18.03.2022 - 07:45 | Son Güncellenme:
Temsilcimiz Galatasaray rüya gibi bir UEFA Avrupa Ligi serüvenine Barcelona karşısında veda etti. Dün geceye kadar Avrupa'da mağlubiyet yüzü görmeyen Sarı Kırmızılılar dünya devi Barcelona karşısında Marcao ile 1-0 öne geçse de üstünlüğünü koruyamadı ve Katalan temsilcisine 2-1 mağlup olarak UEFA Avrupa Ligi'ne veda etti.
Spor yazarları Galatasaray-Barcelona karşılaşmasını değerlendirdi.
ŞANSAL BÜYÜKA: PEDRİ DENEN BELA
"Takımın adı Galatasaray olunca, Avrupa maçına çıkınca, ilk karşılaşmada golsüz berabere kalınca, rakibin adının Barcelona olduğuna bakmıyor, gerçekleşeceğine inandığın bir hayale kapılıyor, umuda yelken açıyorsun… Biliyorsun ki, geride yaşanmışlıklar, tarihe yazılanlar var… Doğal olarak “hadi bi daha“ diyorsun… Haksız değilsin…
Bunlar maç öncesi duygular elbette... Maç başladı, tatlı bir umuttan, tatlı bir hayaldan hakikate döndük… Karşımızdaki Barcelona, ilk maçtaki Barcelona değildi… Daha ilk dakikadan topu ve maçı Barcelona‘ya bıraktık…
Dünyanın en iyi pas oyununu oynayan Barcelona, Galatasaray’ın bıraktığı geniş alanlarda istediği gibi top çevirdi… Mutlak bir hakimiyet kurdu… Oysa ilk maçta olduğu gibi rakibe yakın oynamalı, bu kadar rahat pas yapmasını engellemeliydik… Ya düşünemedik ya da hem savunma yapayım, hem hücuma çıkayım derken ikisinde de eksik kaldık…
Buna rağmen De Jong’un auta giden bir şutu dışında kalemizde bir sıkıntı yaşamadık… Hatta kaleci Pena yere bile yatmadı… Hele duran toptan Marcao kafasından kazandığımız gol, tarihe yeni bir imza atmanın habercisi gibiydi…
Bu golden sonra oyunu tutmalı, hiç olmazsa devreye 1-0’la girmeliydik… Yapamadık; Pedri denen bir bela başımızı döndürdü… Kendi yaş grubunun dünyada en iyisi sayılan ve oynasın diye uğruna Messi’nin satıldığı iddia edilen 19’luk İspanyol’u durdurmayı beceremedik, başaramadık…
İşin kötü tarafı, Barcelona‘nın en iyi yaptığı işi, pas oyununu oynaması için geniş alanlar bırakmaya maç boyu devam ettik… Orta sahamız ilk maçtaki direnci gösteremedi… Gomis önde hiç top tutamadı, zorlayamadı… Acaba daha diri. daha iyi Muhammed ile başlamak doğru tercih olmaz mıydı?
Barcelona ilk maçtan boyunun ölçüsünü almış olacak ki, “başımıza ne gelirse bu Kerem‘den gelir“ diyerek, çok yakın oynadılar… Hatta çoğu zaman kademeli markaj yaptılar… Kerem birini geçse, hemen dibindeki ikinci Barcelona’lıya yakalandı…
İlgimi çekti; Durdurmakta zorlandığımız Pedri 19 yaşında… Sonradan oyuna giren Gavi 17 yaşında… Şampiyonlar ligi maçında Barcelona gibi dünyanın en büyük takımlarından birinin formasını giyiyorlar… Biz Avrupa ülkeleri arasında kendi liginde 30 yaş üstünde en fazla oyuncu oynatan ülkeyiz… Hem de uzak ara…
Barcelona ikinci yarının hemen başında öne geçtikten sonra, bir Kerem pozisyonu dışında Galatasaray’a beraberlik fırsatı bile vermedi… Kerem o pozisyonda en iyi yaptığı şeyi yapmak yerine, yani kaleye vurmak yerine niye pas vermeyi düşündü anlamadım…
Barcelona ilk maçta gördüğümüz Barcelona değildi… İstanbul’da Barcelona gibi oynadı… Galatasaray, Nou Camp‘ta alkış tuttuğumuz Galatasaray‘ın uzağında kaldı… Tribünleri dolduran elli bin aslanın çok büyük desteğine rağmen ilk maçtaki etkisini ve mücadelesini gösteremeyince elenmek kaçınılmaz oldu..."
OSMAN ŞENHER: BİZE SADECE ALKIŞLAMAK DÜŞER
"Galatasaray’ın Barcelona’ya elendiğine çok üzüldüm ama bir şey var ki onunla da teselli buluyorum. Bütün sarı-kırmızılı futbolcular yüreklerini sahaya koydular. Aslanlar gibi mücadele ettiler. Ancak bir gerçek var ki, bunu göz ardı edemeyiz... Gerçekten iki takım futbolcuları arasında çok büyük kalite farkı var.
Barcelona hücuma çıkıyor 8 futbolcuyla, Galatasaray’ın yarı sahasına yayılıyorlar. Al gülüm ver gülüm ver-kaçlar, pozisyon bulurlarsa da golü atıyorlar. Bunu 20 kere denediler. Galatasaray ise sadece gol öncesi kalabalık geldi, Marcao da kafa ile gol attı. Kabul etmemiz lazım; bu büyük takıma karşı Galatasaray saygı duyulacak bir futbol oynadı. Kesinlikle teslim olmadı. Mağlup duruma düştükten sonra son 15 dakika gol aradı ama olmadı.
İspanyol ekibi de rahat tur atlamadı. Onlar da çok zorlandılar. Oyunu soğutmak için, durdurmak için her türlü pisliği yaptılar. Bu maçın sonucundan sonra ne Torrent’i suçlayabiliriz ne de futbolcuları. Bize sadece bu heyecanı yaşattıkları için sarı-kırmızılıları alkışlamak düşer.
Taraftar mükemmeldi. 52 bin başarıyı özlemiş seyirci stadı bayram yerine çevirdi. Futbolcular kapasitelerinin üzerine çıktılar. Yiyelim içelim, elimizi vicdanımıza koyalım... Torrent de hiç bir hata yapmadı. Bu takıma ancak bu kadar futbol oynatabilirsin. O da bunu başardı. Belki Beşiktaş maçı ertelenmiş olsaydı Galatasaray bu karşılaşmada daha çok ayakta kalırdı. Bilhassa maçın ikinci yarısında fizik olarak oyundan düşen futbolcular vardı. Bunun da tek sebebi üst üste gelen maçlardı bizce...
İki maçtır harikalar yaratan Taylan ve Berkan 70. dakikadan sonra mücadele ettiler ama ayaklarını kaldıracak halleri kalmadı. Cicaldau bir türlü istenileni veremiyor. Kulübede hocanın elinde bu futbolculardan daha kaliteli orta saha oyuncusu yok. Bundan fazlasını da zaten takım oynayamıyor. Hele Katalan ekibine karşı bu mücadeleyi vermek, kıran kırana oynamak büyük başarı. Tamam UEFA Kupası’ndan elenildi ama bu tur heyecanı bütün taraftarlara büyük keyif verdi. Şimdiden takımın eksiklerini tespit edip daha iyi futbol oynaması için mutlaka girişimler yapılacak. Sağ olun, var olun ayaklarınıza sağlık çocuklar."
MEHMET DEMİRKOL: YAZIK OLDU (FANATİK)
'Onlar maçı kısa tutmak isteyecekler, biz de uzatmak.' Torrent'in maç önü açıklaması, planı net olarak açıklıyordu.
Ben de 'maç ne olur?' sorusuna, öngörüden çok temenniyle cevap vermeye çalışmıştım: 0-0, penaltılarla Galatasaray...
İlk yarı Galatasaray'ın istediği gibi gitti. Barcelona'nın merkez oyuncularına tam da olması gerektiği gibi hep zamanında baskı yaptılar. Kanatlardaki önlü arkalı pozisyon değişimleri her defasında Barcelona ezberine karşı tam da olması gerektiği gibiydi. Gerçekten bu kadar hızlı bir şekilde bu oyun ezberini sindirmelerini alkışlamak lazım.
3 negatif performans
Bunun ne kadar değerli olduğunu ilk yarıda az da olsa, özellikle Gomis ve Cica yerlerini kaybedince daha net anladık. Anında sızmalar yaptılar. Birkaçında da bunu Boey yaptı. Zayıf halka bu oldu. Ve Pedri'nin hangi seviyeye çıktığını da gördük. Klas... Yani 3 negatif performans dengeyi bozmaya başladı. Rakip lehine.
Ancak yine de ilk yarı genel defansif güç olarak özeldi. Marcao'dan özellikle bahsetmek lazım, Terim'in sezon başında krizi doğru ele alışının getirisi transfer sezonunda özel sonuçlar doğuracak. Goldeki korner seti 10 numaraydı.
Zor bir görevdi
İkinci yarıda 3 negatif performansın üzerine özellikle, itinayla çalıştı Barça. Özellikle Boey'nin tarafına. Buradaki düşüş domino etkisiyle tüm defansif planı etkiledi. Kale içinden asist yaptı De Jong. Ekstra oyuncuları ceza sahasına sükunetle soktular. İlk maçtaki acele yoktu.
Feghouli'nin yokluğu, Omar'ın liste dışı oluşu Torrent'in değişiklik için beklemesi 1-2'yi getirince iş iyice zorlaştı. İlk kez geri düşmüş olmak. Karşı presi iyi yapan Barça'ya karşı oyun kurmakta zaten zorlanan Galatasaray. Zor bir görevdi. Sahaya eline geçirdiğini atan ileri zekalılar işi daha da zorlaştırdı. Olabilirdi. Yazık oldu.
ÖMER ÜRÜNDÜL: MÜTHİŞ DİRENÇ, YÜREKTEN MÜCADELE (SABAH)
İşin ciddiyetinin bilincinde olan Barcelona'nın dün geceki maça üst düzey motivasyonla çıkacağı ve alışılmış pas trafiğiyle oyunu domine edeceği bilinen bir gerçekti. Önemli olan Galatasaray'ın ne yapacağıydı.
Sarı-kırmızılı futbolcular, ilk yarı müthiş taraftar desteğiyle sahaya etkili bir direnç koydular. Alan daraltan savunma kurgusunda boşluk bırakmamakta azami ölçüde başarılıydılar, bunun yanında ofansif girişimler de ihmal edilmiyordu. Torrent, rakibin riskli oynayacağını bildiğinden, 'İşe Gomis'le başlayayım' dedi, bu düşüncesi de neredeyse tutuyordu. Gomis 5. dakikada çok önemli bir pozisyon kaçırdı, kornerden Marcao'nun kafa golü takıma büyük moral kazandırdı. Oyunu bundan sonra tutabilmek önemliydi ama Pedri'den kolay bir gol yendi. Ceza alanı içinde buluştuğu topta üst üste Marcao ve Berkan boşa atlayınca skor dengelendi.
İkinci devre başında yenen gol kalan bölümler için işleri artık çok zora sokmuştu. Moral motivasyonun bozulacağını düşünmüştüm ama Galatasaraylı futbolcular bu maça o kadar kendilerini inandırmışlar ki fiziki yorgunluğa rağmen aynı disiplin içinde mücadeleye devam ettiler. Hatta son 15 dakikada da Barcelona'yı daha tedbirli oynamaya mecbur bıraktılar. Beraberlik peşinde koştular. Kerem tam istediği pozisyonu buldu ama şut yerine gereksiz bir pas tercihiyle gol kaçtı. Ben iki Barcelona maçını göz önüne aldığımda müthiş direnç gösteren, yürekten mücadele eden Galatasaraylı futbolcuları kutluyorum.