Diplomaside ilginç rüzgârlar esiyor.
Fransa’nın bir önceki İstanbul başkonsolosu kadındı.
İngiltere ve ABD’nin yeni başkonsolosları da kadın.
Her üçü de klasik diplomatların çok ötesinde.
Giden Fransız Başkonsolos İstanbul sevdalısıydı.
Gelen İngiliz Başkonsolos da “Bugüne kadar hep başkentlerdeydim, İstanbul’u duyduğumda havalara uçtum” diyecek kadar İstanbul hayranı.
Önceki gün eğitim ağırlıklı uzunca bir söyleşi yaptığımız ABD İstanbul Başkonsolosu Jennifer Davis ise tam bir İstanbul âşığı.
Yemeklerimizi seviyor, dizi izliyor ve yüzü sürekli gülüyor.
Son dönem Dışişleri bakanları Condoleezza Rice, Hillary Clinton ve John Kerry’nin çok yakınında görev yapmış bir isim.
İstediği bir ülkeye, başkente ya da kentte gidebilecekken İstanbul’u seçmesinin nedeni, iki ülke arasındaki ilişkilerin önemi ve İstanbul aşkı!
“N’aber, N’oldu Abi”yi de biliyor, “Eyvallah”ı da...
“Amerika için Türkiye’den daha önemli bir stratejik ortak düşüne- miyorum” diyecek kadar ülkemizin öneminin farkında, Aziz Sancar’la aynı üniversiteden mezun olduğu için mutlu, dünyanın en iyi üniversiteleri ABD’de olduğu için gururlu ama mastırını yurtdışında yapacak kadar da gerçekçi!..
Eşi İngiliz. O da diplomat. Almanca, Fransızca, İspanyolca, Arapça ve biraz da Türkçe biliyor. .
Peki ya çocukları?
İşte cevabı:
“Oğullarım Meksika, ABD, Belçika ve Kolombiya’da yaşadılar. Şu anda da Türkiye ile birlikte toplamda 5 ülke. Büyük oğlum, Kolombiya’da bir Britanya okulu da dahil olmak üzere, 5 ülkede de eğitim gördü. Her ikisi de İspanyolcayı akıcı konuşuyor (Ailemizin 12 yıldır bir parçası olan Meksikalı bakıcımız ile birlikte akşam yemeği sofrasında İspanyolca konuşuruz) ve büyük oğlum Belçika’daki zamanımızdan bu yana biraz Fransızca konuşuyor.”
Kız düşünmediniz mi diye sorudum. Çookk dedi. Ama bu şansla, üçüncüsü de ikiz erkek olur diye cesaret edememişler!
Neden Amerika?Başkonsolos Davis, kendisini ülkesine adayan Amerikalılardan. Aile büyükleri asker kökenli. Kız kardeşi de pilotmuş. 11 Eylül sonrası devlet hizmetinde çalışmaya karar vermiş. 44 yaşında ve gelecek vaat eden diplomatlardan biri olarak görülüyor. Belli ki siyasete de sıcak bakıyor. Asker, diplomat derken, asıl güç politikacılarda, çocuklarınız politikaya yönelirse hiç şaşırmayın dediğimde çok içten bir inşallah geldi!..
Sohbetin ana konusu, yurtdışı eğitim ve neden Amerika sorusu olunca, gerekçelerini sıraladı:
1. Çünkü dünyanın en iyi üniversiteleri Amerika’da.
2. Ülkemizde bir milyon yabancı öğrenci var. Dolayısıyla, dünyanın dört bir yanından arkadaşlarınız olacak.
3. Amerika’da kültürel yaşam çok canlı. Öğrencilere çok farklı düşünce ve yaşam olanakları sunuyor.
4. Çok büyük bir coğrafyaya sahibiz. Arizona’dan Alaska’ya, bir balıkçı kasabasından Silikon Vadisi’ne kadar çok farklı seçenekler sunuyoruz.
5. En önemlisi de hiçbir ülkeyle kıyaslanamayacak kadar basın ve ifade özgürlüğü var. Her görüşe, yine hiçbir ülkede olmadığı kadar saygıyla yaklaşılacaktır...
Mezuniyet oranları?
Yurtdışı eğitim, eğer doğru seçim yapamazsanız tam bir maceraya dönüşebiliyor. Örneğin Avrupa ülkelerine, özellikle de Fransa’ya gidip de mezun olma oranı bazı alanlarda çok düşük. Peki ya Amerika’da?
İşte cevabı:
“Yabancı ve yerli öğrencilerin ilerlemelerini aynı şekilde izliyoruz. Eğitim İstatistikleri Ulusal Merkezi verilerine göre, 4 yıllık yüksek eğitim kurum- larından mezun olma oranı yüzde 80. Öğrenci konusunda daha seçici davranan üniversitelerde ise, ki bunların birçoğu yabancı öğrencilerin eğitim aldığı kurumlar, bu oran yaklaşık yüzde 96.”
Yurtdışı tecrübesiBaşkonsolos Davis, her çocuğun yurtdışı eğitim tecrübesi yaşaması gerektiğini bir anne olarak özellikle vurguluyor:
“Oxford’a mastır için gidinceye kadar hiç yurtdışına çıkmamıştım. Çocuklarım benden daha şanslı. Her ikisinin bu tecrübeyi daha fazla yaşamalarını isterim.”
Sizin başkalarını nasıl gördüğünüz kadar, başkalarının sizi nasıl gördüğü de çok önemli. Mastır yaparken işte bunu görmüş. İnsan hakları konusunda öylesine eleştiriler almış ki vatandaşlıktan sorumlu vatandaşlığa geçiş yapıp, kendisini, ülkesinin dış politikadaki yanlışlardan arındırmaya adamış.
Dün haberleri izlerken gördüm. Başkan Trump’ın da aynı noktaya gelmesi sevindirici ama bir o kadar da yürek burkan acı bir itiraftı. Ne dedi:
“Amerika artık başka ülkelerin rejimlerini yıkan ülke olmayacak!..”
Özetin özeti: Başkonsolos Davis ile biz Amerika’yı, Amerika da onunla bizi sanki çok daha iyi anlayacak ve sevecek..