22.03.2023 - 10:09 | Son Güncellenme:
"Ümitlerimiz, geleceğimiz... Bugün kadroda bulunanların birçoğu, yarın A Milli Takımı'nı oluşturacak.
Birçoğu yetenek olarak çok ileri düzeyde ancak forma, çok azının üzerinde... Bunların arasında A Milli olan bile var! Fenerbahçe'nin Dender'a kiraladığı Tiago Çukur... Oynamadığı halde ay-yıldızla buluştuğu için eleştirilen, üstelik bir de Kadıköy ile bütünleşen Tiago, gittiği Belçika 2. Ligi'nde 22 resmi maçta 2 golü var.
Ondaki meziyeti belki kimse bilmiyor ama Ümit Milli Takımı teknik heyeti görmüş belli ki... Ama işin tuhafı, biz Ümit Milli Takımı'nın teknik heyetini görmüyoruz. Kim seçti, kim çalıştırıyor, kim sahaya çıkaracak? TFF'nin sitesinde göremedik.
Ancak resmi olarak bilmesek de, bu isim Levent Sürme... Sürme'nin altyapısı çok güçlü ve Alman ekolünü sindire sindire buraya gelmiş bir isim... Keşke tutsa...
Hele bir röportajındaki soruya verdiği cevap, açıkçası gönülleri fethetti.
"Ülkemizde UEFA A ve B lisansı, karışık program ile çoğu eski futbolcuya verildi? Böyle bir şey Almanya’da mümkün mü?" sorusuna Levent Hoca şu cevabı vermişti: "Buna benzer bir uygulama Almanya’da da birkaç yıl önce olmuştu ama beğenilmeyip tepki toplamıştı. Ben belki dünyanın en iyi matematikçisi olabilirim ama aynı zamanda en iyi matematik öğretmeniyim diyemem. Bunların ikisi ayrı kavramlar. Öğretme işini iyi öğrenmek gerekiyor."
Keşke bunu başkaları da özümseyebilse...
'KALDI 12 YIL'
A Milli Takımı Teknik Direktörü Stefan Kuntz, "Şu anda Hamit Bey, TFF Yönetimi ve başkanımızla beraber uzun vadeli futbolumuzu nasıl geliştirebileceğimizle ilgili projeler üretiyorlar. İnsanımızın da bu sürdürülebilirlik projelerine destek olmalarını umuyorum. Almanya'dan tecrübe ettiğimizde yaklaşık 14 yıl sonra karşılığını almıştık bu projelerin" dedi.
Kuntz, 21 Eylül 2021'de geldiğine göre; kaldı 12 yıl!
Ya sabır...
'HİÇ AVRUPALI OLAMAYACAĞIZ'
Futbolda Avrupalı olabilmemiz için, önce yönetimlerimizin buna adapte olması gerekiyor. UEFA'nın 5 büyük ligine imrenerek bakıyoruz da, onlardan ders alıp, neyi doğru, neyi hatalı yaptıklarının değerlendirmesini yapmak için uğraşıyor muyuz?
Ne gezer... Geçen ay Barcelona'nın, İspanya Futbol Federasyonu’na bağlı Hakem Teknik Kurulu’nda bir dönem başkan yardımcısı olan Jose Maria Enriquez Negreira’nın sahibi olduğu şirkete, 2016-2018 yılları arasında, 1,4 milyon euro ödediği ortaya çıktı. Üstelik Katalanlar, 2015-16 ve 2017-18'i şampiyon olarak tamamladı.
Peki siz hiç, Real Madrid'in ya da Atletico Madrid'in ortalığı ayağa kaldırdığını, bunun bir planlı oyun olduğunu, kendilerine kumpas kurulduğu yaygarasında bulunduğunu duydunuz mu? Real Madrid sadece, "İddiaların ciddiyeti konusundaki derin endişemizi dile getiriyoruz. Adaletin işleyişine olan güvenimizi yineliyor ve dava süreci başlar başlamaz, gerekli prosedürlerde yer alacağımızı duyuruyoruz" dedi.
Peki ya İtalya'da yaşananlar... İtalya Futbol Federasyonu, Juventus'a, mali hesaplarındaki usulsüzlük nedeniyle 15 puan silme cezası verdi. Üstelik, futbolculara yapılan maaş ödemelerine yönelik inceleme de devam ediyor. Yani, ceza daha da artabilir.
Bu durum Türkiye'de olsa, mesela, Fenerbahçe, Galatasaray ya da Beşiktaş'a yönelik böyle bir ceza verilse, ne TFF ortada kalırdı ne de Türk futbolu... İş kumpastan başlar, tehditle devam eder, en sonunda da taraftar sokağa dökülürdü. Ama onun ötesinde, ceza alanın ezeli rakipleri, "Bu ateş üfleyerek sönmez" diyerek, adeta, "Oh olsun" dercesine, "zil takıp" oynarlardı.
Bu geçen süreç içinde, Juventus'un İtalya'daki rakiplerinin, mesela Milan'ın, Inter'in ya da Roma'nın, bununla ilgili bir açıklama yaptığını duydunuz mu?
Ya da, Premier Lig'deki fahiş hakem hatalarının, bu şekilde lastik gibi çekildiği, oyun hamuru gibi eğilip büküldüğü gördünüz mü?
Ama Türkiye'de öyle mi? Galatasaray, Fenerbahçe'ye sallıyor, Başkan Ali Koç, mevkidaşı Dursun Özbek'e... "Seviye" tartışması bile seviyesizce... Koca koca adamların bu şekilde birbiriyle "yarış" içine girmesi, acaba başka tartışmaların perdelenmesi olabilir mi?