Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yeni bir yıla daha girmek üzereyiz.
Âdettendir, her yeni yıla girerken, pek çok yeni karar alırız.
Onlardan biri de yatırımlardır.
Yatırım denince, eminim ki çoğumuzun aklına ilk gelen, döviz, borsa, arsa, altın ya da gayrimenkul olacaktır.
Şimdi bir de Bitcoin çıktı!
Ama ben yatırım derken sadece mali yatırımları değil, geneli sordum.
Örneğin kişi, kurum ya da devlet olarak, yatırım denince birinci önceliğimiz ne olmalı?
Yukarıdaki gibi mali yatırımlara mı yoksa taşa, toprağa olan yatırımların ötesinde, enerjiye, tarıma, bilişime, sanayiye olan yatırımlara mı öncelik verilmeli?
Bu köşede defalarca yazdım ama bir kez daha yazmakta yarar var.
Çocuklara bırakılacak en büyük miras, eğitimdir.
Kurumsal açıdan ya da devlet olarak baktığımızda da eğitimin önemi yadsınamaz.
Sonuçta her şeyin başı eğitim.
İyi bir eğitim almadan da zengin ve güçlü olunur. Ama ne kadar kalıcı ve sürdürülebilir olur? İşte o tartışılır.
Enerji, tarım, bilişim, sanayi, döviz, altın ya da borsaya yatırım elbette düşünülebilir.
Hatta enerjinin ve tarımın gelecek açısından, eğitimden çok daha önemli olduğu, iyi bir ekonomi olmadan hiçbir şeyin mümkün olmayacağı iddia edilebilir.
Ama sonuç ortada!
İster kişisel, ister yerel ya da küresel bazda, zenginlik, güç, refah ve mutluluk ölçeğinde, 20, 30, 50 ve 100 yıllık zaman dilimlerinde, geçmişe bir yolculuk yapın!
İnsanlar, kurumlar ya da ülkeler bir şekilde zengin ve güçlü olabilir. Oluyorlar da.
Peki ama ne kadarı ayakta kalıyor, ne kadar 10, 20, 30, 50 ya da 100 yıl sonra hâlâ eski gücünü koruyor?
Bin yıllık dünya tarihine bir göz atın, kaç ulus hâlâ ayakta ve bunu nasıl başardı?
Yakın çevrinize ya da büyük şirketlere göz atın, kaçının, kaç yıllık geçmişi var? Yok olup gidenler niye yok olup gittiler?
Kurumsallık ve sürdürülebilirlik için donanım; donanım ve refah için de eğitim gerek.
Eğitim derken elbette sıradan bir eğitimden bahsetmiyoruz.
Sorgulayan, aklı ve bilimi referans alan, tükettiğinden fazlasını üreten, sanatla kültürle yoğrulmuş, milli ve manevi değerleriyle farkındalık yaratan bir eğitimden söz ediyoruz.
Bu çerçeveden baktığımızda, kendinize, çocuklarınıza, kurumunuza ya da ülkenize yapacağınız en iyi yatırım eğitim olacaktır.
Eğitimin sınırı ve yaşı olmaz.
Günümüzde, eğitim yaşam boyudur ve her yaşta öğrenecek hâlâ çok şey vardır!
Ben, bana yetiyorum ya da ben mesleğimin zirvesine geldim dediğinizde bitmişsiniz demektir.
Kurumlar ya da devletler için de aynı durum söz konusu.
Öyle yöneticiler oldu ki bizim birinciliğimizi, bırakın yok etmeyi, yanımıza yaklaşmaları bile mümkün değil dediler ama şimdi, ne o kurumlar eski gücünde ne de o arkadaşları hatırlayanlar var!
Çünkü hiçbir zaman eğitimin, bilginin, donanımın, kurumsallaşmanın, araştırmanın, inovasyonun, sürdürülebilirliğin önemine inanmadılar.
Günü kurtarmak onlara da yetti, onları orada tutanlara da.
Gün geldi, hemen hepsi derin pişmanlıklar yaşadı ama iş işten çoktan geçmişti ama şimdi aynı hataları başkaları yapmaya devam ediyor.
Özetin özeti: Yeni yılda en büyük, en özel ve en güzel yatırımı gelin kendiniz için yapın!