Fenerbahçe’yi yenmek günden güne daha zor bir hale geldi. Çünkü ‘skor ne olursa olsun, maçın bitimine kaç saniye kalırsa kalsın, matematiksel olarak bir şans varsa, umut da vardır’ düşüncesi dün yine tescillendi.
Aslında Daçka, Euroleague’de işlerini zorlaştırdıktan sonra yeni hedef olarak belirlediği kupayı kazanmak için her şeyi yaptı, alkışları hak etti. Ancak Fener’in kazanma alışkanlığı, yaklaştıkları kupanın ellerinden kayıp gitmesinin nedeniydi.
Maç başında Vesely ile eşleşen Bjelica, dış şutları kullanamayınca, potaya iyice yaklaşan Vesely, hep rakibini yendi. Udoh yorulup kenara geldiğinde 5 numara pozisyonunda Vesely’e üstünlük sağlayan Semih’ti ama kazanmak için yetmedi. Dışarıdan bir türlü isabet bulamadı Daçka ilk yarı boyunca, Fenerbahçe ise Melih ve Dixon ile cezayı kesti.
Oktay Mahmuti, 2. yarıda Slaughter’lı beşle oynayarak agresifliği artırdı, rakibin oyununu bozdu. İlk yarıda gençliğinin etkisiyle iyi yaptığı şeyleri bile sahaya koyamayan Metin, en azından savunmada Bjelica’dan fazla katkı sağlayınca, en önemlisi de dışarıdaki yüzdeyi önce Markoishvili, ardından da Dixon savunmasındaki Wilbekin bitirince Daçka farkı eritip öne de geçti. Vesely’nin müthiş mücadelesi ve Bogdanovic’in hücum yetenekleri ile ayakta kalan Fenerbahçe bitime 15 saniye kala geri düştüğünde bile son söz söylenmemişti!
Hakemlerin TV’den izlediği pozisyon sonrasında 6 saniye kala hücum şansı daha bulan Fener, istediği seti oynayamadı ama Bogdanovic’in üçlüğü kupayı getirdi.