Eksik yakaladığı Yunanistan karşısında ilk çeyreği 14 sayıyla önde bitiren ay-yıldızlı ekip, maçın geri kalanında neredeyse her şeyi yanlış yaptı. Devler mücadeleyi 18 farkla kaybederek, belki de ilk kez bu kadar yaklaştığı olimpiyat hayalini yine başka bahara bıraktı.
Türk Basketbolu’nun yıllardır hayalini kurduğu olimpiyat belki de ilk kez bu kadar yakınımızdaydı, ancak elemelerin Kanada etabında grup maçlarını lider bitiren A Milli Takım, karşı grubun ikincisi Yunanistan’a yarı finalde 81-63 yenilmekten kurtulamadı.
Evet önce Larkin’in, ardından Berk’in sakatlanması, yani oyun kurucu pozisyonundaki iki ismin de oynamaması bir dezavantajdı belki ama rakibin eksikleri bizden daha fazlaydı. En önemli kozları Antetekounmpo başta olmak üzere, tecrübeli isimlerinin yarısı dışarıda kalmıştı.
Mental çöküş
Çekya maçını mükemmel oynayan millilerimizin yarı finale de hızlı başlayarak ilk periyotta yakaladığı 14 sayılık fark umutları artırdı. Ancak bunun rahatlığıyla ‘her top altın değerinde’ kuralı unutulup, erken ve yanlış şut nedemeleri başladı. İlk çeyrekte öne geçmemizi sağlayan şut ritmimiz ve savunma sertliğimizdi, ama kötü hücum savunmada da aksamamızı beraberinde getirdi. Rakibin iki yıldızı Calathes ile Sloukas, kriz anlarında ellerini taşın altına sokup, Larentzakis’in başlattığı isyana ‘akıl’ katarken, bizim tarafta ne yıldızlarımızdan beklenen katkı geldi ne de savunmada isyan eden birisi vardı. Furkan ile Alperen’in hücum tarafındaki çabası da yeterli olmayınca zaten mental olarak çöküşü seven bir milletin evlatları olarak parkedeki isimler de farkın 20 sayıya dayanmasını bizim gibi izlemek zorunda kaldı!
Bir şeyler değişmeli
Aslında kısa savunması kısmında bir isyan gerekirken, en kritik anda ribauntları rakibe teslim ederken, Şehmus gibi, Metecan gibi iki isim vardı kenarda ama onlar sahaya adım bile atamadı! Yazık... Gerçekten çok yazık. Büyük bir fırsat kaçtı. İyi bir jenerasyona sahibiz aslında, ileriki yıllarda mutlaka bu ekip başarılar kazanacaktır ama keşke açılış olimpiyat ile olsaydı. Tabii ki bunun için de yapmamız gerekenler var; mesela en kritik anda coach değiştirme ve yeni hocanın üzerine ekstra baskı bindirme, oyuncularımızı bu süreçte yalnız bırakarak, ne kadar büyük bir sınav verecekleri konusunda yeterince motive edememe, mental anlamdaki sıkıntıları (mutlaka bir mentör de gerekli) giderememe, devşirme konusunda yola çıkmışken yaşanan sakatlığı öngörüp, diğer ismi de kadro da dahil edememe...
Bir de en büyük eksiğimiz hatalardan ders çıkarmayı bilememe! Umarım artık bir şeyleri değiştiririz ve 2001’den sonra belki de en iyi kadro olan bu oyuncu grubunu da eskiler gibi heba etmeyiz!