Son dönemde teknik adamların oyuna müdahalelerinde iki oyuncu tercihi kullanmalarını sıklıkla takip ediyoruz. Özellikle Fatih Terim’in bu konuda öncü olduğu da bir gerçek.
Baros’un girmesi beklenen bir değişiklikti; oyun fazlasıyla sıkmıştı ve girdiği andan itibaren de ceza sahasında önemli işler yapmaya başlamıştı.
Ancak; Baros girerken Riera’nın çıkışı özellikle bu saha şartları göz önünde bulundurulduğunda sorgulanması gereken bir tercih oldu.
Oysa solda Riera ve sağda Ujfalusi kanat hücumlarını yönlendirmede başarılı oluyorlardı. Bu iki oyuncunun yerleriyle oynanması veya oyundan alınması Galatasaray’ı etkiledi. Sola geçen Emre Riera kadar başarılı olmazken Sabri zaten Galatasaray’ın genel oyun yapısından çok farklı bir anlayışla görev yapıyor gibiydi.
Baros’un oyun dışı kalışı ise futbolcunun profesyonellikten uzak davranışlarının sonucu oldu. Kendiyle ilgili üst üste iki pozisyonda hakeme karşı fiziki temasta bulunması kırmızı kartın çıkmasına neden oldu.
Bu kart Galatasaray’ın moral gücünü etkilerken maçı kazandıracak baskının da kurulmasına engel oldu.
Ancak burada bir tespit yapmamız gerekiyor; bu sezon içinde Galatasaray bu kırmızı kart sorununu özellikle sahasında defalarca yaşadı. Demek ki çözüm bulunamıyor.
Galatasaray Arena'da sinirine hakim olamıyor ya da çabuk sinirleniyor.
Saha ve hava şartları göz önünde bulundurulduğunda Galatasaray oyunun geneline baktığımızda iyi de mücadele etti. Ancak Antalyaspor özellikle defansif anlamda doğru kademeleri almayı başarabilen bir ekip olarak büyük takımlara sorun yaratabiliyor.
Antalyaspor kademesi tek bir topu bile kalesinde tehlike yaratacak şekilde sektirmezken Ömer’in de işini kolaylaştırdı.
Ömer de her dakika biraz daha yıldızlaştı.
Ömer’i İstanbul ayrı motive ediyor. Bunu da anlamak gerekiyor yıllardır İstanbul takımlarından birine gitme hayali ile yanıp tutuşuyor.
Antalyaspor çok basit bir kontratak golü attı. Bu gol Beşiktaş’ın 47. saniyede yediği golle benzer bir karakter taşıyordu. Galatasaray bu golü bir türlü çıkartamadı. Benzer goller yemesi de mümkündü ancak bir taraftan Antalyasporlu oyuncuların hücum yönünde oyuna fazla asılmamaları diğer taraftan da stoperde her geçen gün biraz daha olgunlaşan Semih Kaya fenomeni tehlike yaratacak tek bir pozisyon bile ürettirmedi.
Semih Kaya’nın futbolu gerçekten dikkat çekici bir şekilde gelişiyor, büyüyor.
Aynı şeyi Galatasaray’ın oyun kurgusu için söylemek biraz zorlaşıyor. Çünkü Galatasaray’ın orta sahasında oyunu yönlendirecek oyuncu rotasyonu sıkıntısı var. Giderek bütün yük Selçuk İnan’ın üzerine yıkılırken bu maçın genelinde kopuşlara neden oluyor.
Galatasaray kesintili oynuyor. Bunu mücadele anlamında söylemiyorum; atak kurgusu özelinde değerlendiriyorum.
Kalesinde tehlikeli tek bir atak görmeden Galatasaray’ın iki puan kaybetmesi futbolun kendine özel durumudur.
Galatasaray ikinci devreye iyi başlamadı. Puan kayıpları artıyor. Fatih Terim de herkesin içinde bulunduğu 3 günde bir maç trafiğinden yakınıyor.
Emre ve Semih’i nasıl takıma kazandırdıysa rotasyona uyum sağlayacak futbolcular bulmak zorunda, diğer teknik adamlar gibi…
http://twitter.com/uzaygokerman