25.08.2022 - 07:20 | Son Güncellenme:
UEFA Şampiyonlar Ligi Playoff Turu rövanş maçında temsilcimiz Trabzonspor ile Danimarka ekibi Kopenhag karşı karşıya geldi. Şenol Güneş Spor Kompleksi Medical Park Stadyumu'nda oynanan mücadele 0-0 sona erdi.
İlk maçı 2-1 kaybeden Trabzonspor, baskılı oyununa ve yakalanan fırsatlara karşın Danimarka ekibinin savunma kilidini kıramadı ve golsüz eşitlik sonrası UEFA Şampiyonlar Ligi'ne veda etti.
Trabzonspor, yoluna UEFA Avrupa Ligi gruplarından devam edecek.
AVCI'DAN AYRILIK İDDİALARINA YANIT
Avcı, geçtiğimiz sezonun ikinci yarısında ‘hoca formsuzluğu’ yaşadığı şeklindeki eleştiriler olduğu ve bugünkü sonuçla kulüpteki kredisinin azaldığı sorusunu, “Bu tür şeylere gülüyorum. 1 buçuk senede harika işler yaptık. Benim burada yolum uzun. 1-2 maçla bu olmaz. Kum saati denilen şey ne ise bilmiyorum. Formsuzluk neye göre onu da bilmiyorum. Ben kulübü takımı nasıl geliştiririm diye çalışıyorum. Burada gerçek olan Trabzonspor’dur. Onu daha nasıl daha iyi hala getiririz diye çalışıyoruz” şeklinde cevapladı.
26 YIL SONRA BİR İLK
Türk futbolu çöküyor... UEFA Şampiyonlar Ligi Play-Off'unda 2-1'in rövanşında taraftarı önünde Kopenhag'la golsüz berabere kalan Trabzonspor , Kupa 1'e havlu attı. Böylece finalinin İstanbul'da Atatürk Olimpiyat Stadyumu'nda oynanacağı Şampiyonlar Ligi finalinde temsilcimiz kalmadı!
Zaman zaman iki takımla katıldığımız Devler Ligi gruplarında 1996-1997 sezonundan bu yana yani tam 25 yıl sonra ilk kez bir kulübümüz boy gösteremeyecek. Öte yandan 1992-1993 sezonundan bu yana düzenlenen Şampiyonlar Ligi’nde üçüncü kez hiçbir Türk takımı gruplarda mücadele edemeyecek. Daha önce 92-93 ve 95-96 sezonlarında bu durumu yaşamıştık.
Spor yazarları Trabzonspor-Kopenhag maçını değerlendirdi. İşte spor yazarlarının değerlendirmeleri...
CEMAL ERSEN - HESABINI TÜRK FUTBOLU VERSİN!
Şampiyonlar Ligi yolundaki son viraj öncesi Trabzon kentinde tansiyon hayli yüksekti. Bordo-mavili taraftarın üst düzey motivasyonunun iki farklı sonucu olabilirdi. Sahaya pozitif yansırsa ateşleyici güç, tersi yaşanırsa, sıkıntılı bir hale dönüşebilirdi. Aklı selim kazandı. Evet gruplara kalmak inanılmaz bir kazançtı. Ama neticede futbol bu. İyi olan, daha az hata yapan, son dakikaya dek mücadele edenin turu geçmesi normaldi. İlk maçın rakibe sağladığı avantajı da unutmamak gerek.
Trabzonspor’u müthiş mücadelesi için kutluyorum, ama Türk futbolunu bu eleme prangasına mahkum edenleri de gerekli yerlere havale ediyorum.
Abdullah Avcı’nın geçen haftaki maçtaki bireysel hataları kabul edilemez bulduğunun kanıtı, sahaya sürdüğü kadro oldu. Kopenhag teknik direktörü Jess Thorup’un niyeti belliydi. Golü bulup, deyim yerindeyse üzerine yatmak. İşin içine biraz da sertlik katıp Trabzonspor’u frenlemeyi düşünmüştü. Cornelius’a da en az iki kişi ile önlem alıp işimizi zorlaştırmayı planlamıştı. Başardı. Trabzonspor ilk yarıda oyun anlamında istediklerinin çoğunu yapsa da, rakip ceza alanı içinde bulduğu pozisyonlarda son vuruş becerisi gösteremedi. Bardhi ile iki, Djaniny ve Cornelius ile birer denemesi oldu. Kopenhag kalecisi Ryan’ın kritik müdahaleleri vardı. Orta alanda da baskı karşısında tıkandı. Bardhi ve Abdülkadir Ömür boş alan bulamadı. Danimarka ekibi kendi sağ kanadından ısrarla gelince Eren çıkmakta zorlandı, Djaniny ise maç içinde sürekli pozisyon değiştirmek zorunda kaldı. Larsen fırsat buldukça kulvarını kullandı, etkili oldu. Ya rakip? Kanat ortaları ve duran toplar bizim için tehlike idi. Önce Falk, sonra Biel ve Lerager ile yüreğimizi ağzımıza getirdiler. Hücuma yoğunlaşırken, bu tip açıklar vermemiz gerekirdi. O toplardan biri ağları bulsa, işimiz orada bitmişti. Ve en kritik ikinci devre. Yani akıl oyunları ve fiziksel üstünlüğün sözünün geçeceği bölüm. Kopenhag fişi çekmek için müthiş bir baskı ile başladı. Hem biz çıkarken, hem savunmadan oyun kurmaya çalışırken oyuncularımızı sürekli rahatsız ettiler. Gerektiğinde de tam takım kendi sahasına kapandılar. Dolayısıyla Trabzonspor’un psikolojisini bozmaya çalıştılar.
60. dakikadan sonra kontrol bize geçti. Gol atmamız şarttı. Abdülkadir Trezeguet değişikliğinde oyundan çıkan genç oyuncu bozulsa da, patronun Avcı olduğunu unuttu galiba. Bir teknik adamın skora göre en az üç farklı planı vardır. İkinci hamle Kouaasi oldu. Artık risk alma süreci başlamıştı. Sonra da Bakasetas. Oyunu tamamen rakip sahaya yıktık ama skor tabelasına katkı sağlamadı bu çaba. Net söylüyorum; Trabzonspor’un en az on maçtır bu kadar istekli, hırslı ve o şampiyonlar ligi müziğini bir kez daha duymak için böylesi arzulu görmemiştim. Tur için her şeyi yaptılar. İnanılmaz bir efor sarf ettiler. Kimse Avcı’nın ve sahadaki oyuncuların hakkını yemeğe kalkmasın. Sorgulanması gereken, Türkiye ligi şampiyonunun neden play-off maçı oynamak zorunda kaldığı. Hesabını tüm kulüplerimiz ve Futbol Federasyonu vermeli. Kulüp derken, günü kurtarma gayretindeki başkanları gösteriyorum özellikle. İşte eseriniz ve hazin sonucu. Nereden nereye getirdiniz bizi?
Trabzonspor büyük umutlar ve hedefler ile çıktığı yolculuğuna bir alt kulvarda devam edecek. Net söyleyeyim; bu futbol ve istek, yeni umutları yeşertecektir. Küsmek yok, destek çok olmalı.
AKSAL YAVUZ - RYAN BÖYLE İSTEDİ
Her maçın ayrı bir hikayesi vardır. Dün geceki hikâyenin de güzel başlayıp, harika bitmesi için bilinen tüm dualar okundu; ülke puanı ve Trabzonspor için…
Şifre; iki farkı galibiyet, parola; Şampiyonlar Ligi. Siz bakmayın ilk yarının golsüz bittiğine. Trabzonsporlu oyuncuların kaçırdığı o kadar pozisyon var ki… Bardhi bir yandan, Djaniny’i diğer yandan, Cornelius havadan, neler kaçtı neler…
Onlardan biri gol olsa, rahatlayacağız, derin bir nefes alacağız. Trabzonspor’un ikiyi bulması işten değildi. Hele Djaniny’nin, Ryan ile karşı karşıya kaldığı o an. Djaniny, topun altına girip kalecinin üstünden aşırabilse...
Doğrusunu söylemek gerekirse, futbol şansı da Danimarkalı oyuncuların yanındaydı, bilhassa kaleci Ryan’nın…
Anlayacağınız bilhassa ilk yarı salladı ama yıkamadı Trabzonspor. Kopenhaglı oyuncular oyun disiplininden hiç kopmadılar. Her alanda inanılmaz pres yaptılar, iyi alan daraltılar. Ayrıca hiç hata yapmadılar.
75’te Ryan’ın inanılmaz çıkardığı top, maçın en büyük kırılma anı idi. Orta sahada Hamsik gibi bir lider ve Vişça gibi bir kanat oyuncusunun olmaması bordo-mavililer için büyük şansızlıktı…
İkinci yarı, ilk yarıda izlediğimiz Trabzonspor’dan eser yoktu, onu da yazmadan geçmeyelim…
Netice itibariyle böyle bir maçta girmiş olduğunuz pozisyonları değerlendirmeniz gerekir. Atamazsanız; sonunun harika olmasını istediğiniz, beklediğiniz, dilediğiniz Şampiyon Ligi hikayesi daha başlamadan bitmiş olur, dün gece bittiği gibi…
Bir başka deyişle Ryan, böyle olmasını istedi…
TEKDÜZE TEMPO YETMEDİ - MEHMET DEMİRKOL (FANATİK)
Sabırlı olmak doğru bir yaklaşımdı. Kalabalık ve akıcı bir baskı oynayan Kopenhag’a geniş alan bırakmadan, minimum riskle oynamak... Ama oyunun temposunu bu kadar tekdüze tutmak konusu tartışmalı. Hamsik ve Visca yokken işi iyice zorlaştıran bu oldu. Topu kanada/çizgiye indirmek çok zaman aldı. Ancak bunca çabanın sonucunda çok rastgele ortalar geldi. Djaniny’ye dripling ve delicilik konusunda destek çıkan olmayınca da Kopenhag’ın istemediği bir oyun olmadı. Özellikle Ömür’den bu kadar önemli eksiğin olduğu kadroda çok daha fazlasını bekliyordum. Tempoyu yükseltme ve dar alanda çözüm üretme konusunda liderlik yapamadı.
BEKLER SINIRLI KALDI
Kopenhag’ı küçümsemek olarak algılanmasın. Ama onların ilk maçta nasıl durağan yerleşik oyundan çılgın bir baskıya geçtiğini görmüşken, geçen yılın şampiyonu ve zenginleşmiş kadrosuyla Trabzonspor’dan da bekliyor insan. Visca, Hamsik’in yokluğu ve Nwakeme sonrası bu konuda başka türlü bir yaklaşım bekliyor. Bunlar olmadı. Trezeguet ve Kouassi oyuna girdikten sonra da bu akışkanlık gelmedi. Beklerin hücuma katılımı sınırlı kaldı. Ve birebirde adam geçmeye çalışmadılar dahi. Böyle olunca sadece rastgele ortalara kaldı iş. Maç bittiğinde Opta verileri 1.1 xG (gol beklentisi) veriyordu Trabzon için. 18 şuttan bu kadar çıkarabilmenin sebebi de bu.