Tayfun Bayındır

Tayfun Bayındır

tayfun.bayindir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Duvar tenisini andıran bir maç izledik. Fenerbahçe ayağına gelen her topu ileri vurdu, bu topları toplayan Benfica pas üzerine pas yapıp Fenerbahçe’nin altıpastan çıkmasını engelleyip kendi başına oynayıp durdu. Dün birden fazla atamayan Benfica ciddi anlamda şanssız, Fenerbahçe ise şanslıydı... Hatırlatmakta fayda var Fenerbahçe’nin yediği golde ciddi bir kaleci hatası var.
Elbette rövanşta cezası biten Souza’nın, biraz daha güçlenmiş Soldado’nun, sakatlığı geçmiş, Fenerbahçe’nin ihtiyacı olan tempoyu sağlayacak Ayew’in katılımıyla daha farklı bir Fenerbahçe izlememiz olası... Ancak net bir sorun var ki, sarı-lacivertli takım şuanda hangi oyuncuyu devreye sokarsa soksun bu sorunu giderme ihtimali kısa sürede yok gibi... Vurgulamak istediğim sorunun karşısında, yeni sisteme uyum ve takım olma olgusu yazıyor.
Dün artık ne yazık ki Fenerbahçe’de klasik haline gelen hücuma çıkarken top kaybetme hastalığı zirve yaptı. Geçen sezon sırf bu nedenle Aykut Kocaman, Isla ve Valbuena’ya kement atıp onları yedek bankına çekmişti. Ne ilginçtir ki, bu ikili dün Benfica karşısında yine kritik bölgede rakibe en çok top kaptıran oyunculardı. Valbuena’daki tek gelişme ise hakkını teslim edelim, savunmaya verdiği destekti.
Dirar, Giuliano ve Alper bildiğimiz seviyelerinde oynayabilseler, çok değil üç-beş pas yapabilseler... Giuliano biraz top dağıtabilse emin olun başka bir maç izlerdik... Eljif Elmas’ın çok yalnız kaldığı, Mehmet Topal’ın ise kalabalıklarda kaybolması Fenerbahçe’nin neredeyse hiç topu kontrol edememesinin ana nedenleriydi... Öyle ki, koca 90 dakikada Fenerbahçe bir, bilemediniz iki organize atak yaptı, orada da toplam üç pasın üzerine çıkamadı.
Elbette, yeni oyuncular, yeni sistem, yeni bir teknik kadro Fenerbahçe için dünkü mahkum oyuna bir gerekçe olabilir... Ancak son derece tecrübeli ayaklara sahip bu takımın her şeye rağmen bir 15 dakika, “Ben de futbol oynarım” mesajı vermesi gerekirdi. Büyük takımlardan beklenen budur...
Küçük umut vaadeden görüntülerde vardı. Bunları atlamak sahiplerine haksızlık olur. Örneğin Neustaedter-Skrtel ikilisinin uyumu, genç Barış’ın kısa sürede de olsa yüksek bir özgüvene sahip olduğunu ve dünkü Dirar’dan formayı kolayca alabileceğini göstermesi, ayrıca Eljif Elmas’ın üzerine koyarak yoluna devam ediyor olması...
Benim, her şeye rağmen umudum var. Umudun tükenmediği yerde başarının gelmesi hiç de hayal olmaz...