ayattaki en önemli seçim- lerden biri de meslek seçimi.
Hoşunuza gitmediği takdirde, zamanla, pek çok şeyi değiştirebilirsiniz ama mesleğinizi değiştirme şansınız çok zor.
Hele ki belli bir yaştan sonra...
Peki, ülkemizde doğru meslek seçimi yapılıyor ve doğru bir mesleki eğitim veriliyor mu?
Evet demek o kadar zor ki...
İşsizlik öylesine acımasız boyutlara geldi ki meslek seçerken, hayalini kurduğumuz mesleğe değil, iş bulabileceğimiz alanlara yöneliyoruz.
Ayrıca meslek yelpazesi o kadar dar ki kendimize ve günümüze uygun bir meslek bulmak hiç de kolay olmuyor.
Bir de hemen her alanda o kadar çok işsiz var ki ne kadar iyi olursanız olun, işsizler kervanına katılmaktan başka çareniz yok!..
Oysa iyi yetişmiş insan gücü, özellikle de mesleki eğitim, yaşam kalitesi demek.
Bir ülkede meslek çeşitliliği ve işini iyi yapan usta sayısı ne kadar fazla ise o ülkede refah seviyesi o kadar yüksek...
Bize bakıyoruz, ne iyi bir mesleki eğitim var, ne de işini seven ve iyi yapan ustalar.
Öyle olduğu için de her şeyden şikâyetçiyiz...
Reform niye şart?
Eğitimin genelinde olduğu gibi mesleki eğitimde de reform şart.
Niye?
Çünkü dünya değişti, insan değişti, yaşam değişti, alışkanlıklar ve ihtiyaçlar değişti...
Bir anda ortaya çıkan pek çok mesleğin eğitimi bile yok.
Örneğin, elektronik ticaretin, örneğin dijital hukukun, örneğin itibar yönetiminin...
Zaman öylesine hızlı akıyor ki 4 yıllık lise ve artı 2 ya da 4 yıllık üniversite gençlere uzun gelmeye başladı.
Okulda öğreneceği bilgilerin çok daha fazlasını sanal ortamda çok daha kısa bir sürede bulabiliyorken, eğitim neden bu kadar uzun diye sızlanmaya başladılar.
Daha da önemlisi, aldıkları diploma kendilerine bir avantaj sağlamıyorsa, artık onun peşinde koşmuyorlar.
Piyasaya çıkın bakın, bizim meslek erbabının çoğu, hâlâ usta çırak ilişkisi çerçevesinde yetişiyor. Okullu olanı bulmak zor.
İşyeri açmak ya da o işi yapmak için, bazı meslekler dışında, diploma zorunluluğu da yok gibi...
Ha, diplomalı olsa ne olacak ki diyenleriniz elbette çıkacak.
Haksız da sayılmazlar, çünkü iyi meslek adamları yetiştirmiyoruz!..
Üreten değil konuşan!
İSMEK, İstanbul Belediyesi’nin her yıl çok farklı alanlarda on binlerce kişiye meslek kazandıran önemli bir kuruluşu.
2016-2017 eğitim dönemi kayıtlarına başlayan İSMEK’e iki hafta içinde 211 bin 400 kişi başvurmuş!
Başvurular incelendiğinde, İstanbulluların eğitim tercihleri de ortaya çıkıyor.
Buna göre, İstanbullular en çok İngilizce öğrenmek istiyor.
Türkçeyi doğru kullanarak, doğru vurgularla konuşmak isteyenler ise diksiyon eğitimini ikinci sıraya taşıyor.
Çağımızın olmazsa olmazı bilişim ise üçüncü sıradaki yerini alıyor ve İstanbullular İngilizce ve diksiyon eğitiminden sonra en çok bilgisayar öğrenmeyi tercih ediyor.
Spor eğitimleri ise İstanbulluların tercih ettikleri öncelikli eğitimler arasında yer alıyor.
Özellikle pilates, sağlıklı yaşam için en çok tercih edilen spor eğitimi oluyor.
20 yıldan bu yana toplam 2 milyon 318 bin kişiye eğitim veren İSMEK’in bu yıl eğitim vereceği 540 branş arasından bazıları, İstanbulluların daha yoğun ilgisiyle karşılaşıyor.
Bilgisayar eğitiminden sonra oldukça ilginç bir eğitim 4. oluyor.
Kadınların evde üretim yaparak kazanç edebilecekleri kültürümüzün önemli bir parçası olan İğne Oyası eğitimi her yıl olduğu gibi üst sıralara oturuyor.
Yine aldıkları eğitimi bir mesleğe dönüştürebilecekleri Kadın Giysileri Dikimi eğitimi 5. sırada yer alırken sağlıklı yaşamak adına yapılan spor eğitimleri en çok talep edilen eğitimler arasında.
540 branş arasından 6, 7, 8. sıradan tercih edilen Pilates, Fitness ve Aerobik eğitimleri İstanbulluların hem sağlıklı yaşamak için spora önem verdiklerini hem de yapabilecekleri sporlar arasında en çok tercih ettikleri alanları ortaya koyuyor.
Spor eğitimlerinin ardından iki dil eğitimi tercihlerde öne çıkıyor. Arapça ve Almanca öğrenmek isteyen oldukça fazla İstanbullu bulunuyor.
Son dönemin yükselen meslekleri arasında yer alan Pastacılık eğitimi de yoğun ilgi gören eğitimler arasında bulunuyor.
Fotoğraf Çekimi, Guaj Boya Resim ve Emlak Danışmanlığı eğitimleri de talep edilen eğitimler arasında yer alıyor...
Yukarıdaki tabloya baktığınızda, Türkiye’nin bir aynasını görüyoruz.
Yüksek katma değerli meslekler yerine, görüntüyü kurtaracak, üretimden uzak fiyakalı etkinlikleri ya da meslekleri seçiyoruz...
Özetin özeti: Hemen her alanda farkındalık yaratıp, çıtayı ve kaliteyi yükseltmek zorundayız...