Bir süredir sahadaki basketbolun dışında her şeyi konuşan spor dünyası umarım bu maça da hakkını verir. Çünkü tam 39 dakika inanılmaz bir kalite vardı sahada. Oyun zekası, sertlik, direnç on numaraydı.
Maçın başında Ahmet Çakı döneminde oturttuğu ikili oyun savunmasında yine iyi işler yaptı Efes, Obradovic buna hazırlık olarak Kalinic’li beşle başlayıp, hücumda istediklerini alsa da, savunmada boyalı alanı rakibine bıraktı. Efes tepeden oynadığı ikili oyunlar sonunda kısaları potaya yollayarak rakibini zor durumda bıraktı. Obradovic, ilk yarıda 4 uzunu da denedi, 4 kısayı da. Çift guardla sahada kaldığı da oldu, çift pivotla da. Maçın sonunda doğru beşi bulacağı belliydi, nitekim 25. dakikadan sonra hem basketbol olarak, hem de karakter olarak bu maçın beşini sahaya sürdü Obradovic. İkinci yarının ilk 6 dakikasındaki sadece 7 sayı ve 5 top kaybına rağmen maç boyunca nefes almasını sağlayan üçlüklerle ayakta kalmayı bildi. İstediği sertliği ön alanda Melih-Kalinic ile buldu Obradovic, tek uzundan vazgeçip, Vesely-Udoh ikilisini de pota altına dikti. Ancak ilk yarının da sonunda denediği ve verim aldığı tam saha baskı her sıkıştığında imdada yetişti. Hücumda art arda gelen üçlüklerin yarattığı alanlarda, Udoh’u ters eşleşmelerde çok kolay topla buluşturunca maçı istediği ritme getirdi. 39 dakikası Euroleague kalitesinde geçen maçın son dakikasında ortaokul seviyesinde top kayıpları yapsa da kazanmayı bildi Fenerbahçe, büyük avantaj elde etti.
Efes ise çok büyük bir aşama geçirdiğini dün de ispatladı. Fenerbahçe gibi oturmuş bir düzene, Obradovic’in bitmeyen çözümlerine rağmen son saniyeye kadar oyunda kaldı Ahmet Çakı ve öğrencileri. Bu serinin sonucu ne olursa olsun, bence seneye de Ahmet Çakı ile devam edilmeli. Bu kadar kısa sürede takımın kazandığı ritmin ödülü, yıllardır yabancılara tanınan kredinin küçük bir bölümü genç çalıştırıya da verilmeli.