Hollandalı’nın Hollandalı’ya yaptığına bakın. İki Hollandalı el ele verdi, öbür Hollandalı’yı perişan etti. Belki de bu perişanlık kaybeden Hollandalı’nın İstanbul’u terketmesine bile neden olabilir...
Ama kaybeden Hollandalı yani Bay Riekerink, gerçekten dünkü sonucu haketti. Öyle bir kadro ve sistemle çıktı ki Advocaat’ın ekmeğine yağ sürdü. Aslında Advocaat da biraz tedirgin, biraz ürkmüş olacak ki hücum yönü ağar basan bir kadroyu sahaya sürmesine karşın, “önce kontrol, hep kontrol” deyip rakibe göre oynadı. Hem de meslektaşının De Jonglu, Serdar Azizli, Sinan Gümüşlü kadrosuna rağmen.
Riekerink’in yan pas, geri pas, sıklıkla Muslera’ya pas, kanatlara ise hiç pas taktiği aslında ilk 45 dakika işe yaradı. Daha doğrusu 44 dakika. O ana kadar, sanki top Galatasaraylılarındı ve hiç Fenerbahçe’ye vermeye niyetleri yokmuş gibi oynadılar. Ama 45’teki o mükemmel Alper başlangıcı, Şener asisti ve müthiş van Persie dokunuşu Galatasaray’ın sonunu ilk yarı biterken getirdi. Onca topa sahip olmak böylece hiçbir işe yaramadı.
Fenerbahçe golle girdiği soyunma odasından 4-3-3, Galatasaray ise kargaşayla döndü. Sarı-kırmızılılar ikinci yarının ilk 10 dakikası ne oynadığını, ne yapması gerektiğini hiç bilmeyen bir takım görüntüsündeydi. Böyle olunca ve elbette seyircinin de desteğiyle Fenerbahçe’nin yedek kulübesinden sahadaki bütün oyuncularına kadar öz güveni tavan yaptı. Vasatın altında kalan tek bir oyuncu yoktu. Souza, Alper, Neustadter üçlüsü orta alanı son derece iyi kontrol ettiler. Maçın en kritik oyuncusu olan Souza ise tüm dönen toplara müdahale etti.
Bu arada çıkmayan iki kanat oyuncusu Sow ve Volkan, savunmaya desteği biraz gevşetip, ileri biraz daha çıkmaya başlayınca Fenerbahçe hücum üstüne hücum, pas üstüne de pas yaptı. İşte bu etkili hücumlardan bir de penaltı gelince maçın sonucu mühürlendi kendiliğinden.
Advocaat’ı yürekten kutlamak lazım. Hem bütün oyuncuları her an oynayabilecek mental yapıya ulaştırmış hem de takımdaşlığı en üst seviyeye çıkarmış. Robin van Persie’nin oyundan çıktıktan sonra hocası ile sarmaş dolaş olması yine kenara gelen Alper’i koşarak karşılayıp sarılması Advocaat’ın hocalıkla birlikte, babalık görevini de çok iyi yaptığını gösteriyor. Fenerbahçe kalan maçlara artık daha net bakacak. Bu galibiyet net bir müjdedir.