Sneijder transferi Galatasaray'da bazı ilişkileri gerdi. Üzeri örtülmüş bir takım detayları da su yüzüne çıkardı.
Galatasaray özelinde Türkiye'de değişmeye başlayan profesyonelleşme konusunu yeri geldiği için konuşabiliriz. Burada çok bileşenli bir durum söz konusudur, bu nedenle birden fazla yazı şeklinde bir sunum olabilir.
Önceki günkü Divan Kurulu toplantısında Ünal Aysal'ın Fatih Terim ile ilgili yaptığı açıklama çok vurucuydu.
"Fatih Terim'in camiamıza son dereceli yararlı ve faydalı bir 'eleman' olduğunu da buradan tekrar ediyorum."
Fatih Terim, Galatasaray'ın maaşlı, sözleşmeli bir çalışanıdır. Ancak üstlendiği misyonu nedeniyle özellikle geçmiş dönemlerde eleman olmasının çok ötesinde bir yerde olmuştur.
Galatasaray'ın 1997 sonrasında futboldaki öyküsü uzunca bir süre başarı üzerinedir ve bu başarının tam merkezinde Fatih Terim vardır.
Fatih Terim Galatasaraylıların bir kısmı tarafından benimsenmiş, sindirilmiş midir, bu hala süren polemiğin bir parçasıdır aynı zamanda.
Galatasaray'da Lise çok önemli bir odaktır; Liseli olmak veya olamamak dönemsel olarak gündemi, yönetimi, idareyi belirleyen konumundadır.
Adnan Polat Liseli olmuş olsaydı iki sene önceki "darbe" ile karşılaşmazdı muhtemelen. Galatasaray bu darbeyi kendi içinde hala tartışmaktadır, uzun süre de hesaplaşma devam edecektir.
Fatih Terim, Liseli profiline uzak bir Galatasaraylıdır. Ancak kendisini geliştirmiş, yetiştirmiş, süreç içinde kurduğu doğru ilişkileri sayesinde de başarılı olmuştur. Galatasaray'ın başarılı istikrar dönemi Fatih Terim'e aittir.
Fakat Galatasaray'ın aynı zamanda bir başka sorunu daha vardır; ekonomik olarak uzun süre en kötü yönetilmiş kulüp olmuştur.
Galatasaray sportif olarak başarı çizgisinin devam ettiği yıllarda ekonomik olarak büyük sıkıntılar yaşandı ve bu katlamalı olarak büyüdü.
Bir başka ifade ile sportif başarı hiçbir zaman ekonomik değere dönüştürülemedi veya ekonomi başarı adına gelecek planlaması yapılmadan harcandı.
Ünal Aysal'ın eleman olarak çağırmayı tercih ettiği o Fatih Terim paraları ödenmezse antrenmana çıkmamakla tehdit eden bir takım yıldız oyunculara kendi hesabından defalarca paralar vermiştir.
Abdulrahim Albayrak'ın da zaman zaman benzer şeyler yaptığını biliyoruz.
Ancak bu modern bir yönetim sisteminde olmayacak bir durumdur. Profesyonel yapılar kendi iç düzenlerini doğru şekilde kurmak ve bunu yönetmek durumundadır. Bu artık kurumların kendilerinden bağımsız bir şekilde denetlenmektedir.
Burada daha önce yazmıştım, modern ülkelerde Spor Kulüpleri sermaye sahiplerinin (burjuvazi) en üst düzeyde ilgilendikleri ve dahil oldukları kurumlardır. Ülkemizde de ilk spor kulüplerini yine sermayedarlar kurmuştur.
Zaman zaman bazı kulüp başkanlarının adları mafya, çete ile birlikte anılmaktadır, bunlar tamamen yanlıştır; dönemseldir ve ülkenin genel yapısıyla uyumludur.
Mayfa, çete gibi örgütler hiçbir zaman kulüplerde yönetimsel anlamda temsil edilmediği gibi etkin de olamamışlardır. Kullanılmış olabilirler. Ama bu başka bir şeydir.
2000'li yıllarda Fenerbahçe'nin profesyonelleşme, değişim, dönüşüm ve yeniden yapılanma anlamında yaptıkları sporumuz için yol ve yön gösterici bir hamle olmuştur.
Bugün bir çok kulüp Fenerbahçe'nin açtığı bu yoldan ilerliyor.
Stadyumlar yenileniyor. Stadyumlardaki taraftar ve seyirci profili değişiyor. Eskiye ait olan her ne varsa bir şekilde sürecin içinde değişime ve dönüşüme uğruyor.
Ünal Aysal, Fatih Terim'e "benim maaşlı elemanım" derken model anlamında yanlış bir şey ifade etmiyor. Çünkü kendisi de yönettiği şirketlerde bu şekilde yönetici istihdam ediyor.
Bir kere yeni durumu bu şekilde tespit etmek gerekiyor.
Galatasaray'da Sneijder özelinde ortaya çıkan tartışmanın geri planında böylesi bir yönetim modeli ve anlayışı vardır.
Ünal Aysal yapmaya çalıştığı şeyi ne kadar uygulamaya sokabilir ve başarabilir, bunu Fatih Terim üzerinde deneyebilir mi zaman içinde göreceğiz.
Hele bu modeli uygulamak üzere özellikle Fatih Terim'in istemediği bir oyuncuyu takıma kazandırmaya çalışmak için hem ekonomik anlamda dengelerle oynamak hem de Fatih Terim'le karşı karşıya gelmek hatta ondan vazgeçmek pahasına risk almak da Ünal Aysal'ın bu konuda ciddi duruşunu görebilmemiz bakımından önemlidir.
Böylesi hamleler satranç oyunu gibidir. Taraflar karşılıklı olarak stratejilerini gösterirler, zaman içinde bir taraf geri adım atar.
Burada geri adım atacak olan taraf her kim olursa olsun, Ünal Aysal'ın belirleyici pozisyona geçtiğini bir şekilde tespit etmemiz gerekiyor.
Önümüzdeki dönem bunun çekişmesi üzerinde şekillenecektir.
http://twitter.com/uzaygokerman