Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Başbakan Yıldırım, iktidarın orta vadeli hedeflerini dün açıkladı.

Bu çerçevede, eğitime yönelik öngörülerini de kamuoyuyla paylaştı.

Yıldırım, “2019’a kadar ikili öğretime son vereceğiz, tekli eğitime geçeceğiz. Öğrenciler yarım gün yerine tam gün okuyacaklar. Ayrıca öğrencilere 5. yıldan itibaren yabancı dil eğitimi zorunlu olacak. Okul öncesi eğitim de zorunlu hale gelecek” dedi.

Keşke Güney Kore’deki “Mutlu Eğitim” projesi gibi, farklı bir hedefle ortaya çıksaydı.

Şu an için eğitimde en fazla ihtiyaç duyduğumuz eksiklik, sanki biraz da o!

Haberin Devamı

Gelelim, öngörülen hedeflere:

Tam gün eğitim!

2019’da ikili öğretime son verilmesi biraz hayal gibi.

Olmaz mı, elbette olur. Ama olmuyor işte.

Dershaneleri kapatacağız dediler, kapandı mı?

Değişen sadece isimleri oldu!

MEB verilerine göre, geçen yıl 10 milyon öğrenci kursa gitmiş!

Dershaneler kaldırıldıysa, bu kurslar ve bu sayı neyin nesi?..

Tam gün öğretime geçmek demek, on binlerce yeni okul, yüz binlerce yeni sınıf demek, milyarlarca yatırım, on binlerce fazladan öğretmen demek...

Peki, bütün bunların altyapısı hazırlandı mı? Hazırlanacak mı? Hazırlandıysa, uygulaması nasıl olacak?

Örneğin İstanbul’da bile yeni bir okul yapacak yer yokken, üç yıl içinde binlerce okula nasıl arazi bulunacak?

Yani kaynak ayrılsa bile arsa bulmak çok zor! Ama inşallah yanılan biz oluruz..

Zorunlu İngilizce

5. yıldan itibaren yabancı dil eğitiminin zorunlu olması!

Bu zaten var olan bir şey.

Ta eskiden beri, ortaokuldan itibaren, hatta ilkokul ikinci sınıftan itibaren İngilizcenin zorunlu olduğu dönemler oldu.

Hâlâ da ilkokul, ortaokul ve lisede zorunlu.

Sorun, İngilizcenin zorunlu ya da tercihe bağlı olması değil, nasıl öğretildiğinde, daha doğrusu nasıl öğretilemediğinde.

İşin aslına bakarsanız, fizik, kimya, matematik, Türkçe derslerini çok iyi öğretiyoruz da sadece İngilizceyi mi öğretemiyoruz!

Alın birini, vurun diğerine!

YGS’de 40 Fen sorusunda Türkiye ortalaması 2.5 ise önce bunun sorgulanması gerekmez mi?..

Yani anlayacağınız, bu konuda da yanılmış olmayı çok isteriz.

Haberin Devamı

Yeter ki çocuklarımız şakır şakır İngilizce konuşsun da yanılan biz olalım...

Okul öncesi eğitim

Okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilecek olmasında geç, hem de çok geç kalındı.

Eğitim kademeleri içerisinde en önemlisi okul öncesi olmasına rağmen en fazla ihmal edilen hep o oldu.

Zorunlu eğitim 12 yılı çıkartılırken, artı bir yıl liselere ekleneceğine, okul öncesi zorunlu hale gelseydi, çok daha doğru bir karar alınmış olurdu. Ama kim yapacak? MEB mi, güldürmeyin!..

Okul öncesi eğitimin zorunlu hale gelmesi demek, on binlerce yeni sınıf demek.

Mevcut okullarda derslik olmadığı için sınıf mevcutları 50’nin üzerine çıkarken, okul öncesi öğrenciler için nasıl sınıf yaratılacak? On binlerce okul öncesi sınıflar için öğretmen nasıl bulunacak?..

Yeter ki yapılsın da yanılan yine biz olalım...

Kim yapacak?

Eğitim sistemi her bakan değişikliğinde olduğu gibi, görünen o ki yine sil baştan dizayn edilecek.

Ankara’dan gelen sinyaller bu yönde.

Peki, bu iyi mi olur, yoksa kötü mü?

Daha kötüsü olmayacağına göre, iyi olur diye umut edelim ama fazla da hayalperest olmayalım.

Haberin Devamı

Bu yöndeki haberleri okuyup, söylemleri dinlediğinizde, acaba bunlar bizi enayi yerine mi koyuyor diye düşünmeden edemiyorsunuz...

Evet, Türk eğitim sisteminin ciddi sorunları var, en önemlisi de yönetimdeki zikzaklar.

Sürekli bakan değişiyor ve her gelen bakan, taş taş üstüne koyacağına, enkaz edebiyatı yapıp, kendinden öncekileri yerle bir edip, yeni bir sistem arayışına giriyor.

Üstelik gelen bakanlar da aynı iktidarın bakanları!..

Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’nün (YEĞİ- TEK) hazırladığı rapora göre, anaokulundan üniversiteye, soran, sorgulayan, araştıran, üreten ve yeni buluşlar yapabilen bir neslin yetiştirilmesi öngörülüyormuş!

Hayret ki hayret!

Son kırk yıldır vaat etmeyen mi kaldı!

Asıl önemli olan nasıl yapılacağı...

Haydi MEB, bu kez, yanılt bizi de ayakta alkışlayalım seni...

Yeter ki ülke kazansın, yanılan biz olalım...

Özetin özeti: MEB sadece kamuoyunu değil, üst makamları da sürekli yanıltıyor! Son 40 yılda söylenenlere ve bir de yapılanlara bakın yeter! Ama dün dünde kaldı deyip, söylenenleri hayata geçirirse, helal olsun deyip, ilk alkışlayan biz oluruz...