ya fen-edebiyat fakülteleri?
Formasyon eğitimi alıp, öğretmen olan fen-edebiyat fakülteleri için de baraj getirilecek mi?
En azından öğretmen olmak isteyenlere?
Çünkü 180 barajını aşan herkes, bu fakültelerden birine girebilir ve formasyon eğitimi alarak öğretmen olabilir!..
Madem baraj öngörüldü, onlar için de düşünülemez miydi?..
Geç de olsa, eğitim fakültelerine de baraj getirilmesi doğru bir karar ama çıta biraz daha yükseltilmelidir.
O donanımda öğrenci bulamayan eğitim fakülteleri de kapatılmalıdır!..
Tıp, hukuk, mimarlık, dişçilik, eczacılık, önemsiz meslekler mi?
Elbette önemli meslekler ama öğretmenlik ve mühendislik de bir o kadar önemli.
Çünkü onlar, her ne kadar YÖK nezdinde yeterince değerli bulunmasa da, geleceği inşa ediyorlar!..
Özetin özeti: Eğitimin en tepesinde ciddi sorunlar var! Eğitim reformuna sanki önce oradan başlamak gerekiyor!..