Herhangi bir hastalığa ya da soruna doğru teşhis koyamazsanız, tedavisi de doğru olmaz!
MEB, YÖK ve ÖSYM’nin eğitimde başarılı olamamalarının en önemli nedeni bu!
Ne zaman bir sorun yaşansa hemen savunmaya geçip, var olan hatayı halının altına süpürmeyi başarı olarak görüyorlar.
Milli Eğitim Bakanı Yılmaz diyor ki veli ve öğrenciler bizden çok memnun.
Müsteşarı bir adım daha ileri gidip, velilerin üzerindeki yükü aldıklarını söylüyor.
YÖK Başkanı’na göre, yükseköğretimde çağ atladık.
ÖSYM Başkanı’na göre ise yamalı bohçaya dönen yeni sınav sitemi mükemmelmiş!..
Peki, o zaman, bu yaşananlar neyin nesi?
Keşke, birileri çıksa da bu soruların cevabını verse!..
Sınavlar sorunlu!
Lise ve üniversitelere giriş için öngörülen sınav, yerleştirme ve kayıt sistemleri, hatalarla dolu.
Bir kısmı alelacele düzeltilmeye çalışıldı ama hâlâ düzeltilmesi ya da hepten kaldırılması gereken pek çok ayrıntı var.
MEB, YÖK ve bu sorunları tespit edip düzeltmek yerine, hâlâ her şey mükemmel, herkes memnun havasındalar.
Sadece sınav öncesinde değil, sınav sonrasında da büyük sorunlar yaşanacak. Özellikle de puanlama, sıralama, tercih ve kayıtlarda!
YÖK ve MEB, kontenjanların başvuran sayısının çok üzerinde olduğunu açıkladı. Herkese yer var, hiç kimse açıkta kalmayacak dedi!
Onlara şu tespiti yapıp, sadece şu soruyu sormak gerek:
Öğrenci artık sizin önlerine koyduğunuz yemeği değil, kendi istediği yemeği yemek istiyor!
Eğer öyle olmasaydı, 100 binin üzerinde öğrenci neden açık liseye yöneldi, üniversitelerde 350 bin kontenjan niye boş kaldı?..
İnsan gücü planlaması
MEB, YÖK ve ÖSYM gibi kurumların asli görevi, insan gücü planlaması yapmaktır.
Oysa onlar kaynakları heba etmenin ötesine geçemiyorlar.
YÖK, yüz binlerce diplomalı işsizin olduğu alanlarda hâlâ yeni fakültelerin açılmasına izin veriyor, MEB de milyonlarca ara insan gücüne ihtiyaç varken, tüm adayları hâlâ öncelikle akademik eğitime yani çakma Anadolu liselerine yönlendiriyor.
Oysa ülkenin ihtiyacı kalifiye eleman, gençlerin ihtiyacı da bir an önce iş. Bu denklemi neden bir türlü kuramıyorlar? Çünkü böyle bir kaygıları yok!
ÖSYM’ye gelince, hâlâ taşeron olmanın ötesine geçip, ciddi bir sınav merkezi olamadı!..
İmam hatip patlaması
MEB Müsteşarı, her sınav bölgesinde, her adaya en az üçer tane Anadolu lisesi, meslek lisesi ve imam hatip lisesi sunacağız diyor. Bunun anlamı, mevcut Anadolu ve meslek liselerinden daha pek çoğunun imam hatip lisesine dönüştürülmesidir. Hem de birçoğu mevcut kontenjanlarını bile dolduramazken! Müsteşar Tekin iktidara yaranmaya çalışırken, eğitimdeki tüm dengeleri altüst ediyor, farkında bile değil!..
İşsizlik oranları imam hatiplerde de dibe vurmuş durumda. Üniversiteyi kazanma oranlarında da, katsayılar kaldırılmış olmasına rağmen, değişen hiçbir şey yok! Hâlâ en alt sıralardalar. Yani, bu okullarımıza ve mezunlarına iyilik değil, kötülük yapıyorlar...
Özetin özeti: Ülkemizin ihtiyacı, üreten ve pazarlayan girişimci bir gençlik mi, yoksa diplomalı işsizler ordusu mu? Ankara önce buna karar versin!