25.09.2008 - 02:14 | Son Güncellenme:
Türk spor medyasının duayenlerinden Kazım Kanat, zatürre tanısı nedeniyle bir süredir tedavi gördüğü hastanede dün sabah akciğer yetmezliğinden vefat etti.
Kazım Kanat için ilk tören yarın, eski yöneticisi ve üyesi olduğu Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin (TSYD) Levent’teki tesislerinde yapılacak. Kanat’ın cenazesi daha sonra, Levent Camii’nde öğleyin kılınacak cuma namazının ardından, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek.
Kanat, 1950 yılında Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinde öğretmen Mehmet ve Ayşe Kanat’ın dört çocuğundan birisi olarak dünyaya geldi. Liseyi İskenderun’da okudu. İstanbul’da Gazetecilik Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1969’da Yeni İstanbul gazetesinde mesleğe başladı. Daha sonra Hayatspor, Türkspor, Dünya, Hürriyet ve Akşam gazetelerinde muhabir, servis yöneticisi ve köşe yazarı olarak çalıştı. Son olarak Sabah gazetesinde görev yapan Kazım Kanat, çeşitli basın kuruluşlarının düzenlediği yarışmalarda çok sayıda ödül kazandı.
“Önce Beşiktaş Vardı”, “Kanseri Nasıl Yendim?”, “Eyvah! Oğlum Mozart Dinlemiyor” ve “Yaşanan Hayat, Hayaller Değil” adlı kitapları yayınlanan Kazım Kanat, evli ve bir çocuk babasıydı.
Güle güle ağabey
“Senin müdür olduğunu duyduğumda, masanın üzerine çıktım, ‘İşte gazeteciliğin zaferi’ diye haykırdım dosta, düşmana, herkese kardeşim” demişti, heyecandan titreyen sesiyle...
Hani yürek yakan sonsuz yolculuklar sonrası anılar tazelenir ya, benim de aklıma bu geldi... Kazım ağabeyin meslek aşkını, mesleğe saygısını, meslekdaşlarına sevgisini en iyi anlatacak ve hep dağarcığımda saklı kalacak bu cümleleri paylaşmak istedim...
Ama Kazım Kanat için benim sözcüklerim ne kadar yeterli olabilir, bilmiyorum. Çünkü onu, sadece spor medyasında yüklendiği misyonuyla tanıyanlar dışında, yaşamı oluruna bırakmamak için verdiği inanılmaz mücadelede peşine takılanların, umudunu örnek alanların, şimdiden hatıralarına daldıklarını görür gibiyim...
Hangimizin dalları kırılmadı, yaprakları, gözyaşları dökülmedi ki, gidenlerin arkasından... Yine hüzün kaplayacak içimizi kuşkusuz... Ama Kazım ağabeyi, mesleğinin uslanmaz savunucusu, çelik gibi iradenin yılmaz temsilcisi ve en çok onunla omuz omuza vermiş olmanın derin gururuyla hatırlayacağız...
Güle güle ağabey...
CEM ŞENGÜL