18.05.2020 - 16:59 | Son Güncellenme:
İSTANBUL (DHA)
Dramatik bir şekilde tüm dünyayı sosyoekonomik olarak oldukça olumsuz etkileyen bu sağlık sorunu karşısında toplumsal tedirginliği anlamak ve hayatı normalleştirmeye dönük çabalara sorumluluk bilinci ile destek olunmasının faydalı olacağını düşünen Kerem Solmaz şu ifadeleri kullandı:
"Liglerin devam kararının TFF'nin tek yanlı bir tasarrufu olmadığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve diğer ulusal ve uluslararası paydaşlarla istişare edilerek kolektif bir süreçte verildiği açıktır. Bu itibarla devam kararı uygun ve adil çözüm arayışının bir sonucu olup, kararın daha iyi anlaşılması amacıyla içinden geçilen sürecin kamuoyunca da bilinmesinde fayda bulunmaktadır.
ALINAN KARARLAR VE ATILAN ADIMLAR NELERDİR?
10 Mart - Sağlık Bakanlığı tarafından Türkiye'de tespit edilen ilk Covid-19 vakası açıklandı.
11 Mart - Dünya Sağlık Örgütü Covid-19 salgınını pandemi olarak ilan etti.
19 Mart - TFF tarafından futbol liglerinin ileri bir tarihe ertelenmesine karar verildi.
1 Nisan - UEFA tarafından organizasyon kapsamındaki maçların ikinci bir bildirime kadar ertelenmesine karar verildi.
7 Nisan - FIFA yayınladığı Kılavuz ile salgının etkileri kapsamında profesyonel futbolcu sözleşmeleri, yaz transfer dönemi gibi konularda aldığı tavsiye kararlarını açıkladı.
13 Nisan - Kulüpler Birliği Vakfı tarafından salgının kulüpler ve futbolcu sözleşmeleri üzerindeki ekonomik etkisine ilişkin tavsiye kararı alınarak ve bu hususta bildiri yayınlandı.
23 Nisan - UEFA, liglerin devam etmesi ve sportif olarak tamamlanması için Federasyonların elinden geleni yapması gerektiğini güçlü bir biçimde tavsiye etti.
1 Mayıs - TFF Sağlık Kurulu Futbola Dönüş Öneri Protokolü yayınladı.
6 Mayıs - TFF Yönetim Kurulu sözleşmelere ilişkin tavsiye kararı aldı.
Koronavirüs salgını nedeniyle ara verilen liglerin yeniden başlamasına, devamına karar verildi.
10 Mayıs - TFF tarafından Futbola Dönüş Öneri Protokolü'nün tamamı açıklandı.
MAÇLARIN ERTELENMESİNDE GEÇ Mi KALINDI?
Türkiye'de ilk Covid-19 vakasının görüldüğü tarih olan 10 Mart, ligin 26'ncı haftasına denk gelmiş ve 13-16 Mart tarihleri arasındaki karşılaşmalar seyircisiz oynanmıştır. Bir sonraki hafta ise liglerin ertelendiği duyurulmuştur. Maçların ertelendiği gün Türkiye'deki vaka sayısı 359, ölüm sayısı 4 iken maçların erteleme kararının verildiği İtalya'da bu oran 7.985 vaka / 463 ölüm, İspanya' da ise 2.871vaka / 86 ölümdü. Elimizdeki bu verilerin doğru bir şekilde değerlendirilmesi gereklidir. İlk Covid-19 vakasının görüldüğü tarihten 9 gün sonra liglerin ertelendiğini ve erteleme kararının verildiği günkü vaka-ölüm ilişkisini Avrupa'nın 5 büyük ligi ile karşılaştırmalı olarak incelediğimizde müsabakalarla ilgili en hızlı karar alma sürecinin Türkiye'de gerçekleştiğini görüyoruz. Bir başka ifade ile herhangi bir gecikme yaşanmadan Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından salgına karşı hızlı bir şekilde reaksiyon verildiği anlaşılmaktadır.
LİGLERİN DEVAMI KARARI ERKEN Mİ ALINMIŞTIR?
Ertelenen maçların oynanmaması ve liglerin iptal edilmesi durumunda futbol kulüplerin naklen yayın gelirleri başta olmak üzere maç günü, sponsorluk ve diğer ticari gelirler kapsamında maruz kalacağı finansal kayıp yaklaşık 1 milyar TL olarak öngörülmektedir. Kulüpler Birliği Vakfı tarafından yapılan açıklamayı da ayrıca dikkate aldığımızda kulüpler bazında senelik ortalama ekonomik kaybın yüzde 30'a ulaşabileceği düşünülüyor. Bu finansal parametreler altında gelir kalemlerinde büyük kayıplara uğrayan kulüplerin Gelir-Gider dengesini oluşturması ya da muhafaza etmesi oldukça güçtür.
FIFA tarafından Covid-19 salgını mücbir sebep kabul edilerek, 7 Nisan tarihli FIFA Kılavuzu ve 6 Mayıs tarihli TFF Tavsiye Kararları ile salgın sürecinde ortaya çıkan futbola dair sorunlara dönük hakkaniyete uygun çözüm bulunmaya çalışılmaktadır. İlgili mevzuatlarda yapılan değişiklikler ve söz konusu kararlara rağmen kulüplerin futbolculara ve diğer borç ilişkisi içerisinde bulunduğu kişi ve kurumlara yapması gereken ödemelere ilişkin sorumlulukları devam etmektedir. Bilinmelidir ki kulüplerin yaşanılan salgın sürecindeki ekonomik kayıplarını sebep olarak göstermek suretiyle futbolcuların rızasını almadan sözleşmelerde tek taraflı değişikliğe gitmesi, ücretleri kendi belirledikleri oranda indirmesi mümkün değildir.
SALGININ OLUMSUZ ETKİSİ FUTBOLCULARIN GÜNCEL MARKET DEĞERLERİ ÜZERİNDE DE GÖRÜLMEKTEDİR
Öte yandan salgının olumsuz etkisi futbolcuların güncel market değerleri üzerinde de kendisini çarpıcı bir biçimde göstermektedir. Yapılan araştırmalara göre ortalama yüzde 21 ile yüzde 26.5 oranında futbolcuların piyasa değerinde azalma olduğu değerlendirilmektedir.
DEVAM KARARI ALINMAYAN LİGLER BAKIMINDAN İSE SÜREÇ OLDUKÇA KARMAŞIKTIR
Konunun sosyal-ekonomik boyutu bir tarafa UEFA tarafından federasyonlardan açık ve net bir şekilde müsabakaların tamamlanması için ellerinden gelen tüm çabanın gösterilmesinin beklendiği belirtilerek federasyonlara liglerin devam ettirilip ettirilmeyeceği konusunda karar vermeleri amacıyla 25 Mayıs'a kadar süre verilmiş durumdadır. Devam kararı alan federasyonların başlangıç ve bitiş tarihleri ile birlikte sezonun devamına ve müsabakalara ilişkin planlarını UEFA'ya iletmeleri gerekmektedir. Devam kararı alınmayan ligler bakımından ise süreç oldukça karmaşıktır. Şöyle ki, sportif faaliyetleri yasaklayan ve ligin tamamlanmasını olanaksız hale getiren ulusal yasal düzenlemelerin bulunması, aşılamayacak ekonomik koşullar sebebiyle ligin tamamlanmasını imkansız hale getiren unsurların bulunması gibi hallerde söz konusu meşru sebeplere dayanarak Federasyonlar 2020/2021 senesinde gerçekleştirilecek UEFA Kulüpler Müsabakalarına katılacak takımları bildirebileceklerdir.
Federasyonlar tarafından UEFA'ya bildirilen kulüplerin objektif ve şeffaf bir şekilde belirlenmesi ve bu seçimde herhangi bir ayrımcılıkta bulunulmaması zorunludur. UEFA bu belirtilen şartlardan herhangi birine uyulmadığını tespit ederse veya toplumda Federasyonlar tarafından UEFA' ya bildirilen kulüplerden herhangi birinin seçiminde adil davranılmadığı yönünde bir algı oluştuğunun/bulunduğunun tespit edilmesi halinde UEFA, ismi bildirilen kulüpleri müsabakalara kabul etmeme konusundaki hakkı kendisinde saklı tutmaktadır.
TFF tarafından liglerin akıbeti hakkında ne şekilde karar verilmesi gerektiğinin kamuoyunda nasıl tartışıldığını unutmamak gerekir. Meselenin politize edildiği, taraftarların karşılıklı olarak birbirlerini itham ettikleri, bazı kişi ve takımların kayırıldığı vs. gibi iddialar kitleler halinde dile getirilmekteydi. Kaotik bir ortamı tetikleyecek bu mahiyetteki spekülasyonlar karşısında UEFA'nın TFF tarafından liglerin sonlandırılmasına dair verilecek karara karşı takınabileceği tavrın olumsuz olma ihtimalini de dikkate almak gerekir.
Almanya, Danimarka, Portekiz ligleri de dahil olmak üzere 16 Avrupa futbol federasyonunca devamına karar verilen liglerin başlama tarihleri ile liglerimizin başlangıç tarihlerine bakıldığında ise hem federasyonlarca verilen devam kararlarının hem de başlama tarihlerinin birbirine yakın olduğu görülmektedir. Dolayısıyla, TFF tarafından verilen devam kararının Avrupa futbolu ve UEFA yaklaşımı ile uyum içinde olduğu ve bunun Sağlık Bakanlığı'nca günlük olarak açıklanan verileri de göz önüne aldığımızda erken verilmiş bir karar olmadığı kanaatindeyim.
ESAS İTİBARİYLE SORUMLULUK KULÜPLERE VE FUTBOLCULARA AİTTİR
Sporun paydaşları ve çalışanları bakımından kulüp tesisleri, antrenman sahaları, stadyumlar gibi alanlar iş yeri sayılmakta olup işveren olarak kabul edilen kulüpler tarafından TFF Talimatları ile birlikte 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında pandemiye karşı gerekli tüm önlem ve tedbirlerin alınması zorunludur. Ayrıca belirtmek gerekir ki 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun gereğince ev sahibi kulüpler spor alanlarında sağlık ve güvenliğe ilişkin federasyon tarafından belirlenen önlemleri de almakla yükümlüdür. Bu hususta gerekli dikkatin ve özenin gösterilmemesi ilgili kulüp ve yetkilileri hakkında sorumluluk doğuracaktır.
Farklı hukuk sistemlerinde farklı nitelendirmelerde bulunulan profesyonel futbolcu sözleşmeleri hukukumuzda Borçlar Kanunu'nda düzenlenmiş olan Hizmet Sözleşmesi olarak kabul edilmekte olup mevcut salgın sürecinde sağlık riski altında bulunan futbolcular ( teknik heyet de dahil olmak üzere ) aynı zamanda risk faktörü oluşturmaktadır. Dolayısıyla, Borçlar Kanunu, TFF Statüleri ve tescil edilen sözleşmeleri vs. gereği futbolcular, müsabaka öncesi, sırası ve sonrasındaki özel hayatları da dahil olmak üzere azami özeni göstermekle yükümlüdürler. Aksi yöndeki kusurlu davranışları sorumluluklarını doğuracaktır.
TFF'nin başlıca sorumluluğu 5894 sayılı kuruluş kanunundan ve TFF Futbol Müsabaka Talimatı'ndaki düzenleyici ve denetleyici konumunda olmasından kaynaklanır. Yasadan kaynaklanan yetkisini kullanan TFF'nin liglerin devamına/yeniden başlatılmasına karar verme hakkına sahip olduğu hususunda herhangi bir problem bulunmamaktadır. Bu noktada önemle belirtmek gerekir ki; TFF tarafından verilen liglerin devamına ilişkin karar mutlak olmayıp, yasal denetime açıktır. Öte yandan 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıha Kanunu'ndan kaynaklanan yetkilerin kullanılması gerektiğinde Sağlık Bakanlığı ve ilgili Mülki Amirler halk sağlığı ve esenliğinin korunması ve muhafazası amacıyla futbol müsabakalarının oynanmasına sınırlama da getirebilirler.
Netice itibari ile TFF tarafından her ne olursa olsun diye düşünülerek liglerin devamı yönünde karar alınmış olmadığı gibi ne pahasına olursa olsun liglerin tamamlanması gibi bir durum ve yaklaşım da söz konusu değildir. TFF' de dahil olmak üzere devletimizin tüm ilgili kurumları gerektiğinde, gerekli tüm kararları ve tedbirleri alacak ve uygulayacaktır. Sorumluların sorumluluklarının bilincinde olması ve ona göre davranması ile sürdürülebilir ve yönetilebilir, sağlıklı ve düzenli bir çerçevede liglerin tamamlanabilmesi sağlanacaktır.