28.10.2024 - 07:38 | Son Güncellenme:
ANTRENMAN MAÇI - TAYFUN BAYINDIR (MİLLİYET)
Bir hazırlık maçından halliceydi... Saman alevi misali ilk yarıda 3-4 pozisyon, kaleci hatasından gelen bir gol. İkinci yarının hemen başında önde baskıdan doğan pozisyon sonrasında bir Dzeko golü, üstüne bir de Amrabat performansı, hepsi o kadar... Çok sayıda kaçan fırsat var, ve ne ilginçtir ki cömertçe harcanan o fırsatların hepsinde Fenerbahçe seviyesindeki bir takımın oyuncularına yakışmayacak beceriksiz vuruşlar izledik.
'EN NESYRI HOCASINI MAHCUP ETMEDİ'
Aslında ilk yetmiş dakika Mourinho’nun istediğine yakın bir futbol oynadı Fenerbahçe; gösterişsiz ama galibiyet getirecek tempoydu sahada sergilenen. Taraftarın geçen sezonki performansını dört gözle beklediği İrfan Can, sol bek performansı çok merak edilen Kostic, uzunca bir süredir formasından uzak kalan İsmail Yüksek ve ilk 11’de başlayan En Nesyri hepimizin en çok merak ettiği isimlerdi. En Nesyri gol atarak hocasını mahcup etmedi. Kostic de ‘idare eder’ seviyede oynadı ama İrfan ve İsmail bildiğimiz performanslarından ve elbette heyecanlarından çok uzaktılar. Özellikle İsmail, onda görmeye alışmadığımız sayıda top kaybı yaptı, asıl önemlisi oynadığı bölgeyi çok yadırgadı.
'EN İYİSİ AMRABAT'
Dünün en iyisinin Amrabat olduğunu, Faslı oyuncunun altı numarada mükemmele yakın bir performans sergilediğini, bir asist yaparak başarısını taçlandırdığını ancak İsmail’in yeterli destek vermemesi nedeniyle stoperlerin arasında çok sıkıştığını özellikle vurgulamalıyım. Sağlıklı ve temposu yüksek bir Fred ile dünkü Amrabat’ın çok özel hikayeler yazacağına kuşku yok.
Mourinho, dirençsiz ve Fenerbahçe’nin üstünlüğünü sahaya çıkmadan kabul etmiş Bodrum’a karşı yetmişinci dakikada dört oyuncu birden değiştirerek oynamayan futbolculara müthiş bir fırsat tanıdı. Cenk Tosun, Oğuz Aydın çok az süre almaları nedeniyle net bir şekilde paslanmışlar. Elbette yirmi dakika çok kısa bir süre, bu oyuncular hakkında gerçekçi yorum yapmakta zorlanabiliriz. Ama hem Cenk hem de Oğuz önceki sezonlarda kısa sürelerde büyük işler başarmış iyi oyuncu olduklarını kanıtlamışlardı. O nedenledir ki az oynamak, bu bulunmaz fırsatı iyi kullanmamak için gerekçe olmamalı. Açıkçası ben Oğuz Aydın’dan bu yirmi dakikada en az 2-3 tane topla dripling bekliyordum.
Bir hazırlık maçı gibi geçen bu karşılaşmayla ilgili daha fazla yorum yapmak pek sağlıklı olmayacak ama Mehmet Türkmen için mutlaka bir paragraf açmamız lazım. Harika bir hakem geliyor. Elbette hataları ve eksikleri var ancak zaten hatasız hakem olmaz ki.
F.BAHÇE POTANSİYELİNE DAİR SİNYAL VERDİ - UZAY GÖKERMAN
Fenerbahçe adına sezonun en rahat karşılaşmalarından biriydi. Hatta hazırlık maçları dahil hiç bu kadar zorlanmadan bir maç tamamladığını hatırlamıyorum. Mourinho ve kurmayları da bunu önceden tahmin etmiş olacaklar Göztepe’den sonra bu sezon ikinci defa çift forvetle sahaya çıktılar. Ancak farklar vardı. Göztepe maçında İsmail’in yanında Szymanski oynuyordu.
Sağ kanatta da Tadic yerine İrfan Can varken; sol bek olarak da Oosterwolde değil Kostic bulunuyordu. Bodrum ile Göztepe arasında kadro bakımından da oyun olarak da çok büyük farklar olduğunu her iki maçta ölçebildik. Zaten bir önceki gün Trabzonspor karşısında 10 kişi kalmasına karşın çok dirençli bir futbol oynayan Göztepe izledik. Fenerbahçe sezonun ikinci haftasında oynanan o maçı 2-0 öne geçmesine karşın 2-2 tamamlamıştı.
'ÇOK DAHA İYİ OYNAYAN F.BAHÇE'
Ancak Bodrum FK maçında çok daha iyi oynayan bir Fenerbahçe vardı. Hatta şöyle söylememiz daha doğru bir tespit olur; Fenerbahçe’nin kaçırdıkları attıklarından; akan oyunda geliştirilmiş çok daha organize gol pozisyonlarıydı.
Sırasıyla İsmail Yüksek, Osayi, Dzeko, İrfan Can ve son olarak da Maximin’in atamadığı gollerin hazırlanış bakımından Fenerbahçe’nin gerçek takım özelliğini yansıttığını söyleyebiliriz sanırım. Basketbolda da bunun karşılığı vardır; set oyununda top tüm oyuncuların eline değdikten sonra en müsait pozisyonunun hazırlanması şutun sayı olması ya da olmamasından çok daha önemli ve değerlidir. Hiçbir koç bu durumda kaçan sayıya takılmaz.
Bu zaten maç öncesinde yapılmış antrenmanların karşılığıdır.
İyi oyunculardan kurulu bir takım sayıları üst üste kaçırsa bile devamında şutunu düzelterek basket atmaya başlayacaktır.
Takımda iyi veya yetenekli oyuncu sayısı kısıtlıysa da ne kadar potansiyeli olursa olsun sonuca etkisi de orantılı olacaktır.
Dün Mourinho’nun takımı bize bunu göstermiş oldu.
'BUNUN TEKRARLARININ GELMESİNİ BEKLEYECEĞİZ'
Üstelik farklı bir format, saha dizilimi ve oyuncu grubuyla. Şimdi bunun tekrarlarının gelmesini bekleyeceğiz. Elbette, girişte de yazdığım gibi Bodrum FK çok donanımı olan bir takım görüntüsünde değildi. Haliyle Fenerbahçeli oyuncuların istediklerini yapmaları için bu bir imkân sağladı. Fakat bazen takımlar kendi içinde uyum sorunu yaşadıklarında karşılarındaki takımın gücüne bakmaksızın bir türlü iyi oynayamayabilirler de… Mourinho’nun da ifade ettiği gibi daha fazla gol atabilmeliydi Fenerbahçeli oyuncular.
Peki Fenerbahçe’nin önceki maçlara göre iyi olmasında belirleyici etken neydi? Öncelikle Manchester United maçının iyi geçmesi tüm takımla birlikte Mourinho’nun da havasını biraz değiştirmiş göründü. Fenerbahçe’nin en fazla ihtiyacı olan şey de bu zaten. Teknik direktörü moralli, güçlü, inançlı olursa gerisi daha rahat gelecektir.
Amrabat, her geçen gün orta alanda oyunun ana merkezi aklı olmaya doğru gelişmeye devam ediyor. Dünkü maçta bu bir kademe ileri gitti; oyuncu direkt olarak Livakovic’ten topu alarak oyunu kurmaya başladı. Bu durumun geçen sezon Fred’in yaptığından çok daha etkili olduğunu gözlemliyoruz. Amrabat geniş bir bölgede oynuyor ve bunu yapabilecek güce de sahip ki bu da çok önemli ve değerli. Bir diğer katkıyı Osayi verdi. Mert bir sağ bek olarak ne kadar iyi olursa olsun Osayi’nin hücum özelliklerine sahip değil. Şöyle gerçekleşmesi artık olanaksız bir iddiada bulunacağım; eğer Ferdi gitmemiş ve Osayi de bu kadar sakatlık yaşamasaydı Fenerbahçe geçen sezon kaldığı yerden devam eder, yenilgisi de olmazdı!
'OSAYI BÜYÜK BİR DİNAMİZM GETİRDİ'
Osayi sağ kanada büyük bir dinamizm getirdi. Üstelik bunu orada tek başına yapıyor; önündeki oyuncunun orta alanda oynamasına ve oraya kaymasına imkân da sağlıyor. Bir diğer etki Maximin. Ne yapacağı asla kestirilemez bir oyuncu gibi oynuyor. Çoğu zaman arkadaşları da onu takip etmede zorlanıyorlar. İsmail de Dzeko da kendilerinden beklenmedik derecede kötü vuruşlarının altında sanki bu var.
Çok hareketli, adam eksilten, rakip için tahrip gücü yüksek bir oyuncu. Önümüzdeki hafta Trabzon’da Fenerbahçe’nin en etkili silahı olacaktır, diye tahmin ediyorum. Teker teker diğer oyuncuların detayına girmeye gerek yok çünkü onlar henüz potansiyellerindeki o pırıltıyı bize göstermekten uzaklar. Bu maç için şunu söylememiz doğru olur; Fenerbahçe potansiyeline dair bir sinyal verdi.