12.03.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
LEVENT KALKAN / SÜPER LİG PANORAMA
Trabzonspor’un; yönetime yol gösterecek, camiaya liderlik yapacak, futbolun sahada oynandığını bilen bir akil adama ihtiyacı var. Bu işin sonu; öfkeyle, nefretle, düşmanlıkla nereye varır? Takımlarını desteklemek için stada gelen taraftarlara, dünyanın dört bir köşesindeki bordo-mavililere, futbolculara, teknik heyete ve bu şehre yazık değil mi?
Trabzonspor ile Fenerbahçe arasında 3 Temmuz 2011 sabahında başlayan ve 10 Mart 2014 gecesi zirveye tırmanan gerilimin temelinde şampiyonluk kupası mücadelesinin ötesinde birçok problem var. Her iki kulübün sayısız yanlışları olayı bu noktaya kadar getirdi ve nihayetinde nefret tavan yaptı...
Trabzonspor ile Fenerbahçe, gerilimin en üst seviyede olduğu 2011-2012’de, 1 Nisan ve 6 Mayıs tarihlerinde Avni Aker Stadı’nda 2 kez karşılaştı. İki maç da tamamlandı, büyük çaplı bir olay yaşanmadı. İki takımın geçen sezon 17 Şubat 2013’te Trabzon’da oynadıkları lig maçının yanı sıra 22 Mayıs’taki Türkiye Kupası finalinde de büyük bir olay patlak vermedi.
Avni Aker’de pazartesi yaşananlar ise aslında sürpriz değildi. Göreve geldiği günden bu yana Fenerbahçeli yöneticiler için ağır ifadeler kullanan ve ortamı mümkün olduğu kadar geren Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu bu ortamı bizzat kendisi hazırladı. Olan da maalesef Trabzonspor’a oldu...
Bu nasıl bİr çelİşkİdİr?
Hacıosmanoğlu geçen hafta önce sağduyu mesajı verdi, ardından kendisiyle çelişerek üç gün sonra Trabzon’a gelecek Fenerbahçe’yi hedef gösterdi. İlk olarak, “Geçmişte ortam ne kadar gerildiyse bundan hep Trabzonspor zarar gördü. Bunların tersini yapalım, ortamın gerilmesine müsaade etmeyelim” dedi. Hemen ardından da şunları söyledi: “Trabzonspor’un elinden çalınan şampiyonluk Avrupa’dan yola çıktı. İspanya’daydım. Türkiye’de herkes PTT 1. Lig’den bahsediyor ama insanlar orada PTT 1. Lig’den bahsetmiyor. Benim aldığım duyumlara göre PTT 1. Lig bile hayal olacak. Barcelona’nın başkanından tutun Lyon’un başkanına kadar aklınıza gelebilecek birçok kişi ile görüştüm. Tünelin sonu görünüyor. Hep beraber seyredeceğiz...”
Hacıosmanoğlu’na sormak lazım... Bir yıldır “patlamaya hazır bomba” haline getirdiğiniz tribünlere maçtan 3 gün önce bu mesajları hangi maksatla gönderdiniz? Hedefiniz bir futbol maçı oynamak ve 3 puan kazanmak mı, tribünleri galeyana getirmeye çalışmak mı? “Gerilimden hep biz zararlı çıktık” diyorsunuz ama bizzat kendiniz maç öncesi ateşe körükle gittiniz. Bu nasıl bir tutum, ne yaman bir çelişkidir!
Netice mi? Trabzonspor takımı maçın tatil edilmesi nedeniyle çok ağır cezalarla karşı karşıya kaldı. Yani aynen Başkan Hacıosmanoğlu’nun söylediği gibi gerilimden en büyük zararı yine bordo-mavililer gördü. Sadece takımlarını desteklemek için stada gelen taraftarlara, dünyanın dört bir köşesindeki bordo-mavililere, futbolculara, teknik heyete ve şehre yazık değil mi? Trabzon’a, Trabzonspor’a hizmet etmek bu mu!
Trabzonspor’un; yönetime yol gösterecek, camiaya liderlik yapacak, futbolun sahada oynandığını bilen bir akil adama ihtiyacı var. Bu işin sonu; öfkeyle, nefretle, düşmanlıkla nereye varır?
Trabzonspor’da cezaların ardından çok ağır bir tablo ortaya çıkacak gibi görünüyor. Fatura kesildikten sonra herkes şapkasını önüne koyup düşünmeli. Hacıosmanoğlu, Fenerbahçe için PTT 1. Lig’in bile hayal olduğunu söylemişti ama bugün gelinen noktada 34 puanlı Trabzonspor için ne yazıktır ki PTT 1. Lig hayal değil...
NASİHAT DEĞİL KART
22 Aralık’taki Galatasaray-Trabzonspor maçında Olcan’ı biçen Melo kart değil, “nasihat” almıştı. Fırat Aydınus son Akhi-sar karşılaşmasında Brezilyalı oyuncuya 3 ay önce göstermediği kırmızının bedelini ödedi. Kartlar zamanında çıksa bunlar hiç yaşanmazdı
Tarih 22 Aralık 2013... Süper Lig’in 16. haftası. TT Arena’da Galatasaray ile Trabzonspor karşılaşıyor. Felipe Melo, oyun golsüz devam ederken orta sahada, üstelik hakemin gözünün önünde Olcan Adın’ın üzerine kalçası ve dirseğiyle atlıyor, rakibinin dudağını patlatıyor, dişlerini kanatıyor. Olcan, kaburgalarına ve yüzüne aldığı ağır darbe nedeniyle uzun süre yerden kalkamıyor...
Maçı Mancini bile yönetse Melo’ya “acımasız” faulü nedeniyle kırmızı kart çıkartabilirdi ama Fırat Aydınus, Brezilyalı oyuncuyu karşısına alarak sadece “nasihat” etmişti. Oysa sarı-kırmızılı futbolcunun hareketi net bir centilmenlik dışı faul, yani kırmızı kartlıktı. Maçtan sonra bütün hakem yorumcuları Melo’nun oyundan ihraç edilmesi konusunda görüş birliğine varmıştı.
Örneğin Bülent Yavuz şunları
yazıyordu Haber Türk’teki köşesinde: “25. dakikada Melo’nun, Olcan’a müdahalesi topyekündü. Koluyla, vücuduyla ve ayaklarıyla acımasızca vurdu. Hakem bırakın kırmızıyı,
sarı kart bile göstermedi...”
Melo ile Aydınus cumartesi akşamı yeniden karşı karşıya geldi. Melo bu kez atağa çıkan Akhisarlı Güray’a sarı kart gerektiren bir faul yaptı fakat Aydınus’tan yine kart değil, “nasihat” aldı. FIFA kokartlı hakem, cezalı duruma düşmekten kurtulmasına rağmen sürekli söylenen Melo’nun yanına kadar gitti, uyarıda bulundu. Brezilyalı oyuncunun yanından ayrılırken ağzından dökülenleri de herkes kolayca
okudu! Ortalık fena halde karıştı, Aydınus, Melo’ya küfür etmediğini, “sarı kart“ diyen yardımcısına
“argo bir şey” söylediğini savundu.
Melo ve MHK, “sorun yok” dediğine göre, hakem küfür etti, etmedi işin bu tarafı artık çok mühim değil. Konuya “hakem” açısından
baktığımızda ise önemli bir
problem dikkatimizi çekiyor...
Bir hakem genel yönetimiyle “otoriter” olamıyorsa er veya geç hata yapmaya mahkumdur. Aydınus aslında 22 Aralık’ta çıkarmadığı kırmızı kartın bedelini ödemiştir. Melo’yu Trabzonspor maçında atsa ve Güray’a yaptığı faulden sonra sarı kartını çıkarsa bu tartışmaların hiçbiri yaşanmazdı. Çünkü Melo 2. kartı da görerek atılabileceğini gayet iyi bilirdi. Hakemler kartlarıyla ve kararlarıyla konuşur. Kartlık faul yapan oyunculara, “nasihat” verenler ise böyle zor durumlarda kalabilir.
HAFTANIN İLK 11'İ:
HAFTANIN?PORTRESİ - DİDİER DROGBA
Mancini’nin önceki hafta Rize deplasmanına götürmediği Fildişi Sahilli yıldız, Akhisar maçında müthiş bir geri dönüşe imza attı. İki gol, iki asistle şov yapan Drogba haftalar sonra kalitesini
yeniden hatırlatırken, yeni sözleşme için de yönetime net bir mesaj yolladı.
HAFTANIN?HOCASI - UĞUR?TÜTÜNEKER - ÇAYKUR?RİZESPOR
Ateş hattındaki Çaykur Rizespor’un zorlu Antalyaspor deplasmanında elde ettiği kağıt üstünde üç, pratikte 6 puanda büyük bir rol oynadı. Lualua hamlesiyle rakibinin bütün orta saha ve defansif düzenini bozan tecrübeli hoca sanırım bu oyuncunun yedek kalmaması gerektiği mesajını da aldı.
HAFTANIN?TAKIMI - GALATASARAY
Rize’de 2 puan bırakarak şampiyonluk yarışında yara alan sarı-kırmızılı takım, Avrupa kupalarını hedefleyen Akhisar’ı resmen dağıttı. Rakibini büyük bir baskı altına alan ve sürekli hataya zorlayan Cim-Bom, 6 gol attığı soğuk ve yağmurlu gecede taraftarlarının içini ısıttı.
HAFTANIN?HAKEMİ - BÜLENT?YILDIRIM - TRABZON-F.BAHÇE
Yarıda kalan bir maçın hakemi, haftanın en iyisi olabilir mi diye düşünebilirsiniz ama Bülent Yıldırım kürsüye çıkmayı hak etti. Karşılaşmayı tamamlamak için şartları zorlayan tecrübeli hakem bu ihtimalin ortadan kalktığını görünce maçı tatil ederek olası daha büyük olayları önledi.