YÖK ve ÖSYM başkan- larından peş peşe açıklamalar geliyor.
Üniversiteye girişte yeni bir dönem başlıyor.
Sınavlarda artık, kimilerine göre açık uçlu kimilerine göre de kısa cevaplı sorular dönemi başlıyor. Peki, bu ne anlama geliyor?
Daha da önemlisi, yeni sistem, adil, güvenilir, anlaşılır, seçici ve ölçme değerlendirme tekniği açısından objektif olacak mı?..
YÖK’ün ilk açıklamalarında “açık uçlu soru” kavramı yer alıyordu ama son açıklamalarında “kısa cevaplı soru” denilmeye başlandı. Yani kompozisyon anlamında cevaplar değil, daha kısa cevaplar, tarih, isimler, formüller istenecek.
Ya da cümle içerisinde boşluklar bırakıp, …. yerleri siz tamamlayın denilecek. O kadarla da yetinmeyip, o tek kelimelik cevabın, dijital kutucuklara kodlanması istenecek. Asıl önemli ayrıntı ise, kısa cevaplı soruların değerlendirilmesinde, doğru cevap sayısından, yanlış cevap sayısının dörtte biri çıkarılmayacak. Yani dört yanlış bir doğruyu götürmeyecek.
YÖK Başkanı Saraç, açık uçlu sorulara yumuşak bir geçiş yaptık derken, ÖSYM Başkanı Demir de kısa cevaplı soruların da, aslında açık uçlu soru olduğunu söylüyor.
Anlayacağınız tam anlamıyla dağ fare doğurdu. Yenilik bunun neresinde? Anlayan varsa, ne olur bize de anlatsın.
Böyle tek kelimelik cevaplarla mı, test dayatmasından kurtarıp, çocuklarımızın yaratıcılığını geliştireceğiz?.. Çok daha önemlisi, sınavın nasıl yapıldığı değil, umut tacirliği! Öğrencilerin tamamını üniversite önüne yığıp, sonra yüzde 90’ını hayal kırıklığına uğratıp, mezun olanların eline verdiğiniz diplomaların bile artık bir işe yaramaması sizi hiç rahatsız etmiyor mu?.. Keşke biraz da şekilciliğin ötesine geçip, içeriği konuşabilsek...
Dahası, maç ortasında kural değişir mi, böyle karma sınav olur mu, en önemlisi de ek süre verilecek mi?