Ekonomistler, Merkez Bankası'nın faiz kararı için ne dedi?
Ekonomistler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) yakın dönemde politika faizinde artış olabileceğine ilişin sinyal vermediğini, ilk etapta Geç Likidite Penceresi (GLP) borç verme oranına kadar ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin (AOFM) yükselmesine izin verebileceğini söyledi.
Merkez Bankası son üç toplantıda bir hafta vadeli repo faizini (politika faizi) yüzde 8,25 seviyesinde sabit bıraktı. Gecelik borçlanma ve borç verme oranları sırasıyla yüzde 6,75 ve yüzde 9,75, Geç Likidite Penceresi borç verme oranı da yüzde 11,25 seviyesinde kalmış oldu.
AA Finans'ın gerçekleştirdiği piyasa anketinde de medyan beklentisi politika faizinin değişmeyeceği yönündeydi. Para Politikası Kurulu (PPK) karar metninde likidite tedbirlerinin sürdürüleceğini vurguladı.
TCMB, faizleri değiştirmese de reel kredi büyümesi koşullarını sağlayan bankalar için, Türk lirası ve yabancı para zorunlu karşılıklarda artırımlara gitti. Böylece banka mart sonrasında zorunlu karşılıklar değişiklikleriyle yaptığı döviz likiditesini artırıcı adımlarını geri çekmiş oldu.
AA Finans Analisti ve Ekonomist Haluk Bürümcekçi, iç ve dış talep belirsizliğinin önemini korumasının faiz artışına gidilmeme gerekçesi olarak ileri sürüldüğünü belirtti.
TCMB'nin yakın dönemde politika faizinde artış olabileceğine yönelik sinyal vermediğini vurgulayan Bürümcekçi, "Banka, likidite politikasıyla fonlama maliyetinin faiz koridoru üst sınırı (yüzde 9,75) ve GLP faizi (yüzde 11,25) arasında oluşacağı mesajını vermektedir." dedi.
Bürümcekçi, Merkez Bankasının sadece likidite ve zorunlu karşılık politikası ile bu süreci atlatmasının zor olacağı öngörüsünde bulunarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Merkez Bankası bu kararıyla temmuz ayından beri toplamda 1.575 baz puan düşüşe işaret eden indirim döngüsü sonrası bekleyişini üçüncü aya taşımış oldu. Politika faizinin değişmemesine karşılık, bankanın son dönemdeki likidite politikasını koruyarak önümüzdeki dönemde ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin en azından gecelik borçlanma faizi olan yüzde 9,75'e doğru yükseltmeye devam edeceği, para ve repo piyasasında gecelik faizin BIST kotasyonundan yapılan fonlama kesilmezse ortalama olarak yüzde 9,75 seviyesinde oluşacağı söylenebilir. Bu tedbirlerin TL değer kaybında etkili olmaması durumunda ise bankalar yüzde 11,25 olan GLP faizinden borçlanmaya da zorlanabilir. Merkez Bankası, para politikası duruşuna ve Temmuz Enflasyon Raporu’nda yüzde 8,9'a yükselttiği kendi enflasyon tahminine ilişkin ileriye yönelik net bir sinyal vermeyerek faizlerde belirsizlik döneminin devam edeceğine işaret etmiştir. Banka ayrıca, faiz koridorunu daha etkin kullanıp kullanmayacağı (koridoru genişletme gibi) açısından da bir sinyal vermemiştir. Dolayısıyla yakın vadede enflasyonda ve enflasyon eğiliminde bir iyileşme zor göründüğünden ve reel faizlerin negatif kalmaya devam etmesiyle birlikte TL değer kaybı baskısının devam edeceğini düşündüğümüzden, bankanın sadece likidite politikası ile yola devam edemeyeceğini, bir sonraki PPK toplantısında faizlerde değişikliğin tekrar masaya gelebileceğini öngörmekteyiz."
"Merkez Bankası AOFM'yi daha da yukarı çekebilir"
Albaraka Türk Başekonomisti ve Stratejisti Dr. Ömer Emeç de TCMB'nin bugün açıkladığı kararında kurum beklentileri olan 75 baz puanlık artışın aksine ancak piyasadaki medyan beklenti doğrultusunda haftalık repo faizlerini sabit bıraktığını söyledi.
Bu noktada son günlerde yaşanan ve ortalama yüzde 11 civarında faizlerle sonuçlanan 3 haftalık yahut aylık repo ihalelerinin esasen temel politika aracı haline gelmesinin esas teşkil ettiğini belirten Emeç, genel olarak TCMB'nin metinde ciddi değişiklikler yapmadığını ifade etti.
Emeç, enflasyondaki bozulmanın netleştiğinin ancak turizmde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sonrası normalleşmenin başlamasının ve dış ticaretteki toparlanmanın vurgulandığı bir metin gördüklerini dile getirdi.
Faiz kararının ardından gelen zorunlu karşılık kararını hem Merkez Bankasının reaksiyon fonksiyonuna hem de gelecekte ne beklenebileceğine ışık tutması sebebiyle faiz kararından daha önemli bulduklarını söyleyen Emeç, şunları kaydetti:
"Bu kararla çok ciddi bir miktar likidite bankacılık sisteminden TCMB’ye aktarılmış ve bu sebeple sert bir sıkılaştırma yapılmış oluyor. Buradaki spesifik işleyişin ise bu kararla oluşacak likidite ihtiyacını karşılamak için bankaların gerek mevduat faizlerinde yapacağı artış ve bu vasıta ile TL'nin cazibesinin artırılması, gerekse yine bankaların TCMB'den daha yüksek miktarda likidite taleplerinin oluşacak olması sebebiyle, TCMB'nin ana politika aracı haline gelen repo ihalelerinde daha yüksek faizler oluşacak olması şeklinde gelişeceğini düşünüyoruz. TCMB'nin ayrıca, bir ay içerisinde yüzde 7,34'den yüzde 9,37'ye gelen AOFM'yi gerekli durumlarda 11,25 seviyesinde olan GLP’yi de kullanarak daha da yukarı çekebileceğini düşünüyoruz. Bu faktörlerin toplamda etkisi ise kredi faizlerinde yükseliş ve dolayısıyla TL açığa satmanın daha maliyetli hale gelmesi ve talep tarafında göreli bir durulma olacaktır. Bu kararların ardındaki davranışsal patikayı okumaya çalıştığımızda ise Merkez Bankasının kurda ve enflasyondaki hareketin görece geçici olduğu görüşünde olduğu kanaatine varıyoruz. Bu sebeple de önümüzdeki bir aylık süreçte TCMB, piyasanın nabzını yakından takip edecek ve gerekli görmesi durumunda, faiz karar metninde sinyallediği üzere likiditede daha da sert sıkılaştırmalara gidebilecektir."
"Zorunlu karşılık kararının döviz kuru üzerindeki etkisi sınırlı olacak"
Spinn Danışmanlık Kurucu Ortağı ve ekonomist Özlem Derici Şengül ise TCMB'in ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini yukarı çekerek para politikasını sıkılaştırmaya çalıştığı için beklentilerinin koridorun üst bandı ve GLP'de 100 baz puanlık artış yönünde olduğunu söyledi.
Şu anda politika faizinden likidite sağlamadığı için TCMB’nin haftalık repo faizini yüzde 8,25'te sabit bırakmasının çok bir anlam ifade etmediğini belirten Şengül, TCMB'nin şu an efektif bir şekilde kullandığı faiz koridorunun üst sınırına veya GLP'ye dair de bir atıfta bulunmadığını ifade etti.
Şengül, bankanın, krediyle ilgili tedbirlerin aşamalı olarak kaldırıldığında ithalattaki artışın da azalacağını ayrıca son dönemde pandemiyle ilgili kısıtlamalar nedeniyle ortaya çıkan arz yönlü baskıların da aşamalı olarak ortadan kalkacağını öngördüğünü söyledi.
TCMB'nin ayrı bir hamle olarak zorunlu karşılıklarda düzenlemeye gittiğini hatırlatan Şengül, "Kararın döviz kuru üzerindeki etkisi, çekilecek TL miktarı döviz likiditesi tutarından fazla olduğu için sınırlı olacaktır." dedi.
"TCMB'nin kararı daha önceki sert kur hareketlerinde attığı adımlarla paralellik gösteriyor"
Econs Kurucu Ortağı Ferhat Yükseltürk de Merkez Bankasının piyasa beklentilerine paralel faizi artırmazken son dönemde aldığı likidite önlemlerinin devam edeceği yönünde sinyal verdiğini söyledi.
Son alınan kararın TCMB'nin ilk etapta GLP'ye kadar ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin yükselmesine izin vereceği, eğer bu noktada fiyatlama davranışlarındaki bozulma devam ederse son noktada faiz artırımına gideceğini gösterdiğini belirten Yükseltürk, şunları kaydetti:
"Aslında bu karar, TCMB'nin daha önceki sert kur hareketlerinde attığı adımlarla paralellik gösteriyor. Tasarruf sahiplerinin hem gerçekleşen hem de beklenen enflasyonun altında faiz ortamı bulunması nedeniyle döviz tevdiat hesapları ve altın hesaplarında bir çözülme beklemiyorum. Bunun da kur üzerindeki baskının devam etmesine yol açacağını düşünüyorum. TCMB'nin faiz hadlerini TL'nin cazibesini artırıcı noktaya çekene ve enflasyon görünümünde anlamlı bir iyileşme görene kadar maalesef TCMB üzerindeki faiz artırım baskısı önümüzdeki dönemde daha da belirgin hale gelecektir."