06.06.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
ALP USTAOĞLU
Fransa Açık’ın ilk haftasında birçok hikayeye şahit olunurken ‘yeni büyük üçlünün doğuşu’ tenisseverleri çok heyecanlandırdı. Özellikle genç isimlerin ortaya koyduğu başarılı performanslar da sürpriz bir şampiyonun çıkabileceğini herkese kanıtladı.
Tenisseverlerin merakla beklediği Roland Garros’un ilk haftası arkasında pek çok hikaye bırakarak geride kaldı. Bu hikayeler içinde ön plana çıkan erkeklerde yeni bir ‘büyük üçlünün doğuşu’ oldu.
Federer, Nadal ve Djokovic’in tenis dünyasındaki lakapları ‘büyük üçlü’. Neredeyse 20 senedir bütün büyük kupalara ambargo koyan bu oyuncular, uzun yıllar içinde birbirlerini sürekli yükselterek bu noktaya geldiler. Zaten bunu kendileri de kabul ediyor.
Örneğin Federer; Nadal olmasa tenis hayatım bu kadar uzun sürmezdi diyor, benzer açıklamalar Nadal ve Djokovic tarafından da yapıldı. Ancak bu sefer büyük üçlünün rakibi doğa kanunları. Çünkü 40 yaşına ilerleyen bu oyuncular iki üç sene içinde kortlara veda edecekler. İçlerinden muhtemelen Djokovic bu süreyi biraz daha uzatabilir. Bu kaçınılmaz vedalar gerçekleştiğinde büyük üçlü kadar dominant olmasa da ‘yeni sürüm bir büyük üçlü’ sahne alacak gibi görünüyor. Bu oyuncular Zverev, Tsitsipas ve Medvedev. Bu seneki Roland Garros’un ilk haftası, uzun yıllar içerisinde geçirdikleri gelişim ve dönüşüm ile bu tarz yüksek statüler için bu oyuncuların artık hazır olduğunu gösterdi. Aralarına Dominic Thiem’in de katılması ile önümüzdeki dönemde 4-5 yıl sürecek dörtlü bir dominasyon görebiliriz.
Bir diğer konu da genç tenisçilerin performansları. Oyuncuların faydalandığı bilim paketi artık büyük performans yaşlarını 22 ve altına çekti. Teniste yeni nesil yönüne doğru büyük bir dönüşüm var.
Roland Garros’ta bu hafta son 32 ve 16’ya kalan oyuncular arasında kadınlarda Gauff 17, Kostyuk 18, Vondrousova ve Rybakina 21, erkeklerde Alcaraz 18, Sinner 19, Tsitsipas henüz 22, geçen senenin şampiyonu Swiatek ise 19 yaşında. Bu seviyelerde sadece saha içini değil, saha dışındaki psikoloji ve basını da idare etmeniz gerektiğini düşünürsek genç oyuncuların geldikleri nokta gerçekten olağanüstü. Daria Kasatkina’nın basın toplantısında son iki senedir yaşadığı düşüşün sebebi sorulduğunda dediği gibi ‘Yapmayın daha 23 yaşındayım!’.
Gözler Nadal ve Serena’da
Roland Garros’ta bu sene iki rekortmen adayı var. Bunlardan birincisi Nadal. İspanyol oyuncu turnuvayı bu sene de kazanırsa 21 grand şampiyonluğuna ulaşacak ve Roger Federer’i geçecek. Serena Williams ise Fransa Açık’ı kazanırsa 24 majör şampiyonluğuna ulaşarak tüm zamanların en fazla grand slam kazanan kadın tenisçi unvanını Margaret Court ile paylaşacak.
Bir küçük not da elemelerden gelen oyuncular için. Bu tenisçiler eleme oynayıp daha fazla maç yaptıkları için bu tip turnuvalarda daha erken ritim tutup sürpriz sonuçlara imza atabiliyorlar. Özellikle toprakta ‘kortta daha fazla vakit geçirme’ kavramı önemli. Kadınlarda elemelerden gelen oyuncular iyi maçlar çıkardılar ama 2. tur ötesine geçen olmadı.
Erkeklerde ise son 32’de elemelerden gelen iki oyuncu var. Bunlardan biri Henri Laaksonen diğeri Carlos Alcaraz... Burada Alcaraz’ın durumu farklı. 18 yaşındaki İspanyol oyuncu çok yönlü ve dinamik bir tenis oynuyor. Geleceğin yıldızlarına aday Alcaraz’a özellikle dikkat çekmek istiyorum.
İlk haftanın gündemi Osaka
Turnuvada haftanın olayı Naomi Osaka’nın turnuvadan çekilmesi oldu. Osaka içe dönük bir karakter. Bu tip insanlar uzun süre yalnız kalabildikleri için yüksek seviyede odaklanma ve tek başına çalışma yeteneklerine sahip olabiliyorlar.
Sonuçta tenis bireysel bir spor ve kortta her şeyin üstesinden tek başınıza gelmek zorundasınız. Osaka da bunun rahatlığını yaşıyor. Ancak kort dışına çıkıp özellikle basın kalabalığının içine girmek Osaka’yı rahatsız ediyor.
Kendisi de Roland Garros öncesi basınla ilişkileri minimuma indirme kararı alınca kıyamet koptu. Olay büyüdü ve Osaka turnuvadan çekildi. Yabancı basın ve spor dünyası bu konuda ikiye bölünmüş durumda. Birinci grup özellikle basın toplantılarının ve görüşmelerin çoğu medyanın oyunculara ulaşmak için tek kanal olduğunu dolayısıyla bunun engellenemeyeceğini söylüyor.
Ancak çoğunluğun olduğu 2. grupta yirmili yaşlarda baskı altında olan bu oyuncuların öncelikle tenise odaklanmaları gerektiğini ve mental durumlarını bozuyorsa basınla ilişkilerinin kısıtlanabileceğini belirtiyor. Bu anlamda Roland Garros Yönetimi’nin Osaka’ya olan tutumu büyük tepki topladı. Tenis çevrelerinde, ATP ve WTA yönetimlerinde de masada olan seçeneklerden biri de basın toplantılarının ‘opsiyonel olması’. Tabii ki bu belirli bir düzenleme kapsamında yapılacak ancak Roland Garros sonrası bu konudaki çalışmalar hızlanabilir.