Hakem eleştirisiyle yazıya başlamak pek adetim değildir. Futbolcuların maçın kaderini belirlediğini düşünür ve umutla beklerim. Öne çıkanlar oynayanlar olmalıdır, oynatmayanlar değil. Ne yazık ki dün Bahattin Şimşek ve elbette VAR odası maçın önüne geçtiler. Maçın hemen başında Gustavo’ya çıkmayan kırmızı kart, Başakşehir tarafına kolayca çıktı. Fenerbahçe’nin verilmeyen penaltısını da unutmayalım. İstediğiniz kadar MHK’ları değiştirin, kafalar değişmedikçe hiçbir şey olmaz..
Eli kulağında, ligin ilk yarısı bitti, bitecek… Ve koskoca şampiyonluk adayı Fenerbahçe’nin henüz bir oyun şablonu, daha doğrusu bir sistemi yok. Erol Bulut neredeyse üç maçta bir yeni diziliş deniyor. Hem de rakiplerin oyun yapısını hiç dikkate almayarak… Son örnek ağır tokat yenilen Gaziantep maçından da ders almamış olacak ki, Başakşehir’e karşı çift forvetle çıktı…
İnanılmaz değil mi… Pas oyununu ligimizde en iyi uygulayan, en kompakt takıma karşı 4-4-2 (zaman zaman 4-2-4) oynamak, hem de orta alanın göbeğini Mert Hakan ile Gustavo’ya teslim ederek. Tam bir kumar yani. Görünen o ki Erol Bulut Fenerbahçe’yi deneme tahtasına çevirmiş, kimseler de ses çıkarmıyor.
Şimdi bu farklı galibiyet çok net görünen sorunların bir kez daha halının altına süpürülmesine neden olacaktır. Bunun geçmişte çok sayıda örneği var. Moral ve umut getirir ama rehaveti de körükler. Sistemsizlik, oyuncu tercihlerindeki adaletsizlik, otorite eksikliği, öz güven kaybı ilk aklıma gelen sorunlar… Ve bir de hak teslim etmeliyim. Caner, ruhu olmayan takımın her şeyi. Belki çok konuşuyor, belki birilerine itici geliyor ama her şeyiyle futbolcu. Fenerbahçe’nin temposunu o belirliyor dersek abartmış olmayız. Kör dövüşü yapan Mert Hakan’ın yanında Caner’in pamuklara sarılıp korunması gerekir. Mert Hakan sürekli koşuyor. Ne var ki bu koşular deli dana koşusu... Yani mantıklı değil... Hele planlı hiç değil. Böyle olunca da yoruluyor. Ne top kazanabiliyor ne de savunma yapabiliyor. Koşsun ama doğru koşular yapsın, o zaman baştacı olur.
Başakşehir’e gelince… Antrenman havasında oynadığı maçta tempoyu biraz yükseltse farklı skor kendi lehlerine olacaktı. Edin Visca daha erken oyuna girmeliydi. Sakinlik ve kontrollü futbol Okan Buruk’un mottosu diyebilirdik, ama dün sergileyemediler, ya da hakem buna izin vermedi.