07.06.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
CEMAL ERSEN - HABER YORUM
Çok, ama çok büyük bir sürpriz yapmaz ise, Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'nun sır olmaktan çıkan teknik direktör adayı kuşkusuz Vahid Halidzodziç. Eğer Hami Mandıralı "nöbetçi" sıfatıyla geldiği görevinde kısa sürede başarılı olamasaydı, Boşnak teknik adamın adı haftalar öncesinden açıklanacaktı.
Aslında Başkan kendisini sıkıntıya sokan bu tabloyu aşmak için geçen hafta bir hamle yapmıştı. Camianın başarılı bulduğu ve takımı UEFA Avrupa Ligi'ne taşıyan Hami Mandıralı'yı devre dışı bırakmak için planı şu idi: "Başarılısın. Bizim evladımızsın. Zaten sözleşmen yardımcı antrenör. Seninle devam etmek isteriz. Ancak yabancı bir teknik direktörle çalışacaksın."
Aylar öncesinden Halilhodziç adının konuşulduğunu bilen ve bundan büyük rahatsızlık duyan Mandıralı, o günlerde suni gündem yaratmak için ortaya atılan Mircea Lucescu adını da kullanarak getirilen teklife şu yanıtı verdi: "Lucescu ile çalışırım. Başkası ile değil."
Hacıosmanoğlu'nun bir taşla iki kuş vurma planı, bu yanıtla o gün uygulamaya konamadı. Lakin Başkan'ın Vahid Halilhodziç'den vazgeçmeye niyeti yoktu. Zaten üç ay önce Fransa'da bir araya geldiği ve yeni sezon için söz verdiği Boşnak teknik adamdan başkasını düşünmüyordu. Söz vermişti, arkasında durmalıydı! Genel direktör Burak Gürdal'ı bizzat Halilhodziç işini halletmesi için görevlendiren Hacıosmanoğlu'nun yıllar evvel Trabzonspor'da yönetici olarak görev yaparken yollarının kesiştiği Vahid Halilhodziç'e özel bir sempatisi ve yakınlığı vardı. Ayrılıkları bile duygusaldı. Bu kulübe başkan olursa, Halihhodziç'den başkasını düşünmeyecekti.
Cezayir engeli
İbrahim Hacıosmanoğlu'nun son günlerde eski başkan Sadri Şener ve yönetimi ile ilgili suçlamaları, yargı bazında girişimleri gündemi değiştirmiş görünse de, teknik direktör konusunu kafasında halletmiş olmasını anlayabilmek için, yapılan transferlere bakmak yeterdi. Vahid Halilhodziç'in Cezayir Milli Takımı ile birlikte Dünya kupası finallerine gidiyor olması da can sıkıcıydı. Ama şu avantajı vardı; Mandıralı'nın takımı ligi 4. sırada bitirmiş ve sezonu erken açma riski ortadan kalkmıştı. Yakın çevresine seslendirdiği dileği ise "Cezayir'in bir an önce elenmesi" şeklindeydi.
Dolayısıyla kamuoyu baskısı, Olcan Adın'ın ayrılma talebi, bazı yabancı oyuncuların en az hasarla gönderilmesi, kulübün ekonomik durumu, yönetimdeki huzursuzluklar gibi olumsuzluklara çözüm üretmek şimdi daha kolaydı.
Sorunları yokmuş ya da önemsiz gibi gösterme tarzı Türk futbolunda pek çok yöneticinin alışkanlığı. Hacıosmanoğlu da bunlardan biri. Önümüzdeki süreçte küçümsenen problemler yeni sezonu etkileyecek bir krize dönüşürse, ortaya çıkacak tabloya kimse şaşırmamalı.