AVM açar gibi üniversite açıyoruz.
İşsizlik sıralamasının en başında üniversite mezunları geliyor.
İlk 500’e giren üniversitemiz yok gibi. Hoca sayımız, öğrenci artışının çok gerisinde. Hemen her yıl 100 bin civarında kontenjan boş kalıyor.
Mesleki yeterlilik dibe vurmuş durumda.
Öğretim kalitesi en iyi üniversitelerde bile yerlerde sürünüyor.
Yabancı dille eğitim tam bir kandırmaca!
Mezun bile vermeyen üniversiteye doktora izni veriliyor.
Tek profesörü bile olmayan fakülteler var.
Ve bütün bunlar ortadayken, YÖK, yeni üniversitelerin açılmasını kolaylaştıracakmış!
Helal olsun onlara.
Peki, ya insan gücü planlaması, kalite, vizyon, misyon, aidiyet, laboratuvar, Ar-Ge, hoca ve en önemlisi de öğrenci?..
AVM mantığıyla üniversite açmanın nedeni, bulundukları kente ekonomik hareketlilik getirmesidir.
Yoksa ilim bilim kimsenin umurunda değil!..
Anadolu’ya teşvik!
YÖK Anadolu’da vakıf üniversitesi kurmayı kolaylaştıracakmış!
Vakıf üniversitesi kurulması için zorunlu şartlarda değişiklik yapılıyormuş!
Buna göre, vakıf üniversitesi kurulabilmesi için üç yükseköğretim bölgesi düşünülmüş.
“C grubu” olarak adlandırılan vakıf yükseköğretim bölgeleri için büyükşehirler dışındaki il ve ilçeler seçilmiş.
Bu bölgelerde kurulacak üniversiteler için düşünülen vakıf mal varlığı değeri, diğer gruplara nazaran, en düşük miktar olarak belirlenmiş ve birtakım kolaylıklar getirilmiş.
Örneğin İstanbul’da üniversite kurarsanız 50 milyon liralık bir varlığınız olması gerekirken, bu rakam, Eskişehir’de ya da Aydın’da 20 milyona inebilecekmiş! Ankara, İstanbul ve İzmir’de üniversite binalarının sizin olması şartı aranırken, Anadolu’da kiralık binalara da izin verilebilecekmiş!
Peki, niye böyle bir yola gidilmiş?
Çünkü tüm vakıf üniversiteleri üç büyük kente, özellikle de İstanbul’a yığıldı.
Türkiye’deki 71 vakıf üniversitesinin 47’si İstanbul’da kurulmuş durumda.
Görünen o ki bundan sonra İstanbul’da vakıf üniversitesi açmak, bugünkünden de çok daha zor hale gelecek.
YÖK, söz konusu değişiklikler için çalıştay planlıyormuş.
Yani bir anlamda, aldıkları kararları çalıştaya dikte ettirerek, demokratik bir hava vermeye çalışacaklar!
Kendilerine başarılar diliyoruz!..
İhtiyaç var mı?
Sadece bizde değil, dünya genelinde üniversiteye olan talep giderek azalıyor.
Her ne kadar başvuran sayısı artıyor gibi gözükse de gidip kayıt yaptıran ve üniversiteyi bitirenlerin oranı düşüyor.
Neden? Çünkü üniversite diploması artık her kapıyı açmıyor.
Ayrıca her ne kadar Avrupa genelinde 3 yıla inse de süre hâlâ uzun sayılıyor.
Bir başka gerekçe de üniversite okumayanların ya da yarım bırakanların 10-15 yıllık süreçte geldikleri nokta sanki çok daha iyi gibi bir algı var. Onun nedeni de vitrindekilerin, örneğin, siyaset, magazin, iş dünyası, spor ya da diğer alanda zirvede olanların, eğitimleriyle değil, yetenekleriyle öne çıkmaları...
Özetin özeti: Önümüzdeki 20 yıl içerisinde eğitim ve öğretimde köklü değişiklikler olacak ve klasik eğitimin pabucu dama atılacak. Yeni öğretim kurumları düşünülürken, bunların da dikkate alınmasında yarar var!..