Geçen senenin Euroleague şampiyonu Panathinaikos ile karşılaşan temsilcimiz Fenerbahçe Ülker beklenmedik derecede kötü oyunu sonrasında 21 sayılık net bir skorla sahadan yenik ayrıldı.
Bu maçla ilgili göze çarpan ilk şey takımımızın ürettiği (veya üretemediği) sayıydı. Bu sezon Euroleague’de oynadığı ilk maçta sahadan 66 sayı ile ayrılırken takımın koçu dâhil hemen herkes herhalde “bundan daha az atacağımız karşılaşma olamaz” diye düşünmüş olmalıydı; zaten 70 sayının altına da hiç düşmediler.
Ancak dün geceki 56 sayılık performans kelimenin tam anlamıyla dibe vuruştu.
Takım yetersiz, şu oyuncular yeterince performans gösteremiyor, koç takımı kenarda izlemekten başka hiçbir şey yapmıyor, şeklinde mazeretler üretebiliriz. Ortaya dökülen tüm nedenler bu maçla ilgili gerçeğin bir tarafını gösteriyor olabilir ama yine de yenilginin karşılığı tam olarak bunlar değildi.
Panathinaikos’un çok iyi ve tecrübeli bir Euroleague takımı olduğu işin bir başka tarafıysa da bu seneki kadronun Fenerbahçe Ülker’le arasında 21 sayılık bir farkı yaratacağını söyleyemeyiz.
Önceki gün Olympiacos karşısında tanınmayacak kadar bozuk oyun sergileyen Anadolu Efes gibi Fenerbahçe Ülker takım halinde olağanüstü kötüydü ve sanki iki saat önce bir başka Euroleague maçı oynamış bir haldeydiler.
Uzun mesafeli şutların hiçbiri potaya girmezken bu şutları gönderen oyuncuların zaman içinde kendilerine olan güven duygularını yitirmesine de neden oldu.
Ukiç’in hiç bu kadar şut kaçırdığını görmemiştik. Ukiç, Jerrels birçok boş pozisyonda topu potaya göndermek yerine pas tercihi yaptı ve defalarca kere kaç hücum 24 saniyede tamamlanamadı. Bu Ukiç kariyerindeki bir oyuncuya hiç yakışmadı.
Benzer şeyleri Euroleague kariyerine sahip Bogdanoviç ve Preldzic için de söyleyebiliriz.
Güven duygusu kayboldukça eller titremeye ve kolay sayılar bile kaçmaya devam etti. Ama Panathinaikos hiç kaçırmadı; en azından oyunda kontrolü yitirdikleri bölümlerde atmaları gereken sayılarda isabet sağladılar.
Kaimakoglou ve Batiste oldukça iyi günlerindeydiler.
Fenerbahçe Ülker’in kazandığı maçlarda rakibi daha fazla hataya zorladığını ve boyalı alana girerek sayısız serbest atış kullandığını bunların da ekstra sayılara dönüştüğünü izlemiştik. Panathinaikos karşısında değil zorlamak faul bile kazanamadılar.
6/7’ye karşılık 18/20’lik serbest atış oranı ezici ve belirleyici bir üstünlük getirdi.
Kazan ve Panathinaikos yenilgileri zayıf Armani yüzünden Fenerbahçe Ülker’in bir üst tur olasılığını oldukça zayıflattı. Bundan sonra hiç kaybetmeden kalan üç maçı da kazanması gerekiyor. Özellikle Atina’da oynanacak Panathinaikos karşılaşması bu serinin en zorlusu olacaktır ve esas kötü tarafı 21 sayıdan fazla fark üretmek de gerekebilecektir.
Son olarak Ülker Arena’yı dolduran bir grup Fenerbahçe taraftarı için bir şeyler söylemek istiyorum.
Taraftarlığınızı başkalarının ne yaptığı ile mi ölçüyorsunuz? Siz daha çok bağırdığınız için daha fazla Fenerbahçeli mi oluyorsunuz? Eğer Fenerbahçeliyseniz aşağıda, yan tarafta veya sahada kim ne yapıyor bakmadan sadece takımınızı desteklersiniz. Maçın başından sonuna kadar salonu dolduran diğer taraftarlarla uğraşarak takım desteklenmez.
Fenerbahçe kulüp olarak şu an tüm gücünü bu taraftardan alıyor. Bu bütünlüğün bozulmasına kimse alet ve sebep olmasın.
http://twitter.com/uzaygokerman