26.04.2023 - 09:49 | Son Güncellenme:
Süper Lig'de yabancı kuralının 2023-2024 sezonundan itibaren yeinden düzenlenmesi bekleniyor. 2023-2024 sezonundan itibaren 8+3 kuralının kaldırılacağı iddia ediliyor. TFF ve Kulüpler Birliği yeni yabancı kuralında uzlaşma sağlarken Süper Lig'den tek kulüp bu öneriye karşı çıktı. İşte ayrıntılar...
İLK 11'DE EN AZ 3 FUTBOLCU BULUNDURMA ZORUNLULUĞU
TFF'nin aldığı söz konusu karar gereği, 2021-2022 sezonunda Süper Lig kulüpleri kadrolarında en fazla 14 yabancı oyuncu bulundurabiliyor. Takımlar, sahada ise aynı anda en fazla 8 yabancı futbolcuya yer verebiliyor. Böylece takımların sahada en az 3 Türk futbolcu bulundurma zorunluluğu bulunuyor.
Böylece takımların sahada en az 3 Türk futbolcu bulundurma zorunluluğu bulunuyor. Sahada aynı anda 8 yabancı futbolcuya görev veren teknik adamların, değişiklik sırasında oyuna yabancı futbolcu alacaksa bir başka yabancı futbolcuyu oyundan çıkarması gerekiyor.
TFF, 2021'de yeniden düzenlendiği yabancı kuralında 2022-2023 sezonunda en fazla 12, 2023-2024'te ise en fazla 10 yabancı futbolcuyu kadrosuna katabileceğini açıklamıştı. 2022-2023 sezonunda en fazla 7, 2023-2024'te ise en fazla 6 yabancı futbolcuyu aynı anda sahaya sürülebileceği belirtilmişti.
BÜYÜKEKŞİ: YAKINDA KARAR VERECEĞİZ
TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, geçtiğimiz günlerde yabancı oyuncu sayısıyla ilgili bir açıklama yapmıştı. Büyükekşi, "Yabancı oyuncu sayısına bu ay sonuna kadar karar vereceğiz. Yabancı sayısını müzakere ediyoruz." ifadelerini kullanmıştı.
TFF ve Kulüpler Birliği'nin yakın zamanda bir araya gelip yeni yabancı kuralını karara bağlaması bekleniyor. TFF ve Kulüpler Birliği'nin yeni yabancı kuralında uzlaşma sağladığı fakat Süper Lig'den bir kulübün bu öneriye karşı çıktığı ortaya çıktı.
ATTİLA GÖKÇE: 1 KULÜP HARİÇ TÜM KULÜPLER ORTAK GÖRÜŞ BİLDİRDİ
Milliyet yazarı Attila Gökçe, TFF ve Kulüpler Birliği'nin yeni yabancı kuralı ile ilgili alması muhtemel kararı bugünkü köşesine taşıdı.
Attila Gökçe'nin yazısı şu şekilde:
Pazar akşamı Galatasaray’ın Karagümrük’e takılmasına tanık olduk… Süper Lig’e renk veren İtalyan hocalardan en tanınan ve bilineni efsane Andrea Pirlo öyle bir taş koydu ki Okan Hoca’nın arabasına, taraftar şoka uğradı.. Gol serisini erken başlatan (Dk.3) Kerem Aktürkoğlu, onca çabasına rağmen gerisini getiremedi. Gomis sorunu nedeniyle Zaniolo’yu santrforda deneyen Okan Hoca’nın kimyası bozuldu. Kenarda oturan, Beşiktaş maçına saklanan, tedavisi süren İcardi’yi oyuna almak zorunda kaldı. Arjantinli’nin kaçırdığı penaltıya girmek istemiyorum. Öteki ayrıntılar da o kadar önemli değil. Çok sevmediğim bir sözü tekrarlayacağım: Futbolda her şeyi konuşun, tartışın ama sonunda bakacağınız yer, maalesef, tabeladır.
Garip bir rastlantıyla ikisi de 3-3 biten maçlarda önce Galatasaraylıların, sonra da Fenerbahçelilerin kalbi kırıldı. Seslerini yükselttiler protest tavırlar takındılar.
Yaşadıkları üzüntünün ve öfkenin derinliği bence sadece takımlarına bakıyor olmaları… Galatasaraylılar da Fenerbahçeliler de maç boyunca kendi oyuncularıyla ilgilenip anında değerlendirmeler yapıyorlar. Tüm duygularını sahaya yansıtıyorlar. Ortaklaşa paylaştıkları bir kader var: Şampiyonluk acı çekmektir. O çok sevdiğiniz dikenine katlandığınız Gül, elinizi yüzünüzü kanatır, gözlerinize batar.… Pazartesi akşamı da Fenerbahçe’nin İstanbulspor önünde kötü oynadığını söyleyebilir misiniz? O takımda en az 8 oyuncu özveriyle, beceriyle, istek ve enerjiyle ellerinden geleni yaptı. Arda Güler’in peş peşe attığı 2 gol çılgınca alkışlandı. Pedro’nun attığı üçüncü gol takıma nefes aldırdı. Ama yaşam savaşı veren İstanbulspor’un da bir planı vardı. Geçiş oyunlarını kontra fırsatlarını akıllıca değerlendirdiler. Ve ilaç gibi 1 puan aldılar.
Okan Buruk’un da Jorge Jesus’un da soğukkanlı, dürüst yorumlarla konuştuklarını unutmayalım… Hele Jesus’un sahada futbolcularını toplayıp silkeleyen konuşması, sonra da özür anlamında tribünleri selamlatma niyeti çok değerliydi… Portekizli Hoca’nın taraftar protestosuna karşı hareketi pek sevimli değil. Yine de anlayışlı olmak gerek. Eninde sonunda hesabı o veriyor. Evet bu ligin sonunda ya favori Galatasaray, ya da peş peşe gelen farklı ve sihirli sonuçlarla Fenerbahçe ipi göğüsleyecek.
Kendi adıma iki takımı da alkışlıyorum. Onlara teşekkür ediyorum. Kazanana da kaybedene de saygı göstermemiz gerektiğini anımsatıyorum.
Elbette sadece birisi gülecek ama…
YABANCI!
TFF ile Kulüpler Birliği yabancı oyunculara tümüyle serbestlik tanınmasını tartışıyorlar. Hemen hemen tüm kulüpler ortak bir görüşle sınırlamanın kalkmasını önerirken sadece Gaziantep FK öneriye karşı çıkmış. Şimdi ezber yorumlarla tüm yabancılara kapıları açın şarkıları söylenecek, özellikle medyadaki çoğunluk bu saçmalığın (!) sona ermesi için olaya müdahil olacak.
Herkesin görüşüne saygım var. Ama bir şeyi ihmal etmeyelim. Yabancı ile ilgili sınırlama kararlarını ortadan kaldırırken kriterler belirleyelim. Yaş sınırı, +30 oyuncular için TFF’ye fazladan prim ödenmesi, 5 büyük endüstriyel ligden gelenlerle Afrika Asya Latin Amerika’dan gelecek olanlar için ayrı ayrı koşulların uygulanması gibi. Ve lütfen… Bizim gençlerimizin yolunu açacak akademilerle teşvik sisteminin belirlenmesi… Bunlar zor işler değil. Sorumluluk, hazırlık ve süreklilikle kısa zamanda gerçekleşecek rüyalardır. Evet rüyalarımız olsun ama sadece uyumayalım.
MİNDER'DEKİ ALTINLAR
Güreşçilerimiz, Avrupa Şampiyonası’ndan yine madalyalarla yurda döndü. 2006’da toplam 17 madalya ile rüzgar estiren Türkiye bu yıl da fırtına sonuçlarla aynı başarıyı tekrarladı. Daha da güzel olanı Taha Akgül, Feyzullah Ak’ın serbestte, Rıza Kayaalp, Burhan Akdurak ve Adem Burak Uzun’un grekoda, Yasemin Adar’ın da kadınlarda altın madalya almaları. Kürsüyü seriye bağlamaları. Yusuf Taşkan dostuma göre Paris Olimpiyat Oyunları’na bir yıl kala umut veren başarılar bunlar… Oyunlara kadar daha da zor organizasyonlar var. Orada da hedef altın. TGF Başkanı Şeref Eroğlu’nu kutluyoruz.
O TAVŞAN REDMOND
Ümraniyespor karşısında alınan 2-0’lık galibiyetin oyun olarak pek doyurucu olmadığını anlattım. Hafta sonundaki derbide Beşiktaş’ın Galatasaray’a karşı şapkadan tavşan çıkarması gerektiğini yazdım. Evet, şapka Şenol Hoca’nın elinde. O tavşanın Redmond olduğunu düşünüyorum. İngiliz hem formda hem de takım arkadaşlarıyla çok iyi ilişkiler içinde. Cenk ve Aboubakar’dan Beşiktaş taraftarını coşturacak goller gelir mi? Bekleyelim, görelim.