05.01.2023 - 14:43 | Son Güncellenme:
Doğukan DEMİRKIRDI İstanbul (DHA)
Dürüst oyun anlayışıyla yola çıkan ve Türk futboluna katkı sağlayacak fikirleriyle gelen Turgay Altay, Manisa FK ve Göztepe dönemleri sonrası planlarını açıkladı.
Fenerbahçe'de uzun yıllar görev yapan, 4.5 yıl Aykut Kocaman'ın yardımcılığını yaptıktan sonra teknik direktörlük kariyerine devam eden Turgay Altay, Demirören Haber Ajansı'na açıklamalarda bulunurken, özellikle adil ve dürüst oyundan taviz vermeyeceğini şu sözlerle anlattı: Çalıştığım takımlarda rakibi aldatan, zaman çalan, yere yatan oyuncu olursa o dakika oyundan alacağımı söyledim ve bu durumun güçsüzlük göstergesi olduğunu ve hiçbir zaman o formayı güçsüz göstermelerinin hakları olmadığını daha ilk günden onlara aşıladım. Çünkü hem inandığım bu hem de biz teknik adamlarında Türk futbolunun gelişimine katkıda bulunmaları gerekiyor."
Aykut Kocaman'dan izin alarak teknik direktörlük kariyerine başladığını belirten ve Jorge Jesus ile Abdullah Avcı'nın oyun kültürleri olduğunu dile getiren Turgay Altay, "Beklentimiz proje odaklı ve devamlılığı sağlayabileceğimiz takımlarla çalışmak" dedi.
UEFA-Pro lisans sahibi 42 yaşındaki teknik adam Turgay Altay, Aykut Kocaman'ın yanı sıra dünya futbolunda Hollandalı efsane Luis Van Gaal gibi etkili isimlerle bir araya gelerek kendi gelişimine katkı yaptı.
Turgay Altay'ın DHA'ya verdiği röportajın soru ve cevapları şöyle:
-Göztepe'den ayrıldıktan sonraki süreci nasıl geçiriyorsunuz, yakında bir takımın başında sizi görecek miyiz?
Göztepe süreci çok emek verdiğimiz ama hiç hak etmediğimiz bir süreçti. Bu konuyu şu an anlatmak istemiyorum ancak zamanı geldiğinde gerekenleri söyleyeceğim. Ayrılık sonrası 8 kişilik ekibimle birlikte aktif şekilde çalışıyoruz, kendimizi güncel tutmaya ve yeni bir başlangıca hazırlanıyoruz. Bu süreçte birçok teklif aldık fakat ekibimle öncelikli beklentimiz proje odaklı ve devamlılığı sağlayabileceğimiz takımlarla çalışmak. Doğru zamanda doğru yerde başlamanın daha mantıklı olduğunu düşünüyorum. Hedefimiz öncelikle yurt dışı fırsatı gelirse onu değerlendirmek.
-Projenizin yarım kaldığını düşündüğünüz bir kulüp var mı?
Çok ilginç bir soru benim için ancak geçen sene Manisa FK kulübünde gerçekten çok başarılı ve önemli bir dönem geçirdiğimizi düşünüyorum. Biz geldiğimizde ligin dibinde, üst üste çok maç kaybetmiş mental olarak yıpranmış bir takım vardı. Ayrıca ligin en fazla gol yiyen 2 takımından biriydi ve sonrasında ilk galibiyetimizden son galibiyetimize kadar ligin en az gol yiyen, en fazla topa sahip olan, pas yapan ve en fazla puan toplayan 4 takımından biri olduk, hem antrenman kültürü hem dominant bir oyun kültürü oluşturduk ve bu süreç bizi play-off'un dibine kadar yaklaştırmıştı. Bu süredeki zor zamanlarda Başkan Mevlüt Aktan, belediye başkanımız Cengiz Ergün'ün ve sportif direktör Taner Savut'un hem takım hem yönetim hem de bizle olan iletişimleri sayesinde bu süreçte çok değerli katkıları oldu. Gerçekten samimiyetimle söylüyorum, Süper Lig'e çıkmayı başarabilirdik ancak küçük detaylar ve sebepler yüzünden sonunu getiremedik.
-Fenerbahçe'de Aykut Kocaman'ın yanında görev almıştınız, sarı-lacivertlilerdeki misyonunuz tamamlandı mı?
Fenerbahçe Spor Kulübü'nde 18,5 yıl görev aldım, Aykut hocayla birlikte 4,5 yıl A Takım seviyesinde yardımcı antrenörlük görevinde bulundum ve Aykut hocadan izin alarak da teknik direktörlük kariyerime başladım. Büyük hayalleri olan ve profesyonel biri olarak hayat her şeye açık, çocukluğumda Göztepe kulübünde çalışmak hayalimdi ve bunu gerçekleştirdim ancak hayat şunu bana bir kez daha gösterdi ki bir şey hayırlısıysa olsun. Yurt dışında teknik direktörlük yapmak istiyorum, böyle bir fırsat çıkarsa değerlendireceğim.
-Manisa FK'yı ve Göztepe'yi çalıştıran bir teknik direktör olarak bu sezon TFF 1. Lig'de nasıl bir mücadele izliyoruz, zirvede sıralama değişebilir mi?
Aslında ligi anlatırken söylenen burası mücadele ligi kalıbını doğru bulmuyorum, bu maalesef ligin kalitesini düşüren bir tanımlama. Gol yemeyelim nasılsa 1 tane atarız, attıktan sonra yatarız ligi olması hem oyun kalitesini hem de ligin kalitesini azaltıyor. Fakat gerçekçi olmak gerekirse bu lig mücadele ligi ve hem oyununuzu hem taktiğinizi hem de stratejinizi buna göre yapmak zorundasınız. Yoksa maç kazanmak gerçekten çok kolay değil. 2. yarının çok daha zor geçeceğini düşünüyorum. Birçok takım çıkmak istiyor, Süper Lig seviyesinde bütçeleri olan, oyuncu kaliteleri yüksek 4, 5 takım var. Bununla birlikte 10, 12 takım play-off'a girmek istiyor. Ayrıca alt taraftan çıkmak isteyen takımları sayarsak her maç final görünüyor, her puan çok değerli ve kazanamıyorsan kaybetmeyeceksin çok net.
-Süper Lig'de en iyi futbolu oynayan takım sizce hangisi ?
Maalesef ligimizin oyun kalitesi çok yüksek seviyede değil. Topun oyunda kalma süresi az, topun ritmi çok düşük ve modern oyunun çok uzağında özellikle taktiksel seviyenin çok yetersiz olduğu bir ligimiz var. Saydığım yetersizliklerden dolayı farklı açılardan işleri ve oyunu zorlaştırıyor. Mücadele seviyesi yüksek çünkü adam odaklı savunma anlayışları çok, temaslı bir oyun fakat bir yandan çok basit faullerin bile kolay çalındığı oyunun çok sık durduğu bu nedenle hem topun ritminin hem de oyun temposunun düşük olduğu bir ortam var. Bu ortamın içerisinde oyun kültürü oluşturmaya çalışan Jorge Jesus, Abdullah Avcı, Vincenzo Montella, Çağdaş Atan, Francesco Farioli var. İlaveten Recep Uçar ve Osman Zeki Korkmaz'ı başarılı buluyorum.
-Süper Lig ile TFF 1. Lig arasındaki en büyük fark ne?
Aslında benzerlikler çok ancak topun oyunda kalma süresi 1. Lig'de daha az. Çok net bir şey söyleyeyim, bu sene uygulanmaya başlanan maç sonlarına eklenen süreler geçen sene bizde olsaydı şu an Manisa FK takımı Süper Lig'deydi. Ligin en fazla topla oynayan takımıydık bazı maçlarımızda maalesef top oyunda 45 dakika kalıyordu. Rakip takımın taktiği oyunun oynanmasına yönelik her tür durumdan faydalanarak zaman çalmak ve topun sahada az kalarak oyun oynanmamasına sağlamak üstüneydi. Bu konuda Manisa FK'da ilk yaptığım işlerden bir tanesi kendi oyuncularıma rakibi aldatan, zaman çalan, yere yatan oyuncu olursa o dakika oyundan alacağımı söyledim ve bu durumun güçsüzlük göstergesi olduğunu ve Manisa FK takımı oyuncularının hiçbir zaman o formayı güçsüz göstermelerinin hakları olmadığını daha ilk günden onlara aşıladım. Çünkü hem inandığım bu hem de biz teknik adamlarında Türk futbolunun gelişimine katkıda bulunmaları gerekiyor.
-Son dönemde hakem kararları benzer şekilde yeniden tartışılıyor. Bunun sebebini ne olarak görüyorsunuz?
Maalesef istenilen şey adalet değil imtiyaz, üstüne tahammülsüz bir futbol ortamı var. Kaybetmenin dünyanın sonu olduğu, güçlünün haklı zannedildiği bir ortamda en son suçlu hakemler bence. Hakemlerimizi geliştirmenin tek yolu eğitim, onlara düzenli olarak profesyonel psikolojik destek ve güven ortamının yaratılması olduğunu düşünüyorum. Bu bir süreç alır, maalesef kimsenin sabrı tahammülü kalmadı.
-Dünya Kupası'ndaki oyun mantalitesi önümüzdeki haftalarda takımların oyunlarına dokunuş yapar mı ?
Türkiye'de bu ortamda zor. Keşke oyun odaklı bir ligimiz olsa ama maalesef iki yanlışın bir doğruyu götürdüğü bir ligimiz var.
-Messi'nin Dünya Kupası'nı kazanmasıyla "en iyisi" tartışmaları biter mi?
Ben böyle bir tartışmanın hiç olmadığı kanısındayım. Oynayan oyuncular arasında Messi Dünya Kupası kazanmasıyla birlikte tartışmasız açık ara en iyi konumunda. Ancak gelmiş geçmiş en iyisi tartışmasının şu an için olmadığı kanaatindeyim.
-Sizin efsaneniz kim ?
Diego Armando Maradona benim için açık ara futbolculuğu, oyunu, yeteneği, kariyeri ve başarılarıyla tartışılmaz fakat onu diğerlerinden ayıran en önemli özelliği liderliği ve asilliği. Her zaman geldiği yeri unutmamış, haksızlığa sesini çıkarmış ve en önemlisi eylemleri ve söylemleri her zaman net ve mağdurun yanında olmuştur. Benim için söylemiş olduğu şu söz çok değerli, 'Biz futbolcular, teknik adamlar sürekli üzerimizde baskı olduğundan yakınırız, baskı evine 5 peso getirip çocuklarını geçindiremeyen insanların üzerinde olur, binlerce dolar alıp sahaya çıkıp stresten bahsediyoruz. Bana genelde sorulan sorulardan biri; 'Hocam çok stresli işiniz var, zor olmuyor mu?' İşte bu yüzden işimi seviyorum. Hayatım boyunca rekabetçi oldum, mücadeleden hiç vazgeçmedim ve bu seviyeye tırnaklarımla kazıyarak geldim ve vazgeçmeyeceğim. Kader gayrete aşıktır. Tüm ekibimle birlikte inancımız ve yolumuz budur."