25.04.2022 - 07:22 | Son Güncellenme:
Spor Toto Süper Lig Ahmet Çalık Sezonu'nda deplasmanda Altay'a konuk olan Galatasaray sahadan 1-0 galip ayrıldı. Sarı Kırmızılılara galibiyeti getiren golü 8. dakikada Kerem Aktürkoğlu kaydetti. Galatasaray ligde üst üste ikinci galibiyetini alıp puanını 47'ye yükseltirken Altay 30 puanda kalarak ligde kalma umutlarını mucizelere bıraktı.
Spor yazarları Galatasaray'ın Altay'ı İzmir'de 1-0 mağlup ettiği karşılaşmay değerlendirdi. Eleştiri okları Galatasaray Teknik Direkötrü Domenec Torrent'e çevrildi.
ŞANSAL BÜYÜKA - GAZOZUNA MAÇLAR
Galatasaray fikstür gereği son iki haftada önce küme düşmesi kesinleşen Malatya ile oynadı, dün akşam da matematiksel olarak düşmese bile mantıksal olarak düşen Altay ile karşılaştı...
Galatasaray adına bu maçları kazanmak güzel... Moral verir, diri tutar, günü kurtarır... Ama gerçeği görelim; bu maçlar Galatasaray için gazozuna maçlar...
Lig yok, kupa yok, Avrupa yok, en ufak bir hedef yok... Düşmezsin, kalkmazsın, bu saatten sonra “ağzınla kuş tutsan bir şey olmazsın...
İşte itirazım burada başlıyor; fırsat bu fırsat... Bütçeler daraldı, başkanlara hapis cezalarına giden yeni yükümlülükler geldi, yayın gelirleri çakıldı, artık bol keseden transfer çok zor...
Bu koşullarda bile gençleri birer-ikişer kullanmazsan, kazanmaya bakmazsan, seneye hazırlamazsan, bir daha böyle bir elverişli ortamı nerede bulacaksın... Kullansana bu fırsatı...
Hamza var, Baran var, Emir var, Kırgız asıllı Beknaz var... Belki bizim bilmediğimiz başka gençler de var... Bir oynat, bir dene... Herkes yapıyor, iddiası olan bile yapıyor, sen niye yapmıyorsun...
Galatasaray, alışılmış kadrosu ile çıktığı maçta gene Kerem‘in çabukluğunu kullanarak öne geçti... Günümüzde avantaj yakalamak, üstünlük sağlamak için sanki “hız”dan daha önemlisi yok… Bu da Kerem’de var...
Galatasaray, iştahlı Altay‘ın gelmesine izin verdi ama, bunun dönüşlerinde çok hızlı hücumlar geliştirdi, önemli fırsatlar yakaladı... Altay kalecisi Lis‘in hakkını verelim, bu ligin en iyilerinden biri…
Gomis, derin izler bırakan, çuvalla gol atan, gönlümüze imza atıp giden Gomis değil... Arabistan çöllerinde geçen üç yıl, Gomis’ten çok şey alıp götürmüş... Hakkını yiyemem; çok hırslı, çok çalışkan, çok iştahlı ama eskisi kadar hızlı ve bitirici değil… Eski Gomis olsa, ilk yarıyı abartısız golle kapatırdı...
Altay, ikinci yarıda, kısıtlı kadrosuna rağmen Galatasaray yarı alanına yerleşti... Kenarlardan gelen Altay’ın her yüksek topunu Nelsson karşıladı... Altay bu baskı dakikalarında iyi bir golcüye sahip olmayışının sıkıntılarını yaşadı...
Galatasaray’a şaşırdım… Kendi sahasında bile maç kazanamayan, düşmesi neredeyse kesinleşen Altay takımından bu kadar yoğun baskı yenir mi, savunmada böyle sıkıntılar yaşanır mı?
Öyle ki; ikinci yarıda Galatasaray kalecisi Muslera fazla mesai yaparken, Altay kalecisi Lis, haftalık izine çıkmış gibiydi... Muslera uzatmalarda bir de Poko‘nun iki metreden kafa vuruşunu mucize gibi karşıladı... Formada arma olmasa, bu takımın Galatasaray olduğuna inanmazdım... Kötülüğün de bir sınırı olur... Bu kadarı Galatasaray‘a yakışmıyor...
Buna rağmen maçın kazananı Galatasaray... Ancak Galatasaray‘ın daha sezon ortasında hedefsiz kaldığını, Altay‘ın Süper Lig’e mendil salladığını düşünürsek, ”Kaybedenler Kulübü“nün iki takımının maçını izledik...
GALATASARAY'IN TEK SİLAHI KEREM - ÖMER ÜRÜNDÜL / SABAH
Galatasaray maça kendinden emin, oyuna hükmederek başladı. Kısa sürede tartışmasız takımın bir numaralı ofansif gücü olan Kerem'in güzel golüyle de skor avantajını yakaladı. Devrenin ilerleyen bölümünde sahanın tek hakimi Galatasaraydı. 5 net pozisyon buldular, ikisini kaçırdılar, üçünü de kaleci Lis başarıyla önledi. Bunun yanında rakibe tek pozisyon dahi vermediler. Bu bulgularla Galatasaray'ın çok iyi oynadığı anlaşılır ama işin aslı öyle değildi. Çünkü Altay, ne ofansif ne de defansif olarak bir varlık göstermedi.
İkinci devrede her şeye rağmen stadı dolduran taraftarlarına mahçup olmamak için Altay sahaya hırs ve enerji yansıttı. Böyle olunca da ilk devredeki çok rahat saha içi ortamı kaybolan Galatasaray oyundan düştü. Defansın temel direklerinden Marcao sakatlanıp çıkınca biraz da tehlike yaşadılar. Ama sonuçta 3 puanı aldılar. Özellikle ilk yarıda Pulgar oyunu yönlendiren isimdi. Hücumda tek silah tam kapasite ile oynamasa da Kerem'di. Mostafa Mohamed yine bitikti. Yetenekli Emre Kılınç'ın da devamlılığı yok.
Ligin köklü kulüplerinden Altay'ın durumu da çok üzücü... Seneler sonra lige çıkıyorsun ama transfer politikan son derece yanlış. Devre arasında da bir hamle yapamıyorsun. Dünden bir tek örnek vereyim; 65 dakika sahada kalan santrfor Rayyan ikinci ligde bile zor oynar. Benim beğendiğim bir futbolcu vardı, o da Thaciano'ydu. Ancak Brezilyalı orta saha da işi bırakmış... Cılız bir şut dışında yoktu.
OSMAN ŞENHER - BU TAKIMIN GELECEĞİ YOK
Altay’ın dört milyon euroya kurulan bir kadrosu var. Bu sene büyük bir ihtimalle alt lige düşecekler. Buna rağmen Galatasaray’dan daha çok mücadele edip, takım olarak sahanın her yerinde pres yapmaya çalıştılar.
Kaliteli bir stoperleri olsa, forvette de Bamba sakat olmasa sarı-kırmızılıların işi dün gece gerçekten çok zora girerdi.
Gerçekten çok üzülüyorum. Süper Lig’de hiçbir iddian kalmamış, prestij için oynuyorsun. 30 milyon taraftarı neden mutlu etmek için daha çok çaba göstermiyorsunuz? Hiç kimse kusura bakmasın, Galatasaray’da ipler kopmuş. İyi ki Kerem var. O da olmasa, bu takım çok zor gol bulur.
Bafetimbi Gomis çok ağırlaşmış, kıpırdayamıyor. Pozisyonlarda hep ağır kalıyor. Berkan ile Emre Kılınç’ın gol şansı sıfır. Babel son maçlarına çıkıyor. Daha doğrusu artık vakit dolduruyor. Teknik direktör Torrent ise Mustafa’yı, Cicaldau’yu 60 dakika kulübede oturtuyor. Morutan ile Barış Alper kadroda yok. Anlaşılır gibi değil.
İyi ki liglerin bitmesine dört maç var. Bu karşılaşmalar da kolay olmayacak. Sivasspor, Başakşehir, Adana Demir ve Antalya… Bunlardan bu futbolla galibiyet almak çok zor. Domenec Torrent önümüzdeki sezon gönderileceğini biliyor. Oynanan futbol, onun da umurunda değil. “Sezon sona ersin, tazminatımı alıp gideyim” diye bakıyor. Yeni başkan gelecek, kim seçilecek bilemiyorum. Teknik direktör kim olacak? Bu takımın tekrar dizayn edilmesi lazım.
Alpaslan, Marcao sakatlanınca yerine girdi. Hiç mi hazır değilsin be çocuk? Rakip sağından, solundan her tarafından geçiyor. Demek ki, o da kendini bırakmış. Bu zihniyetteki futbolcularla her kim olursa olsun, Galatasaray bir yere gelemez.
Kadroda büyük değişim lazım. Şu an Taylan, Berkan, Kerem, Marcao, Nelsson, bir de Muslera’yı koyuyorum; bunun haricindeki futbolcular sarı-kırmızılıların ne kadar büyük bir kulüp olduğunun, formanın ne kadar ağır olduğunun farkında değiller. Kesinlikle ‘Diğerleri seneye toparlanırlar, Galatasaray’ı uçururlar’ diye kimse düşünmesin. Düşünürlerse önümüzdeki sezon daha zor geçer.