Haberin Devamı

Cumartesi akşamı bizi müthiş bir derbi bekliyor. Kendi adıma hemen söyleyeyim; futbol kalitesi yüksek olmayacaktır. Kontrollü oyun iki tarafın da temel prensibi olacaktır. Yani orta sahalar maçın baskın karakteri biçiminde karşımıza çıkacak. Bir tarafta Fred, İsmail, Amrabat ve Szymanski, diğer tarafta ise Torreira, Sara, Mertens, Berkan ve Kerem Demirbay… Teknik adamların bu oyuncular üzerinden yapacakları tercihler oyunun kaderini belirleyecek. Büyük ihtimalle hem Jose Mourinho, hem de Okan Buruk “sabır” kelimesini artık oyuncularına ezberletmişlerdir. Ve “önce savunmamızı iyi yapalım, hücum nasılsa gelir, bizim hücum silahlarımız onlardan iyi” değerlendirmesi de o ezberlenmiş planların en başına yerleşmiştir çoktan. Ev sahibi olmanın ve puan olarak geriden gelmenin etkisiyle F.Bahçe’yi bir adım önde görüyorum. G.Saray’a oranla daha durağan oynayan sarı-lacivertli ekibin birlikte oynama alışkanlığı biraz daha yüksek. Tempolu oyunda ise G.Saray ağır basıyor. Ama önde baskı ve yoğun tempo ile başlayacaklarını hiç sanmıyorum. Bir tarafta Mourinho etkisini diğer tarafta da Osimhen katkısını gözlemlemeye çalışacağımız bu derbide hakemin işi çok zor. Atilla Karaoğlan meslek hayatının en iyi maçını yönetse de mutlaka bir tarafın hışmına uğrayacak. Ve ne yazık ki maçın sonucu ne olursa olsun, yine en çok konuşulan isim olacak.