SkorerTigana'nın tükendiği an!

Tigana'nın tükendiği an!

08.12.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Tigananın  tükendiği an

"Kovulsam da gitmem, çünkü kızımın okulu var"!Yanlış anlaşılmıştır falan demek de mümkün değil. Teybi tutan Kartal Yiğit kardeşimizin gazeteciliği "ikinci nesil". Şayet bu işin altında "verin tazminatımı da gideyim" uyanıklığı yatmıyorsa ve herkesi tahrik etmek için bu niyetle konuşmuyorsa ki, Tigana pek öyle adam değil- belli ki duygusal bir anında yakalanmış Kartal'a.Evet öyle olmalı... Yan tarafa bakıyorsunuz, Tigana'dan Orhan Gencebay tarzı:"Hepimiz ölüp gideceğiz, bu savaşlar neden"?Aşağı iniyorsunuz, buram buram romantizm:"Çocuklarım Türkiye'yi o kadar seviyor ki, ikisi de Türk'le evlenebilir"!..Başta "kovulma" hikayesi, neresinden tutsan böyle lafların zamanı değil.***Bir kere, nereden çıkıyor bu kovulmak?..Tamam, dile getirenler olabilir. Ama o pozisyondaki insana yakışır mı "kovulursam" lafları?Buna "içselleştirme" denir.Tekrar ede ede, öyle doğal gelmeye başlar ki, kovulduğunda "nihayet" dersin.Kovulma üzerinden tartışmayı sen sürdürürsen, adama sorarlar; "Niyetli misin"?Hayır, Tigana böyle biri değil.Sinirleri zayıflamış olmalı.Her teknik direktörün bir veya birkaç "sinir terminatörü" vardır medyada.Onların sinir hücreleriyle beslenirler. Alkol koması veya travma gibi beyinlerindeki gri hücreleri öldürürler.Sinir terminatörlerinin zaferi, bu cümlelerdir işte."Kovulsam da gitmem".Attıkları taş kurbağayı ürkütmüş, ürkmüş kurbağa çok iyi hedef haline gelmiştir artık. Zico ve Gerets de benzer sinir terminatörlerine karşı savaş vermektedir. Belki futboldan çok. ***Bilirsiniz; adam atıp tutuyormuş İngiltere'de: "Bir aşk gecesi için kaç para isterse vereceğim Kraliçe'ye"!Kraliçe duymuş. Köpürmüş. Adamı çağırtmış huzuruna:"Yahu sen kaç paralık adamsın"?Yılışık zampara farklı yorumlamış:"Demek pazarlığa başladın".Tigana da "muarız"larının tuzağına girmiş işte. Nasıl çıkar?Yöneticileri sayesinde.Ya kesip atacaklar, ya da fırsat tanımayacaklar eleştirilere. Öyle kenara çekilip seyretmekle olmaz.İnisiyatifi dışındaki gelişmelere yelken tutmakla yönetici olunmaz. Tigana, "baba" olarak çok duyarlı, ancak "hoca" olarak ayıplı bir açıklama yapmış: Devre arası birçok takıma ilaç gibi gelecektir!..Öyle mi acaba? Tribünde futbol izlemeye çalışan bir vatandaş olarak endişe içindeyim ben. Neden?Çünkü taşlar yerine oturmaya başlamıştı tam.Üç-dört hafta olmuştu takımların ne oynadıklarını anlayalı. Fenerbahçe "balans ayarı" ile düzelmiş, Galatasaray "transferlerin kalitesi" tartışmalarına son verip elindekini en iyi kullanma yolunu seçmiş, Beşiktaş ancak devrenin sonuna doğru randıman almaya başlamıştı yıldızlarından. Ya her şey yeniden başlarsa?Kim garanti verebilir ki devre arasında mesafe alacaklarına?Mesela yabancılar.Ya İnamoto ikinci devre yeni geldiği gibi oynarsa?Ya Carrusca eski Carrusca olursa. Bir 13 hafta daha mı bekleyeceğiz bir vole için?Ricardinho için ne kadar sabrettik hatırlayın... Yavaş yavaş Brezilya milli takımındaki futbolcu olmaya yöneldi; devre arası sil baştan yaparsa...Delgado'nun midesi yeni düzelmişti. Appiah kötü başladı iyi getirdi devrenin sonunu. Bir kez daha tekrarlarsa aynı huyunu; kim dayanabilir ki?Deivid yüzde 30 randımana ancak çıkıyordu... Ya düşerse?Bence bu devre arası bir tek Trabzonspor için "iyi" gelecektir. Çünkü Van'da tayin bekleyen devlet memuru gibidir Trabzonspor. Neresi çıksa "batı" sayılacak ya...Trabzonspor da daha kötü olamayacağı için; "devre arası hoş geldin" sadece Trabszonspor'a. Ara (sadece)Trabzon'a yarar Ters Köşe'yi yazarken Bilgin Gökberk aradı. "Dün Mondragon'u asbaşkan, Adnan Polat'ı kaleci yapmışsın. Benden mi esinlendin"?TRT'deki Stadyum'da "Eric Gerets asbaşkan gibi duruyor" demiş Bilgin. Ben atlamışım. Bilmeden aynı şeyi yazmışım. Gülüştük uzun uzun.Aynı şekilde düşünmemiz enteresan.Çünkü biz dünyadaki en farklı adamlardan ikisiyiz belki de.Ben evli, o bekar. Ben blue jean giymem, o çıkartmaz. Ben seyrederim, o televizyona çıkar. Saç farklı, araba farklı, son zamanlarda para da farklı tabi... Kolay mı, artık televizyon yıldızı.Bir keresinde Özhan Canaydın'a röportaja gitmiştik birlikte. Trafikten yarım saat geç kalmıştık. Binanın önünde durucunca ben koşmaya başladım, o telefonla sevgilisini arayıp on dakika daha konuştu; çatlayacaktım. Biz derbiye bakıp aynı çıkarsamaları yapıyorsak, Galatasaray ayağını denk atmalı o zaman. Çanlar Cimbom için çalıyor! Son derece umut kırıcı bir durumdayız. Çalış, çabala, uğraş; boşuna...Futbolda bir türlü "çağ" atlayamıyoruz. Baksanıza İngiliz stadlarına...Adamlarda radyoaktif plutonyum 210 çıkıyor, bizde hala ses bombası. eguven@milliyet.com.tr Çağ atlayamadık!