Kadıköy’deki ilk maç, skoruyla dünkü karşılaşmayı rövanştan çok bir hazırlık sınavına çevirmişti; böyle olunca da Jesus hem sistem hem de oyuncu denediği sevimsiz bir karşılaşma oynadı. Doksan dakika son derece keyifsiz, temposuz, Fenerbahçe camiasını tedirgin edecek mücadele seyrettik. Bruma, Lemos, Arda Güler, Crespo ve Serdar Dursun, Jesus’un ilginç 11’indeki sürpriz tercihleriydi.
Sonuca bakmadan oyuncular üzerinden durum tespiti yapalım. Yenilen golde önce Lemos’un sonra da Peres’in çok ciddi ve net hataları vardı. Lemos, Fenerbahçe’ye geldiğinden beri çalıştığı tüm hocalara gösterdiği gibi dün de Jesus’a asla bu takımın oyuncusu olmadığını gösterdi. Peres ise erken gördüğü sarı karttan sonra oyundan düştü ve Serdar Dursun ile birlikte düzeni en çok bozan ikinci oyuncu oldu. Peres dün, sol bekten daha çok yedek stoper görüntüsü sergiledi. Marsilya’daki performansını ve devamlılığını bilmesek, ‘nereden çıktı bu oyuncu’ deyip, ağır eleştiride bulunmak durumunda kalabilirdik. Görünen o ki zaman ile birlikte oynamaya ihtiyacı var.
Dünkü sevimsiz oyunun ana nedeni, paslanmış Crespo ile İsmail’in hem birbirlerine hem de stoperlere çok yakın oynamalarıydı. Bu ikilinin orta alanı çok geniş biçimde rakibe bırakması, forvetlerin ve kanat oyuncularının birbirleriyle bağını kopardı, ayrıca pas trafiğini de alt üst etti. Arda, ne istediği gibi orta alandan top alıp, Serdar Dursun ile paylaşabildi ne de o bölgedeki geniş boşluk yüzünden pas dağıtabildi.
Rossi, takımın belki de temposu en yüksek oyuncusuydu, ama tıpkı Ümraniye maçında olduğu gibi sonuca ulaşmayan sprintler atıp yoruldu ve çok top kaybına neden oldu. Bunlar arka arkaya gelince Rossi’den beklenen savunma desteği de bir türlü gerçekleşmedi.
Ve gelelim en kritik isme... Serdar Dursun tam anlamıyla golü yoktan yarattı. Elbette bir santrforun işi gol atmak. ‘Golünü attıysa işini yapmıştır’ diyebiliriz belki. Ne var ki öyle değil. Jesus’un sistemini allak bullak eden bir numaralı oyuncuydu Serdar... Stoperlerin oraya kadar gelip, top almaya, aldığı bu toplarla dripling yapmaya hatta pasörlüğe bile soyundu; başarılı olsa gam yemeyeceğim. Tam tersi kale önünü sıkıştıran, rakip oyuncular kadar presin içine giren ne yazık ki Serdar Dursun’du.
Sonuç: Turu geçmek elbette önemli. Ama dün sınıfı geçemeyen, Jesus’tan zayıf not alan çok oyuncu vardı. Sakatlar döndüğünde başta Serdar Aziz olmak üzere bambaşka bir 11 göreceğimiz kesin.